Bölüm 6

29 7 0
                                    

Bilmediğim ne olabilirdi ki? Ne bilmem gerekliydi? Ya da onu affetmem için gerçekten yeterli bir sebep ne olabilirdi? Sorular... Sorular... Koridorun ortasında dikilmekten sıkılmıştım ve bu dengesiz hala andaval yüzüme bakıyordu. Artık yeter diye düşündüm ve omzumda olan eline baktım. Sonra elini indirdi ve ben arkamı dönüp yürümeye başladığım sırada Yazgı yanıma geldi.

"Bu gece beraber kalsak olur mu?" dedi. Acaba bir sorun mu vardı? Aman neyse ne.

"Gözüme gözükme de ne yaparsan yap." dedim. Ona olan kızgınlığım çabucak geçecek türden değildi. Ben önde o arkada yürümeye başlamıştık ki içimden bir ses arkaya bakmam gerektiğini söyledi. Arkama döndüm ve dengesiz hala arkamdan bakıyordu. Görür görmez önüme döndüm ve yürümeye devam ettim.

Eve geldiğimizde kendimi koltuğa attım. Yazgı bir şeyler yemek isteyip istemediğimi sordu. Ama hiçbir şey yiyecek halim yoktu. Ben de reddettim.

"Islak köpek yavrusu gibi bakıp durma suratıma Yazgı. Sinirlerimi bozuyorsun."

"Ama İnci. Çocukluk yapma ya. Ergenler gibi trip atıp yüzüme bakmayacak mısın? Hadi gel eskisi gibi film izlerken sohbet edelim. Olmaz mı?" o an onu reddetmek öyle zordu ki. Bende hayır diyemedim.

"Tamam ama sohbet kısmını pas geçiyorum. Çünkü sinirim hala geçmedi."

"Tamam tamam. Ağzımı bile açmayacağım." dedi ve sarıldı.

Yazgı'ya sinir olsam da dün geceyi çok güzel geçirmiştik. Gece geç yattığımız için de geç kalkmayı planlıyordum. Ta ki Yazgı'nın cırtlak sesini duyana kadar...

"İnciiiiii!!"

"İnci uyan."

"İnci kahvaltıya gellll."

Of bir sus kızım be... Saate bakmak geldi aklıma. Oha ama saat 11 Yazgı ya. Yapılır mı bu bana? Bir kere daha seslenince yorganı tekmeleyerek üzerimden attım ve yatakta doğruldum. Ayaklarımı sallandırmaya başladım. Biraz kendime geldikten sonra ayaklarımı yürümeye zorlayarak banyoya girdim. Suyu yüzüme çarparken hala uyumak istediğimi fark ettim ama Yazgı'cım sağ olsun rahat vermediği için bu düşüncemi sonraya erteledim.

Mutfağa girdiğimde hiçbir şey beklemiyordum. Çünkü Yazgı biraz beceriksiz bir kızdır. Ama ne yalan söyleyeyim fena şok geçirtti. Müthiş sofrayla kesişirken Yazgı gülmeye başladı. Bense sesli düşünüp "Aman tanrım dedim". Sonra Yazgı'ya dönüp

"Façan yansın kardeşim." Dediğimde ikimizde sesli şekilde gülmeye başladık.

"Off ergen seni. 20 yaşına geldin ama şu laflara bak."

"Aman bana diyene bak. Sanki az önce ben gülüyordum kahkahalarla." dedim. Beni ergen yerine koyup kendisi üste çıkamaz.

"Of İnci. Tamam, sana da bir şey söylenmiyor. Hadi oturalım, acıktım ben." dedi. Karnımdan gelen sesler de Yazgı'ya eşlik edince daha fazla dayanamadım.

"Çay, kahve?" diye sordu.

"Seni şiddetle kınıyorum. Bu ne biçim bir soru? Tabii ki de kahve." derken masada fazla tabak fark ettim.

"Yazgı?"

"Efendim?"

"Bu masada neden fazladan tabak var?"

"Şey, işte. Ben fazla tabak görmeyi seviyorum." gibi saçma bir cümle kurdu. Bunu yemedim bakışımı ona gönderdikten sonra cevap bekler gibi kollarımı birleştirdim.

"Evet canısı. Seni dinliyorum. Bu sefer ne çıkacak altından bakalım."

"Misafirlerimiz var İnci. Yani misafir gibi ama misafir değil."

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin