Souya sınıfa girdiğinde sessizce kendi sırasına geçti. Fazlaca dalgın olduğundan -gözleri de ağladı için şişmişti- başı eğik bir şekilde ilerlemişti. Sırasına yaslanarak elindeki anahtarlarına baktı.
Bundan sonra bu senin. Senden bir hediye alıp beni hatırlatacak bir hediye vermemek haksızlık olurdu. Bunu iyi sakla Pamuk Şeker göründüğünden daha özeldir.
Souya elindeki küçük gitarı incelerken yanına birisinin oturmasıyla dikkati dağılmıştı. Gitarı avucunda sıkarak yan sıraya döndüğünde Hakkai'yi görmesiyle arkadaşına dönerek tekrardan başını masaya koydu. Arkadaşı ona birşeyler söylecek şekilde göz diktiğinden Souya da en sonunda sorma ihtiyacı duydu. "Ne söyleyeceksen söylesene Hakkai ne diye sırıtıp duruyorsun." "Sabah okula geldiğimde müdür beni çağırttı. Sizin sınıf mevcudunun çok fazla düştüğünü bu yüzden de sizin sınıfa geçirildiğimi söyledi!" Souya anlamaz gözlerle arkadaşına baktı. Söyledikleri hiçte mantıklı gelmiyordu. "Ne saçmalıyor bu müdür. Sadece Rindou gitti. O gelmeden önce de aynıydı sınıf mevcudu." Hakkai'nin sırıtışı arttığında Souya hepten işkillenmişti. "Dostum duymadın mı? Sanzu ve sana bulaşan iki arkadaşı başka okula nakil aldırmış. Sınıfa baksana." Souya bir anda ayaklanarak Sanzu'nun oturduğu yere döndü. "Bu, bu nasıl?" "Bilmiyorum ama artık hem onlardan kurtuldun hem de aynı sınıftayız. Sonunda ya! Bari bir buçuk yıl kafamız rahat edecek."
Souya tüm okul günü boyunca okulda yaşananları düşünmüştü. Sanzu ların nakil aldırmayacağını biliyordu. Özellikle üçünün birden gitmesi ve yerlerine tek bir kişi olarak Hakkainin gelmesi hiç mantıklı değildi. Sonradan aklına Rindou geldi. Bunu kesinlikle o mümkün kılmış olmalıydı fakat nasıl yapmıştı? Eğer tüm bu evlerinin bulunması olayları olsaydı da Sanzılar gitmiş olur muydu?
Kafasında bir çok soru vardı fakat hiçbirinin cevabını verebilecek kişi yanında değildi. Belki de hayatı boyunca bir daha da görmeyecekti.
Son derse girmiş olmalarına rağmen hâlâ daha sabahki gibi elindeki minik gitara bakıyordu. Rindou'nun gerçekten de öylesine bir şey vermediğini düşündü. Ayrıca kendisi de demişti düşündüğünden daha fazlası olduğunu. Peki bu ne anlama geliyordu? İyice incelemesini rağmen değişik hiçbir yanını bulamamıştı.
Hakkai ise tüm gün boyunca arkadaşının çok sessiz ve yorgun göründüğünün farkındaydı. Dün okuldan sonra neler olduğunu ve Rindou'nun neden okuldan ayrıldığını sormak istiyordu fakat birazcık daha arkadaşının iyi göründüğü ve dinlendiği bir gün bunu yapmaya karar verdi. O yüzden de hiçbir şey sormadı.
Akşam eve geldiğinde ablası odasında kendisi için bir kargo geldiğini söylediğinde şaşırmıştı. Odasına koşarak yatağının üstündeki paketi aldı. Herhangi bir gönderici bilgisi göremediğindeyse daha da meraklanmıştı. Acaba abisiyle ilgili bir şey miydi? Hızlıca paketi açtığında kalınca iki defter ve bir zarf gördü. Deftere göz attığında sınav müfredatlarının bulunduğunu fark etti. Henüz bunlar için erken olsa da bir diğer defterde de şuan ki müfredatları vardı. Herhangi bir ders paketi aldığını hatırlamıyordu. Evdekilerde ondan habersiz alacak ya da alarak sürpriz yapmak isteyecek olamazlardı.
Aklına paketten çıkan zarf geldi. İçindeki kağıdı yırtmamaya dikkat ederek zarfı açtı.
Hakkai Shiba bu seninle iletişime geçtiğim ilk ve son sefer olacak. Bu iki defter Pamuk şekere ait fakat bunların nereden geldiğini bilmeyecek. Ona herhalde bir yalan uydur ve bu kaynaklara çalıştığından emin ol. Onun iyiliği için hiçbir şey söylemeyeceğine eminim. Ona ve mecburen kendine dikkat et.
Hakkai mektup kağıdı ile bakışırken Souya'yı söyleyeceği yalanı düşünüyordu.
--------------
Her ne kadar okunmasa da yazmaya devam eden mazlum yazar-chan ...