°•7•°

242 50 257
                                    

Lütfen ben sadece dram yazayım beni bırakın yedi yirmi dört dram döşeyeyim buralara beni bunlarla uğraştırmayın

İyi mi okumalar?

"Changbin! Changbin ben ne yapacağım Changbin?! Ben o maça nasıl çıkayım amına koyayım? Maske mi taksam? Aynen kardeşim hatta direkt çık Minho'nun karşısına de ki ben senin şu manyağınım de, daha fazla belli edemezdin çünkü, maske takmak ne? Ne salak salak fikirler bunlar ya-"

"Bi' dur!" Changbin gür sesiyle bağırdığında panik halindeki bedenim ona dönmüştü. Ellerim formamın yakasını çekiştirirken içimde bir balon büyüyordu sanki.

"Nefes, nefes alamıyorum amına koyayım..." Git gide kısılan bir ses tonuyla zar zor konuşarak kendimi Changbin'in kollarına bıraktığımda beni tutma zahmetine girmeden direkt banka fırlatmıştı. Uzandığım yerde derin nefesler alırken duvar saatinin tik takları maçın yaklaştığını, kısaca sonumun geldiğini hatırlatıyordu bana.

"Yok... Yok abi başka çarem yok ki. Buraya kadarmış. Çıkacağız maça oynayacağız tanırsa sıçtık tanımazsa ne âlâ memleket."

"Ya sakinleş bir saçmalama. Çıkma maça, buluruz bir bahane."

"Changbin koça bahane sunduğumuzu düşünebiliyor musun? Önce beni döve döve o sahaya sokar canımı alana kadar oynatır sonra da bir daha sahaya adım attırmaz. Adam gözümüze bakarak anlıyor yalan söyleyip söylemediğimizi..."

"O da ayrı bir psikopat... Dur! Buldum galiba!"

Heyecanla konuşup kimin olduğunu bilmediğim birkaç dolabı açıp umursamazca karışıtırırken sonunda aradığını bulmuş gibi bir tepki verdiğinde gözlerim merakla onu izliyordu. Bana döndüğünde elindeki makası görmemle yutkunmuştum.

"M-makas?"

"Maçın başlamasına on dakikadan az var kardeşim, ver kararını ya Changbin Salon ya Minho..." Ellerim içim sızlayarak uzun saçlarıma gittiğinde derin bir nefes aldım. Başımla Changbin'i onayladığımda yüzündeki iddialı ifadeyle yanıma gelmişti. Ellerini saçımdaki küçük atkugruğuna atmasıyla gözlerimi sıkıca kapattım.

"Çok kesme sakın! Sonradan düzelttirebileyim en azından..." Dalgın bir şekilde beni onayladığında saçımı çözmesini beklemiştim ancak o atkuyruğumu tuttuğu gibi tokanın hemen altından kesmişti. Elinde tuttuğu bir tutam saçı gözümün önünde sallarken bu durumdan zevk almaya başlamış gibiydi. Basbaya eğleniyordu...

Saçımda kalan tokayı çıkartıp bu sefer beni duş alanına sürüklemiş saçımın altta kalan kısmından birkaç santim keserek boyunu kısaltmıştı. Aynada kendime baktığımda içimden ağlamak geçsede gerginlikten onu da yapamıyordum. Acemice kesildiği fazlasıyla belli olsa da birkaç saatliğine buna katlanabilirdim sanırım. Ne ara içeri geri gittiğini bilmediğim Changbin elindeki kalemle bana yaklaştığında kailarım çatıldı.

"O ne şimdi?"

"Aptal, seni tanıyabileceği iki şey var biri gri, uzun saçların biri gözlerin. Saçlarını kısalttık sıra gözlerinde..." Kocaman açılmış gözlerimle birkaç adım gerilerken o da nedenini anlamamış gibi tuhaf tuhaf bana bakmaya başlıyordu.

"Changbin tamam Minho beni tanımasın istiyorum ama gözlerimi de oyamazsın bunun için!"

"O kadar salaksın ki üzülüyorum bazen sana... Göz kalemi bu aptal şu okulun tuhaf rockçı tiplerinin gözleri gibi yapacağız, gel." Açıklamasıyla ikna olarak yaklaşmasına izin verdiğimde siyah kalemle gözümün etrafını çerçevelemeye başlamıştı.

Protecter•° HyunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin