⎯ soobin'in gözünden, ⎯
"ablam saçma sapan şeyler söylerse sakın ciddiye alma onu tamam mı? jinri görüp görebileceğin en en en patavatsız kişidir." yol boyunca bana ablasını anlatıp bu uyarıyı yaptığı için bıkkınlıkla nefesimi verdim. ona ters bir bakış atınca sustu ve önünde durduğumuz üç katlı evin kapısını anahtarı ile açtı. maddi durumları iyi olmalıydı. eh, modeldi çocuk.
içeri girer girmez bir golden tüm enerjisiyle bize koştu, yere çöken yeonjun'un üzerine çıkıp yüzünü yalamaya başladı. bu sahne bile gülümsememe yetti.
yeonjun gülerek ondan uzaklaştı ve bana baktı. "işte, kızım linda."
"selam, lin." havlayıp bana da enerjik bir selam verdi. bizimle odaya geçtiğinde yeonjun'un ablasının odada kedilerle olduğunu gördük. anne kedi koltukta uzanıyor, iki yavruyu emziriyordu.
"merhaba." selamımı aldı ve kocaman gülümseyip el salladı. anne kedi ona sokulmuş yatıyordu, bu sebeple ayağa kalkamadı.
"zor oldu ama taylor'ı içeri alabildim."
yeonjun linda ile uzaktaki koltuğa ilerleyip oturdu. linda'yı severek oyalıyordu.
"linda kırılgan olduklarını anlamış gibi sanki, onlara yaklaştığında çok sakinleşiyor."
koltuğu sarsmamaya çalışarak oturdum ve kedileri izlemeye başladım. gerçekten de çok güzellerdi.
"yine de soobin'in birkaç ay ona bakması taraftarıyım. ne diyorsun?"
"öyle yapalım." yeonjun linda'yı kocaman öptü. "soobin'i görmeye bahanem olur hem. not da verir belki bana."
kendime hakim olamayıp güldüm. "rüyanda belki."
gülüp dilini ısırdı. ayağa kalktıktan sonra ablasına baktı. "biz odama geçiyoruz o zaman. bir şey olursa gelirsin, olur mu abla?"
"olur. bakın keyfinize."
odasına girdiğimde çok temiz ve boş göründü gözüme. kitaplığında birkaç kitap ve manga vardı, geri kalanı boştu. duvarında gerçekten de koca, çirkin bir duvar halısı vardı. istemsizce yüzümü ekşittim.
"yeji ile arkadaşlığını kesmelisin."
güldü.
yatağının hemen dibine, halıya oturduktan sonra aramıza giren linda'yı sevmeye başladık ikimiz de. bir süre boyunca her ikimiz de sessizdik.
"çok güzel bir köpek."
"değil mi ama?" heyecanla dikleşti. yere yatıp linda'nın yüzünün her yerini öptü. "benim güzeller güzeli kızım. en güzelim." linda ile yuvarlanarak birbirlerine sevgi gösterisi yaparlarken dizlerimi kendime çekip yüzümdeki tebessümle izledim onları. küçükken ben de bir köpek istemiştim ama ailem karşı çıkmıştı. üniversiteye başladığımda da aklıma gelmişti ama sahiplenmek için bir adım atmamıştım hiç.
linda onu yorduğunda nefes nefese yanıma geldi ve hemen dibime oturup sırtını hafifçe bana verdi. "spora devam etmeliydim." dedi toparlanmaya çalışırken. kahkaha attım.
dizlerime baskı uygulayıp ileriye uzatmamı sağladıktan sonra dizlerime yatıverdi. şaşkınlıkla ona baktım.
"biraz uyuyayım mı ya? dün seni düşünmekten uyuyamadım."
dudaklarım kıvrılırken saçlarını okşamaya başladım. yumuşacıktı... kullandığı şampuan her neyse saçları mükemmel bir yumuşaklıktaydı. "nasıl düşündün beni?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ders notu # yeonbin
Fanfictionsoobin bölümünün en çalışkan öğrencisi ve notlarını kolay kolay kimseye vermez. eğer onun notlarını istiyorsanız en az yeonjun kadar güzel olmalısınız. oh, bir saniye, direkt yeonjun olmalısınız. FOR ANHELEOS [ texting + duzyazi ]