Sabah uyandığında tahmin edebileceğiniz gibi Rin hiçbir şey hatırlamıyordu. Bu ikimizin de ilk öpücüğüydü ve o hatırlamıyordu bile!? Daha korkuncu olamazdı.
Kiyoomi-kun ve 'tsumu daha kalkmadığı için Rin ile birlikte kahvaltıya başbaşa indik. Saat daha erken olduğu için ortalık sakindi.
Tabaklarımızı açık büfeden aldıklarımızla doldurduktan sonra sükunet içinde kahvaltımızı yapmaya başladık. Göz ucuyla sürekli Rin'e bakıyordum ama o kahvaltısına odaklandığı için fark etmiyordu yada görmezden geliyordu. Çünkü fark edilmeyecek gibi değildi. En sonunda dayanamayıp konuşmaya başladım.
"Gerçekten dün ne olduğuna dair hiçbir şey hatırlamıyor musun, şu kadarcık👌bile mi?"
" 'samu daha kaç defa söylemem gerekiyor, saçmaladıysam özür dilerim ama hiçbir şey hatırlamıyorum sabah da dediğim gibi. Eğer önemli veya bilmem gereken bir şey olduysa söyleyebilirsin."
"Yok zaten önemli değil."
Tekrar sessizleşmiştik.
Kahvaltımız bitince Rin beni kolumdan tutup büyük bir kiraz ağacının olduğu gölgeliğe sürükledi. Kolumu bıraktı, suratında tatlı bir tebessüm vardı. Çantasından iki tane mat çıkarıp serdi. Sonra çocuksu bir heyecanla bana döndü.
" Benimle yoga yapmak ister misin?"
" T-tabii, olur."
Rin'in de o güneşi selamlayan tiplerden olacağını hiç düşünmemiştim. Bu yüzden sesim şaşkınlığımdan dolayı biraz titremişti. Yani otçuya bu kadar benzey- pardon uykuyu bu kadar seven birinin her sabah rutin olarak bunu yapmak için erken kalkması bir tık garip gelmişti. Ama neyse.
Yoga yaparken çok eğlenmiştik. Daha doğrusu Rin yapıyordu ben de kenarda hareketleri yaparken çeşitli uzuvlarımla kavga ediyordum. En sonunda Rin de bırakıp beni izlemeye başladı. İkimizin de gülmekten gözünden yaş gelmişti. Rin tabii ki bu eğlenceli anları videoya almıştı.
Gülmekten soluk soluğa kalmış bir şekilde kiraz ağacının altından karşımızdaki deniz manzarasını izliyorduk. Biz yoga yaparken uyananlar olmuş olacak ki plaj oldukça dolu görünüyordu. Biraz daha plaja göz gezdirirken 'tsumu ve Kiyoomi-kun'un da bizim için yer tutmuş olduğunu gördüm. Kendileri de denizde aşk tazelemek için bizim plaja inmemizi bekliyordu. İkimiz de yogadan(?) sonra oldukça terlemiştik. Bu yüzden plaja inip 'tsumu'lara katılmaya karar verdik.
Bir süre Rin ile birlikte güneşlenirken onlar da yüzmek(?) için denize gittiler. Daha sonra güneşten ikimiz de mayışıp uyuyakaldık.
Uyandığımızda öğleden sonra olmuştu. Utanmasak orada kış uykusuna yatacaktık. Sırtımın cayır cayır yandığını hissediyordum. Biraz ötede 'tsumu ve Kiyoomi-kun gülmekten gözleri dolmuş bir şekilde oturuyordu. Ben onlara neden güldüklerini soramadan Rin sırtımın fotoğrafını çekip gösterdi.
Hayır, bu kadar aptal olamazdı. İnanamadığım için Rin'in elinden telefonu alıp büyüterek bir daha baktım. Bu sırada diğerleri daha da çok gülmeye başladı. 'tsumu salağı sırtıma yarrak biçiminde güneş kremi sıkıp o kadarlık bir kısmı yanmasını önlemişti. Ve şimdi sırtım kıpkırmızı bir de üstüne üstlük 'tsumu yüzünden yarrak şeklinde bir güneş dövmesi vardı. Şimdi siktim belanı.
Ben sırtımdaki eserin şokunu atlatmaya çalışırken 'tsumu çoktan kaçmıştı Kiyoomi-kun ile beraber. Ben de üstüme t-shirt geçirip Rin ile akşam yemeği için açık büfeye doğru yürümeye başladım. Nasıl olsa konser alanına gelecek, o çakma sarı saçlarını yakıcam senin. Pis varoş.
Yemeğimizi bitirmiştik. Sabah güneşi selamladığımız(?) yere gidip bu sefer de günbatımını izlemek için oturduk. Gerçekten yağlı boya tablosu gibi bir görüntü vardı karşımızda. Ama ben buna rağmen 'tsumu'ya söylenmekten anın tadını çıkaramıyordum. Rin de bana gülüyordu. Aç da kıçınla alay et.
Sonunda konser vaktine yaklaşmıştık. Bu demek oluyor ki 'tsumu yakında buralara gelmek zorunda kalacak. Bugün açılışı dün kapanışı yapan grup yani Keiji'nin grubu yapıyordu.
Grup festivale ev sahipliği yapıyordu. Arazi sanırım onlara aitti. Her ay küçük etkinlikler yapılıyormuş zaten.
'tsumu'ya pusu kurmuş kalabalığın arasında görünmesini beklerken Rin arkamdan koşarak bana sarıldı. Daha saat erkendi 10'du ama o şimdiden çok içmiş gibiydi. Bana tutunup zıplayarak şarkıyı söylüyordu. Daha doğrusu söylemeye çalışıyordu. Aptal, birazdan bir yere yığılıp kalacaktı.
Saat biraz daha ilerleyince ve benim de biraz kafam iyi olunca konser alanından Rin'i de alıp ayrıldım. Ve bugün 3. kez kiraz ağacının altına oturmaya gittik. Henüz canım çadıra dönmek istemiyordu ama Rin'i buraya çıkarırken birkaç kez kararımı sorgulamadım değil.
Çimlerin üzerine yatmış yıldızları izliyorduk. Yani ben öyle sanıyordum. Rin, gözleri kapalı bir şeyler mırıldanıyordu. Sonra da ayağa kalkıp bana dönerek konuşmaya başladı.
"Neden söylemedin?"
"Efendim?"
"Dün geceyi... hatırlıyorum."
----------------------------------------------------
(650 Kelime)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wasting Time - SunaOsa
FanfictionYaz tatilinde ne yapacağı hakkında hiçbir fikri olmayan Osamu kendini Rintarou'nun planlarına dahil olmuş bir şekilde bulur.