25

179 20 10
                                    

Devon, kilisenin çıkışında ağabeyi Seokjin ve nişanlısı Beth'le dikilirken gerçekten artık enerjisinin kalmadığını hissediyordu. Hastane işlemleri, cenaze işlemleri ve en sonunda da cenaze onu gerçekten çok yormuştu. Tek seferde yüzlerce insanla görüşmüş, acısını yutmaya çalıştıkça yorgun ve huysuz birine dönüşmüştü. Artık sırtını yaslayacak birine ihtiyacı vardı fakat Seokjin ve Beth'in de ondan farklı durumda olmadıklarını biliyordu.

En azından onlar birbirlerine sahipler, diye düşündü onların tutuşan ellerine bakarken. Kıskançlık diyemezdi içindeki bu hisse ama kesinlikle tadını kaçırıyordu.

Devon'ın bütün arkadaşları Seoul'deydi, Londra'daki liseden olan arkadaşlarından bazılarını aramıştı fakat onlar da hep farklı şehirler ya da ülkelerdeydi. Kısaca Devon, tüm o kalabalığın içinde kimsesiz hissediyordu.

Sonunda herkes dağılıp da eve dönüş vakitleri geldiğinde, Seokjin'in arabası ve Devon için ayrılmış bir araba arka arkaya kilisenin bahçesinin girişinde durdular. Eve onlarla birlikte döneceğini düşünen genç kız, iki ayrı vasıta gördüğünde dehşete düştü. Tam o esnada aniden başlayıp da hızla bastıran yağmur da içindeki öfkeyle kaplı hayal kırıklığını bastıramadı.

"Biz başka bir yere uğrayıp eve öyle geleceğiz Dee, orada buluşuruz akşam. Olur mu? Yağmur çok bastırmadan koşalım haydi arabalara!"

Onu dinlememek, olduğu yerde tepinmek ve yere çöküp ağlamak gibi isyankarca bir sürü şey yapmak istedi Devon. Ama içten içe aynı acıyı paylaştıklarınk biliyordu. Dolayısıyla isyankarlığa yakın yapabildiği tek şey yağmura karşın yavaş yavaş yürümek oldu.

Fakat daha kilisenin bahçesinin yarısını arşınlamadan sırılsıklam olduğunda, bu çıkıntılığı da sürdüremeyeceğini anladı. Ufak ufak hızlanmaya başlamıştı ki, hiç ummadığı bir şey oldu sonra. Kilisenin bahçesinden içeri biri girdi. Aynı kendisi gibi sırılsıklamdı, nefes nefeseydi ve endişeli görünüyordu. Bakışları Devon'ın şaşkın bakışlarıyla kesiştiğinde, rahatlamış bir şekilde iç çekti sonra. Sağ elini kaldırıp ona selam verdi. Ve hemen ardından, Devon'un kendisine hızla koşup onu kollarıyla sarmasıyla afalladı ve kendilerini yerde buldular.

-

taehyun: minho sen neredesin abicim ya

leeminho: hyung'a noldu kardeşim

taehyun: EBEN OLDU

taehyun: kedilerinin boku püsürü bana kaldı

leeminho: o nasıl oldu lan ahahaha

taehyun: seoul ve heeseung, birinin alerjisi var diğeri de kedilerden korkuyor diye evin anahtarını jungwon'a vermişler

taehyun: o da bugün jay'e vermiş

leeminho: sana nasıl geldi peki

leeminho: hadi geldi

leeminho: sen nasıl kabul ettin

taehyun: tabii ki menfaatim olmasa kabul etmezdim

taehyun: ama menfaatlerim emo kedi sevdalısı alt komşum evine geri dönene kadardı

taehyun: ben sürekli burada mı kalacağım amk

leeminho: geri sar geri sar

leeminho: hangi alt komşun

leeminho: jaehyun'un ninesinden bahsediyorsan şuraya bayılırım

taehyun: yok be o çoktan köyüne taşındı

cat fam , lee knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin