Bölüm 1 - Nâle

322 22 3
                                    

Herkese merhaba. Sözüm vardı. Bu kitabı düzenleyip hak ettiği biçimde yayınlayacağıma söz vermiştim.  Şimdi o kısımdayız.

Çok yazım yanlışları, çok hikaye kopuklukları var. Bazı kısımlar silinecek, bazı yeni olaylar yüklenecek. Karakterlerimin ve sizin hak ettiği bir kitap olacağına eminim. 

Herkese iyi okumalar dilerim. 🤍

Oylarımızı verdiysek keyifli okumalar. 🤍⭐

Nâle, feryat demek; acılar içinde feryat etmek demek.

Nâle, feryat demek; acılar içinde feryat etmek demek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

12 Ekim 2016

Odanın etrafına sızan güneş ışığı, gözümü kamaştırırken karşımda duran insanlar ile karşılıklı bakışıyorduk. Seslerini hayatım boyunca duyduğum akrep ve yelkovan benim için sessizleşmişti. Vücuduma yayılan acıya saygıdan zaman sanki benim için durmuştu. 

''Buyurun oturun isterseniz.'' Üniformalı bir kadın müdürün o siyah, deri, lüks koltuğuna beni oturttuğunda gözüm istemsizce duvardaki saate takılı kalmıştı. 

Saat 13.26'ydı. Bugün günlerden 12 Ekim 2016'ydı. Müdür odasındaki sessizlik nefes alışverişimle bölünürken omzunda bir yıldızı olan asker bana bakmış, karşıma oturmuştu.

''Sizi evinize götürelim, buyurun.'' kapıyı gösterdiğinde kaşlarımı çatmış, adama bakmıştım.

''Babama haber vermeliyim.'' kot pantolonumun arkasındaki telefonumu aldığımda kadın asker yanıma çökmüş, ela gözlerini bana dikmişti. Hızla ayağa kalktığımda odadan çıkmış, müdür odasına götüren o koridoru adımlamaya başlamıştım. 

Babam telefonunu açmıyordu...

''Nisa hanım. Evinize götürelim sizi.'' kadın asker arkamda belirince irkilmiş, ona bakmıştım hızla.

''Babam neden açmıyor?'' gözlerimden yaşlar hızla süzülürken teneffüs zili çalmış, koridora çıkan öğrenciler bile bana odaklanmıştı. 

''Başınız sağ olsun.'' 

Kan ter içinden uyandığım kabustan yine nefes nefese kalkmış etrafıma göz gezdirmiştim. Evimdeydim. Duvarlara asılan posterler, çerçeveler her şey yerli yerindeydi. Güvendeydim, sıkıntı yoktu.

Rüyamda gördüğüm her şeyin gerçeklikle alakası yoktu. 

''Kızım kalk hadi! Yeter bu kadar uyuduğun!'' Annemin mutfaktan seslenmesi ile yataktan kalkmış, pencereyi açmıştım direkt. Sert esen rüzgara ihtiyacım vardı. 

''Geliyorum anne!'' Terden ıslanmış pijamalarımı çamaşır sepetine atıp ultra düzenle katlanan kıyafetlerime odaklanmıştım. Ne giysem diye düşünen kadınlardan olmamıştım hiç bir zaman. Alıp, giyer ve çıkardım. 

Bergüzar (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin