Bölüm-1

227 13 3
                                    

Sana kendimi anlatayım. Ben İnci. Benim hayatım o kapının önünde yalnız kaldığım an başladı. Şu anda da fark eden bir şey yok ya neyse. Ailem... Olmayan ailem. Bir tek tontiş bir babaannem var. Benim için aile ondan ibaret. Olmayan aileme dair ise bildiğim tek şey kaza yapıp denize uçmuş olmaları. O yüzden cesetleri yokmuş yani gidip ağlayabileceğim bir mezar yok ortada. Yani en azından babaannem öyle söyledi. Bu birazcık şüphe uyandırsa da üstüne düşmemiştim.

Beni şüphede bırakan şey, tek bir kare fotoğrafları bile olmaması. Kime benzediğimi bilmek isterdim ya da yaşasalardı kardeşlerim olur muydu? Beni koruyan, her daim yanımda olan bir ağabeyim olsa hiç de fena olmazdı hani. Ama karanlık devam ediyor. Anlayacağın çöpsüz üzümün tekiyim.



Sevgiye dair bildiğim tek şey babaanneme duyduğum bağlılık. Ne anne sevgisi, ne baba sevgisi... Bunların hiçbirini tatmadım ben. Öyle karşı cinsime karşı sevgi beslediğim de söylenemez. Diğer kızlar gibi bir kafede oturup Kahraman Tazeoğlu okuyacak tip yok bende.

Zaten sevgililer de vıcık vıcık. Hiç samimi değiller bir kere. Sanki yiyişmek için sevgililer. Neyse ne. İnsanlardan nefret ediyorum ve nefret etiğim bir şey beni ilgilendirmez.

Şuan bir mezarlıktayım ve ölümü düşünüyorum. Amaçsızca yaşıyor insanlar. Zevk için, para için, boş şeyler için yaşıyorlar. İntihar... Küçük bir kurtuluş kapısı olabilir mi bu saçma dünyadan. Tamam. Belki bir kurtuluş olmayabilir. Arkanda gözü yaşlı birilerini bırakmak hiç de doğru bir şey değil.

Hem ölünce kurtulacağımı nerden biliyorum ki? Ya her şey o zaman daha kötü olursa? Ailem... Annem ve babam olsaydı yine böyle düşünür müydüm acaba? En azından bu kadar psikolojik sorunlarım olmazdı onlar olsaydı.

Keşke bir mezarları olsaydı. Üzüldüğümde, sevindiğimde gelip anlatabileceğim bir mezarları olsaydı. Anne bak! Matematik sınavından yüksek aldım. Baba bak! Bisiklet sürüyorum. Bakın! Ben büyüdüm ve siz yoksunuz... Belki de ölmediniz. Beni terk ettiniz. İstemediniz. Siz de haklısınız. Kim benim gibi sorunlu bir evlat isterdi ki... " Evlat olsan eldivenle bile sevilmezsin. " sözünü benim için söylediler herhalde.

Tek olmaktan başka çarem yoksa tek olmanın iyi yanlarını keşfetmem gerekir. Işıksız bir dünyadayım. Karanlık içinde karanlıkta kalmaya devam...

Evet. Gelen telefonla düşüncelerimden ayrılırken " olsa da olur olmasa da olur " arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Çok fazla insanla muhatap olmadığım için onlarla idare ediyorum. Gerçi onlara da hak veriyorum. Benim gibi hastalıklı bir insanla arkadaşlar ve benimle anlaşmayı başarıyorlar. İyi ki var birileri...

Aslında hepsi iyi çocuklar. Benim motorcu tayfamdan daha iyiler. Yavşak bir Alper'imiz var. Yarenle sevgililer. Ama bu onun kızlara yavşamasına engel değilmiş. Çünkü kalbi Yaren için atıyormuş. Bizim saf Yaren de yiyor tabi.

Bir de Akif'le Yazgı var tabi. Benim dışımda hepsi üniversite öğrencisi. Yazgıyı çok eskiden beri tanıyorum zaten. Diğerleriyle Yazgı sayesinde tanıştım. Okula da gitmediğim için Yazgı oluşturuyor çevremizi. Ben okulu sevmediğim için okumamayı tercih ettim. Zaten şu kısacık hayatta ömrümün yarısını okulda geçirmeye hiç de niyetim yoktu.

Yazgı dışındakilerle pek fazla samimi değilim. Ben daha çok tek takılıyorum Yazgı olmadığı zamanlar. Hem zaten onlar benim takıldığım yerlere göre onlar birazcık süt çocuğu kalıyorlar. Benim takıldığım yerlere gelince bildiğin motorcu psikopat tiplerin içindeyim.

Genel olarak ücra köşelerdeyim yani. Kalabalık pek bana göre değil. Düşünüyorum da annem ve babam olsaydı bunları yapmama izin verirler miydi? Keşke... Keşke olsalardı da izin vermeselerdi. Küçük bir meczup gibiyim zaten şu küçük dünyada. Boşlukta gibi.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin