Rindou zar zor gözlerini açtığında başına giren ağrı (yok küre jkvsdbs ufak coğrafyacı şakaları ) ile tekrardan kapatmıştı. Bu duruma alışması bir kaç dakikasını almış olmasına rağmen daha sonrasında daha dinç bir şekilde yatağından doğruldu. Sweatshirtünün yerinde olmadığını fark ettiğinde etrafına bakındı. Masasına yayılmış bir Souya beklediği söylenemezdi fakat gördüğü görüntü birazcık olsun gülümsemesini sağlamıştı. En azından abisi ile olan konuşmasını hatırlayana kadar.
Ayağa kalkarak Souya'nın tepesinde dikilmeye başladı. Çoktan hava kararmıştı ve onun da yorgun olduğunu tahmin ediyordu. Onu uyandırmamaya dikkat ederek saçlarını karıştırdı. Midesinden gelen sesler ona bir şeyler yemesini söylediğinde çoktan buzdolabına yönelmişti. Dolabın kapağını açtığında kutulanmış lapayı gördüğünde tekrardan biraz olsun mutlu olduğunu hissetti. Hepsini ısıtmaya başladığında içeriden gelen ayak seslerine karşılık seslenmesi gerektiğini düşündü.
Souya mutfağın kapısına yaslanarak Rindou'ya bakarken henüz uykusunun dağılmadığı belli oluyordu. Aniden bir şey hatırlamış gibi Rindou'ya adımlayarak elinin tersiyle alnına dokundu. "İyi misin ? Neden hemen ayıldın? Söyleseydin ya bana." Rindou bir yandan Souya'nın tepkisine kıkırdarken bir yandan da ocağın altını kapatmıştı. Lapayı tabaklara bölerken yanıtladı Souya'yı. "Uyandırmak istemedim. Sonuçta sende oldukça yoruldun. Gel de yiyelim hadi." "Sen yesene ben sana yaptım onu." "Mızmızlanma işte. Hem ben nasıl bitireyim hepsini." Souya daha fazla Rindou ile uğraşmak istemediğinden oflayarak karşısına oturdu. "İyisin demi?" "Ah evet senin sayende. Teşekkür ederim." Souya başını salladıktan sonra ciddiyetle Rindou'ya döndü. "Neden haber vermiyorsun? Bir anda gittin. Bir sorun yok değil mi?" "Aslında durum fazlasıyla vahim. Sana söylemem gereken bir şey var." Rindou abisinin söylediklerini düşünmeden edemiyordu. Ran onu dinlemeyi dahi reddetmişken ona boyun eğmek istemiyordu fakat Ranla konuşmanın ve onu ikna etmenin de imkansız olduğunu biliyordu. Tüm bunların dışında abisinin haklılık payının olup olmadığını düşünmek onu gerçekten geriyordu. Eskisi kadar sert değildi insanlara karşı, artık daha fazla tebessüm ediyordu. Kendisindeki değişimi görmek istememesine rağmen abisinin söyledikleri bir tokat gibi yüzüne vuruyordu. Düşüncelerinin arasında dalıp gittiğinin , Souya'nın ona meraklı gözlerle baktığının farkında değildi. Souya'nın kendisine dokunmasıyla hafiften irkilerek ona baktı. "Rindou neler oluyor? Neden bu kadar durgunlaştın?" Rindou derince bir iç çekti. "Ran olayları öğrenmiş ve... Başka bir okula nakil aldırmış. Haftaya başka bir okulda olacağım." Souya duyduklarıyla şoke olmuş bir şekilde Rindou'ya baktı. Sonrasında tüm vücudunda ani bir sinir dalgası hissetti. Bir anda ayağa fırlayarak masaya vurdu. "Nasıl böyle bir şey yapabilir ? Siktiğimin Sanzu'su yüzünden sen niye başka yere gidiyorsun? Siktirsin gitsin!" Rindou ile defa Souya'nın bu kadar sinirlendiğini görüyordu. Sanzular ona zarar verirken bile böyle bir tepki göstermemişti. "Ran ile konuşacağım. Bu haksızlık!" "Saçmalama Souya benim konuşmadığımı mı sanıyorsun?" Souya sandalyeye yıkılarak konuştu. "Hepsi benim suçum. Eğer ben bir şeyler yapmış olsaydım Sanzular seni de işin içine katmayacaktı. Hepsi benim suçum." "Saçmalama Souya. Ayrıca yine olsa yine onu pataklardım. Abimin Sanzu konusunda bu kadar katı olmasının sebepleri var. Aslında onu anlıyorum ama bazen fazla ileriye gidiyor." "Bunun nasıl bir sebebi olabilir Rindou?" "Bilmediğin şeyler var Pamuk Şeker." "O zaman anlat. Sonuçta arkadaşız değil mi?" İmalı bir şekilde Rindouya bkaan Souya Rindou'nun mimiklerinden bu raundu kendisinin kazandığını anlamıştı. "Pekala anlatacağım ama önce bir duşa girsem iyi olacak. Birazdan gelirim. " Souya heyecanlı bir şekilde onayladı. "Pekala ben de ortalığı toparlayıp kahve hazırlayayım. Belli ki uzun bir gece olacak."
-------------
Hikayeyi ilerletmek git gide zorlaşıyor TwT