𝐒𝐰𝐞𝐞𝐭 𝐒𝐦𝐞𝐥𝐥 '

231 15 8
                                    



Genç adam hala kokusu burnundan gitmemiş ama kendisi yanından ayrılan prensi düşünüyordu. Biliyordu ki yine karşı karşıya gelecekler , biliyordu ki yine bu eşsiz lavanta kokusunu hissedecek ve koklayacaktı ama zaman lazım'dı , ortak bir amaç lazım'dı.. 

Ellerindeki parşomenleri teker teker kılıflarına koymuş ardından masasındaki papatya çayından bir yudum almıştı , işi öyle zordu ki yapamadığı taktirde  saraydan da ülkeden de sürgün bile edilebilirdi hatta kellesi bile gidebilirdi.. Çünkü Taehyung Kim bir gezgin ve kaşif olsada kralın ve prensin sahip olduğu yetkilere sahipti ve elindeki parşömenlerde bu ülke hakkında her tür bilgi vardı.. Kralın onu özgür bırakması izlemediği anlamına gelmiyordu ve her an ensesinde bir gözcü bulunuyordu.. 

Kral tek açığında bütün yetkilerini verdiği Taehyung Kim'i saniyeler içinde ucunda zehir taşıyan bir okla vurabilirdi ve bundan gram pişmanlık duymazdı ama oğlu biricik varis'i ülkesinin hatta tahtının veliahtı Prens Jeon Jungkook öyle bir acı çekerdi ki kalbine kezzap dökmüş kadar yakardı canını , sanki damarlarına zehir verilmiş gibi , cayır cayır yanar'dı o güçlü bedeninin ardında ki minicik kalbi.. 

Peki ya Taehyung Kim izin verirmiydi sevdiğinin saç teline bile kıyamazken onu canını yakmaya cüret edenlere ?.. 

Sıkıntılı bir nefes vererek elindeki biten fincanı balkondaki geniş masaya bırakmıştı ve ardında ki muhafızları umursamadan sıkı sıkıya tuttuğu parşömenlerle hızlıca yürümüştü kralın huzuruna.. 

. . . 

Elinden düşürmediği ve her bir zerresini özenerek sanki kendi canıymış gibi çizmişti. Sevdiği adamı öyle böyle bezememişti büyük tabloya.. Her gördüğünde solukları tıkanıyor serin ve ferah kokusunu her kokladığında algıları kapanıyordu.. Biliyordu aşkı karşılıksız değildi lakin aşkının karşılığı tacı , tahtı , krallığı belkide canıydı..  Ama gram umurunda değildi şayet karşısındaki adam onu vursa sadece gülümser 20 yıllık savaş bilgisine rağmen eli varmazdı kanlı kılıcına.. Her savaşta yer almıştı her bir düşmanda izi vardı Prens Jeon'un.. Korkusu yoktu lakin yüreği bir adam için kuş gibi çırpınıyordu.. Yüzünde bitiremediği gülümsemesiyle çalmıştı kapısı ve gelmişti beklediği haber bu yüzdendir ki yüzündeki tebessüm kahkaha attıracak kadar büyümüştü , büyük galaksileri sanki sığdırabilirmiş gibi daha çok galaksiler doldurmuştu karanlığına.. 

. . . 

Kralın yanında ne kadar dinlemede kalsada biliyordu yanındaki lavanta kokulu çocuk ellerini titretiyordu , başını döndürüyordu ve kalbini depar attırıyordu.. Sözünü bitirdiği gibi kalktığı sandalyeye geri oturmuş yanındaki prensi büyük bir keyif ve gururla dinlemişti.. 

Kral beğenmişti fikri gayet tutarlı ve risksizdi lakin denemeler için gönüllü lazımdı ve madem plan onundu o halde gitmesi gereken de oydu.. Kralın bu buyruğuna karşı prens özellikle görmek istediğini belirterek kraldan Taehyung'un yanında gitmek istediğini söylemişti.. 

Kralın onayı ile siyah ve beyaz bir at hazırlanmıştı tabi lavanta kokulu prens ve ona eşlik edecek misk kokulu gezgin.. 

. . . 

İkili nice yeşil ormanlar , sulak dereler aşmışlar ve en sonunda varmak istedikleri dinlenme noktasına varmışlardı.. Prensin siyah atı gece güneşinde şaha kalkmış ve görkemlice savurmuştu alacakaranlığa siyah saçlarını.. Taehyunun atıda eksik kalmamış ayın parlaklığında salınmıştı geceye hüküm sürmek için..  Tabi tek hayvanlar değil sahipleride , hatta bu gece ve ayda dereler ve ormanda , yer ve gökte şahitti aşkla kavrulan amansız aşk'a.. 

Taehyung topladığı çalı çırpıyla geceyi geçirecek bir ateş yakmıştı prens jeonda çantada ki etleri ateş üstünde çevirip pişirmeye başlamıştı.. Rüzgar da biliyordu ve öyle atlı tatlı meltem gibi esiyordu sanki kokularını daha rahat alabilesinler diye.. Lakin rüzgarda oyuna dahildi , sularda , ormanda , ayda gecede hatta bütün evren bile bu oyuna dahildi..

Rüzgar hızını artırmış ve etraf soğuklaşmış ateş geri çekilmiş veetkisini azaltmıştı.. Prens üşüdüğünü farkettiğinde kollarıyla etrafını samıştı ve bu gözlerini gra kırpmayan taehyung'un gözünden kaçmamıştı.. Rüzgar ve ateş bir kez daha esmiş ve gürlediklerinde prens jeon girmişti sıcacık kollar arasına ve buluşmuştu kalpleri.. İkisininde yüzünde lafla anlatılamayacak bir gülümseme vardı.. 

Sabah kolları arasında uyuyan prens ve gece kolları arasında uyuyan prens.. Gece kolları arasında uyuduğu gezgin ve sabah kolları arasında uyandığı gezgin.. Rüya gibi geçen bir haftaları tabi ki planın işe yaraması ve kralın dönüş buyruğu ile sonlanmıştı.. Tabi prens jeon ve gezgin taehyung süratle saray yoluna girmişlerdi lakin biliyorlardı saraya döndüklerinde savaş başlayacaktı ve ittifak için kral biricik oğlunu kullanacaktı lakin prens jeon kesin suretle reddetmişti.. Birini severken bir kadına el süremezdi.. 

Çok geçti kral çoktan anlaşmış ve saray düğünü için hazırlıklar başlamış halka haber verilmişti.. İkili saraya yaklaştıklarında bu duydukları ile şaşkına tabiri cairse sudan çıkmış alığa dönmüşlerdi.. Akıllarında bir fikir vardı.. Kaçmak ve kaçmak .. 

Ölüm dört bir yanlarını kol geziyordu ama yanan kalplerine giremeyecek kadar savunmasız ve soğuktu.. Kral oğlu ve güvendiği kaşifinin bu ihanetine sessiz kalmamış taehyung için görevlendirdiği keskin gözcüyü arkalarından göndermişti. Tabi gözcü haftalarca yol gitmişti ama bulamadığı her bir an taehyung ve jungkook için milat gibiydi taki o geceye kadar.. 

Jungkook'un ısrarına dayanamayan taehyung adeta yaka paça sürüklenerek bir tepeye çıkarılmıştı.. Jungkook sevdiği adama sıkı sıkı sarılıp evlilik yeminlerini ederken taehyung ise anın güzelliği ve jungkook gibi bir meleğe hatta bir yıldıza sahip olduğu için ve onu kalbine aldığı için kalbiyle ve gözlerinde ki aşkla teşekkür ediyordu.. Tabi nereden bilebilirdi arkalarında bıraktıkları izleri gözcünün bir bir takip edip onları bulacağını.. Haftalar sonra bulmuştu..

Taehyung çalılardan gelen hışırtı ve ok sesiyle anında jungkook'u önünde çekmiş ve zehirli okların sırtına saplanmasıyla keskin bir soluk çekmişti.. Jungkook arkasını döndüğünde yerde ağzından kanlar taşan sevdiğine acı yaşlarıyla bakakalmıştı.. Öyle bir şok geçirmişti ki elinde sıkı sıkı tuttuğu kılıcını bir hışımla yerinden çıkarmasıyla önündeki gözcünün tam kalbine fırlatmıştı..

Gözcü prensinin öfkesiyle gözünü kırpmadan öldürülürken prens sevdiğinin acısına dayanamamış ve kendi kılıcıyla tam kalbinden kendine sağlamıştı.. Geceye doğru haykırmış ve nefretini kusmuştu.. Tıpkı gece gibi galaksileride sönmüştü prensin ay'da sönmüştü , krallıkta.. 

Bu evrende olmasa da diğer evrenlerde daima buluşmuştu kalpleri.. 



Melina saygıyla finali sunar ve hoşçakal diler.. 

Başka bir ficte görüşmek üzere kendinize iyi bakın oy vermeyi unutmayın güzellerim.. <3 

𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝 𝐄𝐲𝐞𝐬 ✧ᵀᴷ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin