9

231 39 3
                                    

Korkuyordum.

Hayatımda ilk kez bir duyguyu böylesine yoğun ve özellikle başka birisi için hissediyordum.

Kalbim de ağrıyordu. Fakat yaptıklarımdan dolayı mı yoksa yapamadıklarımdan dolayı mı yaşıyordum bu sancıyı ona bakarken, bilmiyorum.

Zaten yeteri kadar zorken hayatı, yeterince zorluk çekmişken, şimdi ben de onu bir nevi kandırıyordum ve bu durum beni inanılmaz büyük bir vicdan çukuruna düşürüyordu.

Başım ağrıyordu.

Şimdi o bu denli yakınımdayken ona bu kadar uzak olmak beni deli ediyordu.

Aslında ona söylediğimin aksine, onu ilk kez kampüsün bahçesinde görmemiştim. Mezarlıkta görmüştüm. Parçalanışına ve dağılışına, her şeyine şahit olmuştum.

Şu anda tam karşımda, koltukta uzanıyordu. Daha az önce uyuşturucu krizine girmemiş gibi masumca uyurken ben, onu uyandırmamak, rahatsız etmemek için ağlamamı durdurmaya çalışıyordum.

Çok fazlaydı, yaşadıkları da kaldırmaya çalıştığı yükleri de çok fazlaydı. Bu yaşta çok fazlaydı.

Gerçi benim için de çok fazlaydı ama fazla olan sevdiğim adamı karşımda günden güne erirken görmek miydi yoksa böyle durumlara karşı tecrübeli olmam mıydı onu da bilmiyorum. Ben artık hiçbir şey bilmiyorum.

Yavaşça oturduğum tekli koltuktan kalktım ve yanaklarımdan süzülen gözyaşlarını hırkamın koluna silerek sessizce burnumu çektim. O bunları hak etmiyordu. Biz bunları hak etmiyorduk.

Yavaşça yürüyerek uzandığı koltuğun dibine çöktüm. Çelimsiz bir şeydim, kriz geçirdikten sonra uyuyakalınca en fazla koltuğa kadar sürükleyebilmiştim onu.

Güzel yüzüne düşen saçlarını yavaşça, kırılgan bir maddeye dokunuyormuşçasına geriye yatırdım. Öyle çok seviyordum ki kalbim sıkışıyordu, nefes alamıyordum. Sanki ona bakmak bile bana verilen nimetti. Şimdiye kadar yaşadığım her şeyin bedeli bu cennetti. İnanmadığım tanrı bana acımıştı sanki.

Ellerim yavaşça yanaklarına indi sonra. Öyle hafif dokunuyordum ki teması hissetmiyordum bile. En azından sıcaklığını hissetmek bile bana verilen nimetin parçalarıydı. Şükretmeyi öğretiyordu.

Derin bir iç çektim ve yanaklarını okşadım. Vicdan yapıyordum, anonimden yazıp kandırdığım için. Zaten yeterince kandırılmıştı, yeterince bıçaklanmış, yeterince aldatılmıştı. Hiç olmadığım kadar batmış hissediyordum günahın batağına. Çıkamıyordum.

Ama en büyük vicdan azabını, ona yapılanları daha önce öğrenip engel olamadığım için çekiyordum. Halbuki yapamazdım, güçsüzdüm, önüne geçemezdim olanların ama işte, belki yanında olurdum?

O kadar istiyordum ki onu...

Her gün görüyordum. İstisnasız her gün onu izliyordum ama yine de özlüyordum onu. Sapık değilim fakat o kadar güzel ki, gözlerimi ondan alırsam eğer bir daha göremem diye korkuyorum. Benim hayal ürünümdür diye korkuyorum.

Hafifçe yerinde kıpırdanmasıyla, hızlıca çektim ellerimi yanaklarından. Keşke rahatça dokunabilseydim o güzel yüzüne.

Altlarına morlar boyanmış gözleri yavaşça açılırken ne yapacağımı bilemeyerek geriledim biraz, nefes alması için aramızı açtım.

Önce ne olduğunu anlamaya çalışır gibi kırpıştırdı gözlerini sonra da hafifçe dirsekleri üzerinde doğruldu.

Sanki az önce esip gürleyen, o kırıcı, yıkıcı sözleri söyleyip yorgunluktan uyuyakalan o değilmiş gibi masumca bakıyordu etrafa. Kimine korkunç gelirdi fakat bana göre o kadar güçlüydü ki...

"Sen..?" Devam edemeyecek kadar şaşkındı fakat yüzüne yansıtmıyordu şaşkınlığını. Onun sorunuydu, duygularını mimikleriyle belli edemiyordu.

Hoş, devam etmesine ya da mimikleriyle kendini ifade etmesine gerek yoktu. Ben anlıyordum, onu ezbere biliyordum.

"Seni kovmadım evet." Konuşmak istiyor gibi durmuyordu ama hareketim hoşuna gitmişti. Aslında daha çok, şaşkındı. Daha önce kimse ona böyle davranmadığındandı.

"Neden?" Tek bir soru. Ama aslında birçok cevabı vardı.

Tuttum kendimi. İçimde kaldı her zamanki gibi çünkü henüz sırası değil, benim yoğun duygularımdan daha önemli problemlerimiz var.

Omuz silktim ve amerikan mutfağa ilerledim bir kaç adımda.

"Gel yemek yiyelim." Daha fazla konuşmadım, o da bana ayak uydurdu.

Gecenin geri kalanında sessizce yemeğimizi yiyip uyuduk.




-

kendimi hatirlatmam gerwkiyordu

biraz felixin duygularina deginmek istedim ama abartmis olabilirim

ilk kez ruhsal cozumlemeyi boylesine yazdim umarim olmustur (birkac kez gercekten ben mi yazdim diye kontrol ettim, o kadar uzagim yani)

felix guzel seviyor ya

umarim begenirsiniz, iyi geceler

oblivion Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin