Bölüm on altı

1.3K 97 24
                                    


Mert Hakan Yandaş...

Sorduğu soruyla yerimde dikleştim, başıma giren ağrıları umursamadan gülümsedim, "Vallaha mı?" dediğimde güldü, "Vallah."

"Olur, sen istersinde olmaz mı?" dediğimde kafasını salladı arabadan indi.

Arabayı düzgünce park ettikten sonra arabadan indim, peşinden ilerledim.

Evden içeriye girdiğimizde Alin, ellerini banyoda yıkayıp mutfağa geçerken onu bir çocuk gibi takip ettim.

Alin, sandaviç malzemeleri çıkartıp hazırlarken onu izliyordum. Ne güzeldi...

Onu izlemek bütün kötü enerjilerimi söndürüyordu.

Alin, elindeki işleri bitirip bana döndü şaşkınlıkla gülümsedi. "Burada mıydın? Fark etmemişim." dediğinde gülümsedim, "Hiç fark etmezdin."

Bir süre boşluğa daldı ardından silkelenip kendine geldi. Ardından içecek olarak portakal suyu doldurup, tepsiye koydu sandaviçlerle beraber.

Salona geçip yemeğimizi yedikten sonra başıma yeniden keskin bir ağrı girdiğinde küfür savurdum.

"Sizi bulup o maddeleri atan ellerinizi götünüze sokmaz mıyım?"

"Bir şey mi dedin?" Alin'in sesiyle ona bir bakış attım, "Hiç öyle kendi kendime." Suratımı süzdü, kaşıma bakıp kaşlarını çattı "Pansumanın açılmış sanırım tekrar yapalım." Deyip kalktı banyoya girip küçük eczane çantasıyla geri yanıma geldi.

Tekrar kaşıma pansuman yaparken sızlayan yarayla dişlerimi sıktım "Buna sebep olan bir elime geçsin, onu bitireceğim."

"Geçer geçer." diye alayla konuşan Alin'e baktım, "Geçecek elbet ve ben o orus-" boğazımı temizleyip lafımı topladım, "Annesi pis insan."

Alin, dediğimle beraber kahkaha attı. Öyle güzel güldü ki onu hayranlıklarını izledim. Alin, ben onu izlerken boğazını temizledi, "Böyle diyince küfür etmemiş mi oluyorsun?" dediğinde dudaklarım büzülürken omuz silktim "Yani bence öyle." dediğimde güldü "Mert Hakan çok şapsalsın ya."

"Tatlıyım ama değil mi?" çocuk gibi konuştuğum da bu halime gülümsedi, "Öylesin." dediğinde keyifle güldüm.

Bana yavaştan ısınıyordu bunu hissediyordum.

Alin, yüzüme dalmış bakarken gülmem durdu ben de onu izlemeye başladım.

Ne kadar süre öylece durduk bilmiyorum, ben onun yüzünü aklıma iyice kazımak istercesine bakarken o, beni hatırlamak, tanımak ister gibi bakıyordu.

Bakışmayı bölen Alin oldu, bakışlarını kaçırıp saçını kulağının arkasına sıkıştırdı, "Misafir odadında kalırsın, benim dolabımda erkek kıyafetleri var sanırım senin onlara bir bak istersen giyinirsin." dediğinde kafamı salladım koltuktan derin bir nefes alarak kalkıp odasına doğru ilerledim.

Odasına vardığımda dolabını açıp bana ait olan kıyafetlerden bir alt bir üst alıp kapattım. Giyinip geri çıkacakken komidinin üzerinden duran kolyeyle durdum.

Pembe kuvars taşlı bir kolyeydi bu. Ben almıştım Alin'e.

Birbirimize ilk 'Seni seviyorum' dediğimiz gün vermiştim ona.

Tıkanan kapıyla Alin'in sesini duydum, "Mert Hakan, giyindin mi?" Olumlu bir yanıt verdiğimde kapı açıldı yanıma geldi.

Elimde kolyeyi gördüğünde alnını kaşıdı. Gülümsedim, kolyeyi doğrusu taşı okşarken konuştum.

"Pembe kuvars taşı, aşk taşı, sevgi kaynağı olarak görülen taştır. Benim için, bizim için çok özel bu taş bu kolye. Birbirimize ilk 'Seni seviyorum' dediğimiz gün vermiştim sana, aşkımın sevgimin bir simgesi olarak. Kabul etmiş ve bana en büyük en özel hediyeni sevgini vermiştin."

Alin'e baktığımda dalmış bir şekilde taşa bakıyordu, "Hatırlayamıyorum." dediğinde gülümsedim.

"Hatıralar asla ölmez Alin'im, daima yaşarlar. Unutsan bile daima yaşarlar." deyip arkasına geçtim saçlarını tek bir omzunda toplayıp kolyeyi boynuna geçirdim, taktım o günkü gibi.

Ve yine o günkü gibi duygu yüklü bir şekilde "Seni seviyorum." dedim.

💘

Nasıldıı

30.04.2023

Sensedim| Mert Hakan Yandaş✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin