Giriş

80 9 23
                                    

Ters Tutuyorsun

            17 yıl önce

  Kitapçının kapısının açılmasıyla içeriyi dağıtan zil sesi dikkatimi dağıttı. Kafamı kapıya doğru döndürmek istedim ama ayrıca kitabımı da bırakmak istemiyordum.

"Merhaba Salih Amca!" Bu sefer de kulağıma küçük, neşeli bir kız sesi geldi. Kafamı kaldırıp bakma zahmetinde bulunmadım. Sayfayı çevirdim ve okumaya devam ettim.

  "Salih Amca," küçük kız öyle sesli konuşuyordu ki okuduğum paragrafı dört kere baştan başlamıştım. "Biz buraya yeni taşındıktan annem seni tanıdığını söyledi. Şöyle göbekli, büyük burunlu, çatık kaşlı çirkin bir adam var dedi, yani o çirkin demedi de sen çizgi filmdeki çirkine benziyorsun diye ben dedim" düşünür gibi duraksadı ve merakla incelediği adama tekrar konuştu ve ben de beşinci kez başlamıştım... "Evet,tarif ettiği kişi kesinlikle sensin!".

  Kızın dediği komiğime gidince gülümsediğimi kitabı okumayı tamamen boşvermişken farkettim. Yüksek sesle ve gıcık bir ses tonuyla konuşuyordu ama beni rahatsız etmemişti. Ben yüksek seslerden hoşlanmazdım ki! Kafamı kaldırdım ve karşımda duran kızı incelemeye başladım.

Turuncu kıvırcık saçları, dikkatimi çekince gözlerimi ondan ayıramadım. Küçük bir burnu ve kahverengi kocaman gözleri vardı rengini tam anlayamıyordum ama mavi değillerdi, açık bir kahverengi olabilirdi belki yanımda olmadığı için kesin konuşamıyordum. Ayrıca küçük görünüyordu okuma yazma bildiğini düşünmüyordum. Sanırım geldiği yerden buraya kadar da koşmuştu çünkü hala hızla inip kalkıyordu göğüs kafesi. Tekrar gözlerimi kitabıma çevirdim.

  "Annenin adı ne senin?" Buranın sahibi olan Salih amca sessizce sordu, içeride kitap okuyanlar vardı ve yüksek sesler çıkarmak doğru değildi. Ama o kız resmen... resmen bağırıyordu! Hiç hoş değildi...

  "Benim annemin adı hayat," dediğinde ellerini arkasında birleştirmiş sallanıyordu. Tekrar kitabıma dönmeye çalıştım ama şirin hareketleri buna izin vermiyordu sanki, tekrar ona baktım.

  "Hayat..."dedi salih amca tanımış gibi. "Sen Hayat'ın kızı mısın?" kaşlarının havaya kalkmasından anladığım kadarıyla şaşırmıştı. Beni onların tanışması ya da konuşmaları ilgilendirmiyordu ki neden dinliyordum? Kitabıma baktığımda kaldığım yeri kaybettiğimi anlayıp bulmaya çalıştım.

"Buraya gelmememi söyledi," dedi küçük kız anlamamış gibi. "Okuma yazmayı bilmediğim içindi sanırsam ama ben evden kaçtım! Yani artık geri dönmek için çok geç, Salih Bey Amca. Ben de kitap okumak istiyorum!" Hala bağırıyordu. Ve tahmin ettiğim gibi okumayı da bilmiyordu ama yine de buraya gelmek istemişti. İnatçı ve meraklı bir çocuk olmalıydı.

Salih Amca burayı gösterdiğinde onlardan gözümü hızla ayırıp kitabıma döndürdüm. Onları izlediğimi anlamamışlardı. Nihayet odaklanıp okumaya başlamış sayfamı bitirmeyi başarabilmişken kızın yaklaşan ayakkabı sesleri dibime kadar gelip son buldu. Karşımdaki pufun üzerine oturmuş eline ise sarı ciltli hatırladığım kadarıyla korku romanı olan bir kitap almıştı. İçinde nelerle karşılaşabileceğini muhtemelen bilmiyordu. Ona bakıyordum ve gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

O sırada Salih Amca yanımıza yaklaşmış dışarı çıkacağını küçük bir işi olduğunu söylemişti bir şey isteyip istemediğimizi sorduğunda çikolata istemiştim. O an adını hiç öğrenmediğimi farkettiğim tarçın kıza döndüğümde ise gelen Salih Amcayı hiç farketmemişti sanırım.

Sayfaları birer birer atlıyor her atladığında ise yüzü biraz daha sarıya dönüyordu. Kitabın içindeki resimlerden korkmuş olmalıydı. İçindekiler onun daha doğrusu bizim yaşımıza uygun değildi kitabı geçen yaz okuduğumu hatırlıyordum ve içindekiler günlerce rüyalarıma girmişti tabii onun işi daha zordu çünkü resimleri biraz daha şey görüyordu ters? Ama şimdi kızın hali komik geliyordu. Gülmemek için kendimi sıkarken dayanamayıp sessizce kıkırdadım. Korkmuş olmalı ki hemen kafasını bana çevirdi.

"Ne var neye gülüyorsun?" Diye sordu tersçe "komik bir şey mi var?"

"Sen okumayı biliyor musun?" Diye sorduğumda gözleri kocaman açıldı. Yalan söylemek istemiyordu ama altta kalmamak için kafasını aşağı yukarı salladı Salih Amca ile konuşmalarını dinlediğimi bilmiyordu. "Evet, hemde sular seller gibi!"

"Yalan söyleme," dedim hiç çekinmeden.

"Nereden biliyorsun yalan söylediğimi?" Kitapçıda olduğumuzu önemsemeden yükseltti sesini. Yine. "Ayrıca gayet güzel bir kitapmış. Çok beğendim, bayıldım hatta!"

"Kitabı ters tutuyorsun." Söylediğimle beraber bir bana baktı bir de elindeki kitaba. Yazıları bilmediği için ters mi düz mü anlamamış olabilirdi ama resimlerden de mi anlamamıştı?

"Ben..." bir bahane aradı ama bulmayınca sustu. Tekrar aklına bir şey gelmiş gibi itiraz etti, "ben ters okurum zaten kitapları!"

"Ne?" Dedim ve güldüm. "Neden yapıyorsun bunu"

"Çünkü" dedi ve bekledi bahane arıyordu "çünkü düz okumak sıkıcı, hep ters okurum ben." Yaratıcı bir yalandı. Ne desem bilemedim ve önümdeki kitaba odaklandım çünkü bu küçük problem yüzünden günlük okuma sayfamı dolduramamıştım. Annem ve Begüm ablam beni öldürecekti. Neyse ki Deva ablam vardı.

"Pişt çocuk! Buraya bak" küçük kız ince kısık bir sesle bana sesleniyordu.

"Hı?"

"Adın ne senin? Benimki İpek. Doğduğumda bile saçlarım çok güzelmiş babam koymuş biliyor musun! Senin ismini kim koymuş?"

"İsmim.. Uraz." Asil demesini istememiştim niye bilmiyordum.

"Vaay çok güzel!" Küçük dudaklarıyla sessizce Uraz diye mırıldanmaya başladı. "Unutmamak için böyle yapıyorum. Neden herkesin ismi faklı ki? Çok yorucu, ama merak etme senin ismini artık unutmam"

"Bilmem," dedim "ama herkesin ismi aynı olsaydı çok kafa karıştırıcı olurdu"

"Doğru" dedi ve sessizce kitaplarımıza geri döndük.

Ben bunları düşünmeyi bırakıp bu sefer gerçekten sessizce kitabımı okurken kitapçının kapı zili çaldı ve içeri Salih Amca geldi. Yavaşça yanıma yaklaştı ve çikolatayı uzattı. Sessizce teşekkür ettim kıza da çikolatasını verdi ama ona gülmemişti. Üzerine düşünmedim kitabın heyecanlı bir yerindeydim.

Karşımdaki kız kafasını kitabından kaldırmış bileğindeki saate bakıyor ve sanırım anlamaya çalışıyordu. Saatleri okulda öğrenmiştik ona yardım edebilirdim.

"Yardım etmemi ister misin?" Cümlemi bitirmeme kalmadan bileğini resmen gözlerime sokmuştu saati ona söylemem için. Akşam altı buçuk olmuştu bile ne kadar hızlı geçmişti zaman. Bunu ona söylediğimde zaten büyük olan gözleri daha da açılmış hemen konuşmaya başlamıştı.

"Hiii benim gitmem lazım annem çubuklar dümdüz olunca eve gelmemi söylemişti ben unuttum! Görüşürüz Uraz sen hep buraya geliyorsun dimi kitap okumak için artık ben de geleceğim ama şimdi gitmeliyim. Çok bay bay" derken benim konuşmama izin bile vermemiş sadece dükkandan koşarak çıkarken arkasından el sağlayabilmiştim.

Çocukluğumun ve hayatımın en önemli detayı olacağını bilmeden.







———————————————
Selam selam selam! Nasılsınız?

Tamamen can sıkıntısından bir anda bünyeme verilen gazla uzuuun bir planlama ve düzenleme sonucu yazmaya başladım yani başladık. Ve güzel gideceğine inanıyorum.

İlk bölümler fazla uzun olmayacak -böyle ve bundan biraz daha uzun olacak eğer planladığım gibi giderse- sonra ilk 10 bölüm sonunda da bölümleri elimden geldiğince uzatıp bölüm aralarını açacağım. Destek olursanız sevinirim çünkü yapılan en ufak hareket çok büyük motivasyon sağlıyor.

Okuduğunuz için teşekkür ederim! Sağlıkla kalın...

TarçınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin