Çoğu insan ölümsüzlüğü iyi bir şey zanneder. Oysa gerçekten öyle midir? Ölümsüzlüğü elde edebilmek için her şeyi yapabilecek insanları bile gördüm. Ben mi? Ben onlardan değilim. Ben ölümsüzüm! Şu koca dünyada bir tek ben biliyorum belki de ölümsüzlüğün çirkinliğini ya da ben öyle sanıyordum. Beni ölümsüzlük cezasına hapseden "şey" bir başkasına da aynı cezayı vermiş olabilir. Fakat tam olarak 1980 yıldır benim gibi birisine rastlamadım. Belki de tektim...
Hayatım tamamen bir korku filmi gibiydi. Ilk yıllarımda beni derinden etkiledi ama bir belki iki yüzyıl sonunda alıştım.
Ölümsüzlük sadece sonsuza kadar yasamaktan ibaret değildir. Bütün sevdiklerinin teker teker gidişini, ölümünü izlemek ve sonsuza kadar yalnız olmak demektir. Hayatıma kim girerse girsin onu kendi ellerimle toprağa verdim ve bundan sonra da kimi tanısam yine aynı şeylerin başıma geleceğini biliyorum. Bu yüzden kendimi hiçbir insanın bulunmadığı yerlere kaçmaya mecbur kıldım. Ama artık değil. Beni cezalandirani bulup ondan intikamimi almaliyim. O evren üzerindeki en üstün varlık ve onun kim olduğunu size daha sonra söyleyeceğim. Şimdi kendimi tanıtmama izin verin...
Adım Sigurd Wijers. 1980 yaşındayım. Bildiğiniz üzere ölümsüzüm. Ölümsüzlüğü az çok biliyorsunuzdur. Genelde televizyonlarda,kitaplarda,internette vb. yerlerde hemen hemen her gün bunlarla karşılaşıyorsunuzdur.Fakat ölümsüzlük,size vampirler vb. yaratıklarla cazip gelebilir ama ne yazık ki öyle değil. Tam 1962 yıldır ölümsüzüm ne ailemden bir bireyim kaldı(gerçi ailemden nefret ederdim) ne de bir arkadaşım. Sevdiğim,benimle birlikte olan herkesi,her şeyimi kaybettim.Bu tabii ki başlarda çok zordu ama daha sonra alıştım. Daha sonra her şeyden kaçmaya başladım. Hiç yaşlanmyor ve vücuduma hasar alamıyordum. Adeta cehennemde gibiydim. İlk yıllarımda buna ceza değil,ödül derdim herkes gibi. Çünkü tipik bir gençtim. Eğlenceme,özgürlüğüme ve rahatıma düşkündüm. Kendimden başkasını pek düşünmezdim. Cezalandırıldığımda henüz 24 yaşındaydım bu yüzden ilk bir kaç yıl durumun ciddiyetine varamadım. İlk yıllarımda ölümsüzlüğün tadını çıkarırken yıllar geçtikçe anlamıştım ki daha önceki hayatım sadece yalanmış. Her anımı kendimi kandırarak geçirmişim. Bunu kendimden başka kimseye değer vermediğimi sanıyorken aslında değer verdiğim şeyleri kaybettikten sonra fark ettim. Ne yazık ki iş işten geçmişti. O zaman her şeyin farkına varmıştım onun(beni cezalandıranın) haklı olduğunu anlamıştım ama o günden sonra yapabileceğimiz hiçbir şeyim kalmamıştı. Ve işte şimdi buradayız...Günümüz...2015. Daha önce de dediğim gibi onu bulmaya kararlıyım. Karanlık ve kasvetli evimde tek başıma yaptığım hiçbir plan işe yaramamıştı ve 150 yılın ardından dışarıya ilk adımımı bugün atacaktım.
Dolabımdan tozlanmış siyah paltomu çıkardım ve üstündeki tozları temizledim,hala kirlenmemiş beyaz gömleğimi ve siyah pantolonumu çıkartıp üstüme giydim. Ölümsüz olduğum için yemek ihtiyacım yoktu ama ben vampirler gibi ölü değildim bu yüzden yemek yiyebiliyordum. 150 yıldır bu kasvetli yuvamda yaşadığım için de çok acıkmıştım ama durun bir şey var 5 kuruş param yoktu...bir yerlerde çalışmalıydım! İyi de nerede? Dışarı çıkmadan önce banyoma gidip aynaya baktım hala yakışıklılığımdan bir şey eksilmemişti...koyu kahverengi uzun saçlarım ve sakallarım...kendime tekrar hayranlıkla bakmıştım.Zamanımda bir çok kızın ilgisini çekerdim şimdi yine aynı şey söz konusu olur mu bilemem. Ah...bir kadının tenine dokunmayalı uzun zaman oldu nasıl özlemişim bu duyguyu da. Her neyse nefsime sahip çıkmayı bilmeli ve asıl amacımı yerine getirmeliyim.
Evimin tahtadan ve hafif rutübetli kapısını açtım ve bir kaç dakika temiz havanın ve hafif serin rüzgarın yüzüme vurmasına izin verdim havayı uzun bir nefesle içime çekerek adımı ilk defa evimin dışına attım. Evim ormanın içindeydi bu yüzden etrafta kimse yoktu. Buralar hala hatırladığım gibi güzeldi ama bundan sonrasında beni ne gibi sürprizler bekliyor merak ediyordum. Bir kaç tepe indikten sonra durdum ve gözlerime inanamadım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Mahkumları
Viễn tưởngÖlümsüzlük özel bir güç müdür? Yoksa hayatımızı cehenneme çeviren bir illet mi?