4. Bölüm

2.7K 101 5
                                    


Medya: Pars Kara

Hatırlatma :

Arkasına baktığımda diğer adamın da gözlerinden durmadan yaşlar akıyordu. Kafayı mı yemişti bunlar. Burada ağlaması gereken tek kişi bendim fakat hepimiz ağlıyorduk. Yoksa bunlar benden mi korkmuştu. Bazen okuldan sonra bebelerin toplarını keserken onlar bana böyle bakıyordu.

Neyin içine düşmüştüm böyle. Gece yarısı fransaya gitmek için yola çıkıyorduk ve yolumuz kesiliyordu. Şimdiyse karşımda yolumuzu kestiğini düşündüğüm adamlar vardı ve ağlıyorlardı.

Hatırlatma Son:

Alinden:

Karşımda halen ağlayan adamlara şok içinde bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Mafyalar ağlamazdı ki. Ama bu mafyacıklar benimle göz göze geldiğinden beri ağlıyorlardı.

Yine sessizliği bozan benim hapşırmam olmuştu. Ağzıma boru sokacaktım şimdi. Gerçekten hasta olacak zamanı bulmuştum. Belki hasta olmasam hapşırmayacaktım ve bu adamlar beni görmeyecekti. Tebrikler Alin.

" Çok yaşa "

İkisininde sesi içlerine kaçmış gibiydi. İşte benim max mafya ile denk gelmem böyle olurdu. Gerçekte olsak silahı kafama dayayıp ailemi arayıp para istemeleri gerekmezmiydi yada organlarımı alıp satmalıydılar. Ama bunlar ağlıyor ve bana çok yaşa diyorlardı. Her şeyimin tuhaf olduğu gibi mafyayla karşılaşmam da tuhaftı.

Bulunduğum duruma lanetler okurken öndeki mafyacık gözyaşlarını silip kısık sesiyle konuşmaya başladı. Bu adam çok tanıdık geliyordu acaba daha önce karşılaşmış olabilirmiydik.

" M-Merhaba ben Pars, biliyorum şu an çok tuhaf bi durumdayız ve korkuyorsun. Sadece seninle konuşmamız gereken önemli konular var. Ayrıca organ mafyası değiliz ve şunu bilmeni isterim ki sana asla zarar vermeyiz. Korkma bizden olur mu? "

Konuşurken sesi titriyordu, ben neyin içine düşmüştüm böyle. Ayrıca benimle konuşacak ne gibi önemli şeyleri olabilirdi ki! Ve bu adamların niye bu kadar derin bakışlar atıyor bana. Aklımda deli sorular. Onları tanımıyordum bile. Ateşin yediği haltlar yüzünden düştüğüm duruma bak.

Ayrıca Ateş hayatımda o kadar iyi bir yere sahipmiş ki aklıma daha yeni geliyordu. Çocuk ayaklı zarar makinası resmen.
Hem başına bela alıyor hemde korumalarla birlikte ortadan kayboluyordu.

Ne hali varsa görsün ben kendimi kurtarmalıydım.

Alin: Sizi tanımıyorum benimle önemli ne konuşabilirsiniz ki? Hem gecenin bu saatinde yolumuzu kesiyorsunuz ve bana zarar vermeyeceğinize güvenmemi mi bekliyorsunuz?

Aferin kız çok haklı konuştun. Bu saatte yolumuzu kesiyorlar ve hiç bir şey olmamış gibi onlardan korkmamamı bekliyordu. Ne korkması biraz daha böyle bakışmaya devam edersek altıma edecektim.

Adam konuşmamla derin bir iç çekip gözlerini yüzümde gezdirdikten sonra tekrar konuşmaya başladı.

Pars: Biliyorum senin için bize güvenmek çok zor ama sana zarar verecek son kişiler bile değiliz. Sadece konuşacağız sonra gitmek istersen seni istediğin yere bırakacağıma söz veriyorum. Ve telefonun sende, istediğin zaman polisi arayabilirsin. Şimdi küçük hanım bizimle geliyorsun.

Konuştuktan sonra beni kaldırmak için elini uzatmıştı. Ama yabancı birinden gelen bu temasla vücudum alarm vermiş elimde olmadan hızla geri çekilmiştim. Aslında ondan rahatsız olmamıştım.
Yaptığım bu hareketle gözleri tekrar dolmuştu. Asıl ağlaması gereken bendim. Delirmişti bunlar.

Alin | Kaybolan Yıllar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin