'35'

2.3K 143 190
                                    

ÖHÖ ÖHÖ bolume gecmeden once bir sey demek istiyorum.

18 yas alti hemmmeeennnn bolumden ciksin ve HICBIR SEKILDE ASSSSLA okumasin. cok ciddiyim bakin.

tahmin edeceginiz uzere bu bolum yalnizca nsfw

bayram bittiginden beri gece gunduz bu bolumu yaziyorum ve size yemin ederim ki CANIM CIKTI kafami koparmamak icin cok zor durdum cunku ASLA bitmedi (bunu bolum sonundaki notta aciklicam)

bu nedenle sizden O KADAR COK OY VE YORUM BEKLIYORUM KI ANLATAMAM. YANI COK FAZLA OLMALI KI BENIM SABAH DERSIM OLMASINA RAGMEN SABAH 4E KADAR OTURUP BUNU YAZMAMA DEGSIN

hayalet okuyucular bile bu bolum kendilerini bi yerde gosterebilir yani o kadar diyorum aa sen kimsin falan demicem gercekten soz

bolum cok uzun oldugu icin birkac on yirmi kereden sonra bastan sona kontrol edemedim yazim yanlisim anlam hatasi vesaire varsa cokuzgunum gormezden gelin lutfen💕💕

simdi. derin bir nefes alin ALDINIZ DIMI

tamam bolume gecebilirsiniz iyi okumalar gecmis olsun herkese optum

(ufak bi tavsiye: ben chase atlantic, the weeknd, two feet vs dinleyerek yazdim siz de bunlari dinleyerek okursaniz cok tuhaf seyler oluyo)

(VE ONEMLI BIR NOT DAHA: genelde nsfw bolumlerine gelen yorumlari biliyorsunuzdur... igrenc alakasiz seyler yaziyorlar ya... siz yapmayin tamam mi... sizin oyle salak olmadiginizi biliyorum ballarim akilli ciceklerim sacma yorumlar atmiyoruzzz guveniyorum size optum)

(son uyari: bolum cok acik secik♡ bu iki kelime yeterli diye dusunuyorum)



×



hızlı adımlarım arada sekteye uğrayarak bedenimi eve yürütürken, tüm vücudumun titremesine rağmen takılıp düşmediğim için şükürler ediyordum. keza, zaten şu an vücudumda çok fazla yara vardı. bir yenisi beni sinir krizinin tam ortasına bırakabilirdi, ki şu durumda pek de farklı değildim.

karakoldan gittikçe uzaklaşan adımlarım nedeniyle yoongi, hızımdan ötürü yanımda yürümekte zorlanmış ve eliyle serçe parmağımı yakaladığı gibi sıkıca tutmuştu. yaklaşık beş dakikadır böyle yürüyorduk ancak asla yavaşlayamıyordum ve o da cesaret edip bir şey diyemiyordu. muhtemelen ona da sinirlenip bir şey derim diye yalnızca serçe parmağımı tutmakla yetiniyor ve sessizce iki adım arkamdan geliyordu.

doğru, sinirliydim ancak sinirimi ondan çıkartacak kadar da kontrolü kaybetmemiştim. yani, bu ne kadar kontrolü kaybetmemek sayılırsa.

pekala, yaklaşık iki ya da üç saat öncesine gidelim: son birkaç haftadır olduğu gibi, bugün izin günümde olduğum için yoongi'yle birlikte onun stüdyosuna gitmiştim. sabahtan beri oradaydık, birlikte gülüp eğlenmiş ve gelen kafa dengi insanlarla sohbet edip durmuştuk. her günkü rutinimizdi işte, bir farklılık yoktu. ta ki, akşam saatlerinde gelen üç kişilik arkadaş grubuna kadar.

bugün yoongi'min üzerinde beyaz transparan bir gömlek ve siyah deri bir pantolon vardı. göğsündeki ve kolundaki birkaç dövmesiyle, piercingleriyle -özellikle de göbek deliğinde sallanan yıldızlı piercingiyle- mint yeşili saçlarıyla, tatlı ve oldukça yakışıklı yüzüyle öyle fena gözüküyordu ki, bu saate kadar ona değen bakışlara kayıtsız kalmak benim için çok zor olmuştu. hayatımın en kıskanç gününü geçiriyordum. min yoongi felaket güzeldi ve stüdyoya gelen herkes ona bakıyordu.

gerçekten de dediği gibiydi: gelen hemen hemen herkes bakışlarını onun üzerinden çekemiyor, flörtleşme çabalarına girişiyor, iltifatlar ediyor, normal bir yerde istediği dövmeyi daha 'özel' bölgelere istiyordu. yoongi tepkisini ortaya koyduktan ve benimle olan ilişkisinin varlığını belli ettikten sonra bu girişimlerden vazgeçiyorlardı bu yüzden buna dayanmak pek zor değildi. iş bu kadar çığırından çıkmamıştı birkaç haftadır. asla çıkmamıştı. ancak bu üçlü arkadaş grubundan sonra sakin kalabilmem imkansız bir hal almıştı.

born to die ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin