°•4•°

343 59 122
                                    

Bu bölümü yeni yazdım umarım ficden sapmamışımdır... Gerçekten bir sene arayla bir fice aynı çizgiden devam etmek çok zormuş...

Bu arada hatırlayan var mıdır bilmem ama en son bir fice bu kadar bol bölümle giriş yaptığımda ne olmuştu bilir misiniz?? Crazy...

İyi okumalar

"Hayır ama kim olabilir ki? Ve neden böylesine pürdikkat saklıyor kendini?!" Aynı soruyu bugün yaklaşık kırkıncı kez arkadaşlarıma yönelttiğimde Jisung oflayarak başını masaya vurmuş gözlerimi devirmeme neden olmuştu.

"Kardeşim, ben diyorum işte sana-"

"Hayır Felix, çocuk vampir falan değil. Şu Alacakaranlık takıntından vazgeçer misin artık?" Astığı suratı büzdüğü dudaklarıyla bana bakarken pek vicdan azabı duymuyordum açıkçası. Çünkü bunu iddia ettiği ilk iki yüz doksan iki seferde onu gayet kırmadan reddetmiştim. Benim de bir sınırım vardı canım!

"Ya gayet mantıklı bir kere! Düşünsene... Başın ne zaman derde girse ışınlanırmış gibi orada bitiyor, çok güçlü, müthiş bir fiziği var ve aşırı hızlı yok oluyor. Vampir değil de ne?!"

"Sapık. Hem de en takıntılısından." Jisung bıkkın surat ifadesiyle Felix'i cevapladığında sinirden gülmeye başlamıştım.

"O kadar yardımcı olmuyorsunuz ki!"

"Ne yapabilirim oğlum ben sana? Diyorum git polisi ara diye iki senedir dilimde tüy bitti. Her sikimi romantize etmeyin."

"Romantize etmiyorum! Ama polisi aramak da istemiyorum. Çocuğun bana hiç bir zararı yok ki... Polise şikayet etmek nankörlükmüş gibi geliyor."

Jisung ikimizin yanında sabır taşı çatlıyormuş da sonunda kafayı yemiş gibiydi. İki elinin parmaklarını saçlarına geçirip delirmiş gibi sızlanırken hafiften bir acımaya başlamadım değildi.

"Ya tamam, söylediğini anlıyorum mantıken de çok haklısın ama ne diyeceğim polise gidip? Biri var sürekli beni koruyor mu diyeceğim?"

"Hayır nöronsuz, sapığın biri beni her gün takip ediyor diyeceksin."

"Ama..."

"Ne ama?!"

"Ama rahatsız olmuyorum ki..." Alçalttığım sesim ve büyüttüğüm gözlerimle oturduğum yere sinerek konuştuğumda Jisung sabır dilenircesine derin bir nefes aldığında oflamadan edemedim. Haklı olduğunu biliyordum ama onun yanımda olmasını seviyordum ne yapayım...

"Of neyse... Ee? Sen gerçekten vaz mı geçtin onu yakalamaktan?" Felix'in sorusunu duyduğumda sanki çok absürt bir şey söylemiş gibi bir surat ifadesiyle ona dönmüştüm.

"Yoo"

"Onu rahat bırakacağını söylemiştin ama?"

"Bıraktım ya işte iki gündür bir şey yapmıyorum..? Yetmez mi?"

Felix hoşuna gitmiş gibi gülerken Jisung kafasını masaya vurmaya başlamıştı. Oturduğumuz kafede birkaç kişinin gözleri bize dönerken elimi gözlerime siperlik olarak kullanarak sanki bu masanın bir parçası değilmiş gibi davranmaya çalışıyordum boş bir çabayla.

"Planın var mı?"

"Daha ürkütmeden yaklaşmaya karar verdim... Böyle ilk yakınlaşmadan üstüne atlamak belki biraz ani olmuş olabilir."

"Ay gerçekten önce biraz kendine alıştır..."

"Hâlâ sapığın hakkında mı konuşuyoruz yoksa köpek mi sahiplenmeye karar verdin?"

Protecter•° HyunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin