°•5•°

252 53 179
                                    

Falldan daha çok daldan dala atladığım fic yok diye düşünürken bu bölümün ortaya giriş sekiz yaşındaki çocuk yazdı herhal

İyi okumalar

Antrenman bittiğinde Minho'yla yaptığımız koşuşturma ardından geç kaldığım için aldığım cezanın da etkisiyle kılımı kıpırdatamayacak haldeydim. Kendimi soyunma odasındaki banka bıraktığımda zor açık tuttuğum gözlerimle telefonumu açmış uygulamaya girerek Minho'nun konumunun evini gösterdiğini görerek rahat bir nefes vermiştim.

Yanlış olduğunu biliyordum. Ama her zaman gözümü üstünde tutamadığım için bir önlemdi bu. Kendimi suçlu hissetsemde engel olamıyordum, gözümün önünde olmadığı her an ona bir zarar gelebileceği birinin onu üzebileceği ihtimali kafamda dört dönüyordu. Minho hassas biriydi, yani en azından eskiden öyleydi... O zaman onu koruyamamıştım, ihtiyacı olduğunda onun için orada olamamıştım şimdi ise sanki her an her saniye yanında olup ona kol kanat germeye çalışarak aklımca o zamanların acısını çıkarıyordum. Sanki işe yarayacakmış gibi...

Bankta yanıma birinin oturduğunu hissetmemle o tarafa döndüğümde Changbin'le karşılaştım.

"N'oldu bebeğim, çok mu yoruldun?" Yüzündeki salak gülümsemeyle yılışık yılışık dibime girerek konuştuğumda suratımda iğrenir bir ifade olsa da bir yandan da gülmeden edemiyordum.

"Niye geç kaldın? Yine o delinin peşinden mi koşturuyordun?"

"Deli deme diye kaç kere söyledim?! Ayrıca şaşırtıcı bir şekilde bu sefer peşinden koşmuyordum aksine ondan kaçıyordum..." O an aklıma gelince tekrar içim ürperirken bu sıralar tamamen tetikte olmam gerektiğini tekrar hatırlattım kendime. Çünkü şimdiye kadar Lee Minho'nun aklına koyup da başaramadığı bir şey ne duymuştum ne de görmüş...

"Anlamıyorsun kardeşim Deli bir kod adı, isim vermeyeyim diye, önlem yani... Ayrıca daha iyi bir şaka dene bu hiç inandırıcı değil."

"Öncelikle başka bir 'kod adı' bul yoksa top niyetine seni fırlatırım potaya. İkinci olarak inan bana şaka yapmadım. Takmış kafaya kim olduğumu öğrenmeyi resmen pusuya düşürüldüm. Biliyor tabii ona kıyamayacağımı americano almış ikimize içelim diye-"

"İçemeyecek olman iyi olmuş americanodan nefret edersin sen, zevksiz..."

"İçtim..."

"Ne?"

"Pipeti maskenin altından sokup içtim hatta sonuna kadar içtim... Ama görmen lazım o kadar sevimli görünüyordu ki kıyamadım... Sonra antrenman saatinin geldiğini fark edince tam gitmeye hazırlanıyordum ki anca o an dank etti, aynı üniversitede okuduğumuzu öğrendiği yetmedi bir de gireceğim dersi öğrenmek için neredeyse on, on beş dakika peşimden koşturup durdu... İzimi kaybettirmeye çalırken geç kaldım."

Changbin şaşkınlıkla büyüttüğü gözleriyle beni dinlerken konuşmam bittiğinde dudaklarını birbirine bastırarak sırtını arkamızdaki duvara yasladığında sanki bir şey söylememek için kendini zor tutuyormuş gibiydi. Söylememek için kendini bu kadar tutuyorsa hoşuma gitmeyecek bir şey olduğunu anlamak pek de zor sayılmazdı.

"Söyleme."

"Çatlarım."

"Sus, çatla."

"Sen-"

"Söyleme dedim."

"Se-"

"Sussana!"

"Bir de hoşlanmıyorum diyorsun!"

Protecter•° HyunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin