Son doğum günümden bu yana yaşadığım garip olaylar bir bir gözümün önünden geçiyordu. Sanki bir film şeridi gibi... Yeniden 1 Haziran sabahına uyanmıştım. Çok garipti 1 hafta, 1 ay, 1 yıl ne çabuk geçiyordu ve daha sonra ''yıllar önce...'' diyerek gülerek anlatıyorduk anılarımızı. Artık 17 yaşındaydım. 17. Kulağıma çok büyük bir yaş gibi gelirdi önceden. Ama şimdi anlıyorum ha 7 yaşındaki ben ha 17 yaşındaki ben ikimizde aynıydık, aynı kederle savaşıyordum yıllar geçsede hisler ve duygular değişmiyordu ben hep yalnızdım...
Saatin kaç olduğundan habersiz bir şekilde oturup nasıl bir anda 17 yaşına geldiğimi düşünüyordum. Kafamı kaldırıp derin bir nefes aldım. Hiçbir şey hissetmiyordum ruhsuzca kalkıp perdemi açtım. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum bakmaya da gerek duymadım ama gördüğüm kadarıyla öğlen vakitleriydi. Normalde bu saatlere kalmaz üvey annem beni uyandırırdı. Camdan boş boş etrafı izlerken aşağıda küçük bir hayvan gördüm çok sevimliydi ama yaralıydı ve ağlıyordu. Bu kadar canının yanmasına dayanamazdım. Elim ayağıma dolaştı ve kapıya koştum ayakkabılarımı bile giyememiştim. Ben inene kadar kaçmamasını umuyordum.
Nefes nefese merdivenlerden indiğimde bahçenin arka kısmına doğru koştum çimenlerin arasından gözükemeyecek kadar ufaktı. Nefes nefese kalmıştım hemen gördüğüm yerin etrafını dikkatlice incelemeye başladım. Dikkat kesildiğimde tiz bir miyavlama sesi duymuştum. Derin bir nefes vererek sese doğru ilerledim. Ve onu bulmuştum. Sakince kucağıma alıp tüylerini okşamaya başladım. Bundan hoşnut olmuşçasına mırıldanıyordu o kadar tatlıydı ki...
Yukarı doğru çıkarken bir yandan üvey annemin onu isteyip istemeyeceğini düşünüyordum. Gerçi bu kadar sevimli birşeyi kim istemezdi ki... Bana verilebilecek en güzel doğum günü hediyesi buydu. Belki bu kedi sayesinde biraz daha kendime gelip onun yaralarını sararken kendi yaralarımı da sarabilirdim.
Yukarı çıkarken çok mutlu görünüyordu bende çok mutluydum. Eve girdik onun pis bir şekilde gezmesine izin veremezdim önce yavaşça duşa soktum. Bebek şampuanı kullanarak nazik bir şekilde onu temizledim. Oda çok rahatlamış gözüküyordu güzel beyaz tüyleri parlamaya başlamıştı. Ama bu kedide bir gariplik vardı, gözleri siyahtı en çokta bu hoşuma gitmişti. Farklıydı ve benim gibi yaralıydı... Onu kendime çok benzettim o kadar güzel bakıyordu ki ona ''Love'' ismini verdim. Gerçekten bu isim ona çok yakışırdı. Tüylerini kuruttuktan sonra yaralarını sardım. Çok mutlu gözüküyordu. Bunu söylemek zor ama bende mutluyum yıllar sonra, bunu içten söyleyebiliyorum, artık bende mutluyum...
Bir kaç saat sonra kapı açıldı içeri üvey annem girdi ve kediyi gördü bana ''Crystal o da ne?'' dedi. Ona gülerek baktım ve ''O Love, onu bahçede gördüm, yaralıydı. Artık ona ben bakmak istiyorum tüm bakımlarını yaptım, sadece mamaları kaldı. Lütfen izin ver. Eğer doğum günümde bir kere mutlu olmamı istiyorsan buna izin ver anne, lütfen.'' dedim. Üvey anneme anne dememe bende şaşırmıştım oda... Bana döndü ve gülerek ''Madem onu istiyorsun ve mutlu olacaksın. Tabii ki de bakabilirsin. Seni mutlu etmek istiyorum Crystal. Sana verrebileceğim en güzel doğum günü hediyesi buysa senin olsun. Seni mutlu görmeyi her şeyden çok isterim. Ve sen bana anne dedin. Gerçekten ben senden daha mutluyum...'' dedi sanki devam edecek gibi duraksadı ve ''Love, teşekür ederim Love. Seni seviyorum tatlı kedi...'' dedi o kadar mutlu olmuştum ki... ''Teşekkür ederim İvory, çok teşekkür ederim.'' dedim bana gülümsedi ve ''Doğum günü kutlu olsun güzelim...''
....
11. Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Annem
Teen FictionCrystal çok küçük yaştayken annesi onları terketmişti. Babası terkedilince kızının annesiz kalmaması için başka bir kadın ile evlenmişti fakat evlendikten kısa süre sonra Crystal'in babası da hayata veda etmişti. Üvey annesi Crystal'e kendi kızı gib...