Edwin'in dürtmesi ile irkildim büyük ihtimalle yolda uyuya kalmıştım. Gözlerime bakarak "Geldik..." demişti. Sessizce gülümseyip tamam dedim. Çantaları zaten çoktan almıştı bende yavaşça kalktım arabadan indiğimde ıssız bir ormanda olduğumuzu fark ettim. Edwin arabayı kilitleyip yanıma geldi.
Başı ile ilerlememi söyledi bende dediğini yaptım. Yaklaşık 4-5 dakika sessizce yürümüştük. Ormanın biraz daha içine doğru gittiğimizde ahşap ama hoş görünümlü küçük bir ev görmüştüm. Büyük ihtimalle kalacağımız yer buraydı. Burada kalmak benim için sorun değildi en azından kurtulmuştum ama ne kadar burada kalacağım ve ne zaman güvenle yaşayabilecektim. Aklımdaki asıl soru buydu aslında Edwin'e sormak istiyordum ama cesaret edemedim. Çünkü daha hiçbir şey anlatmamıştı ve ilk görüşmemizdi onu sıkmak istemiyordum.
Eve yaklaştığımızda kapıya yöneldim ve ahşap kapının koluna elimi atıp Edwin'e doğru döndüm. Bana onaylar bir bakış attığını gördüğümde zaman kaybetmeden hızla kapıyı açtım.
İçerisi görünenden çok daha büyüktü zaten 2 katlıydı bu ahşap ev çok küçük olduğunu yinede düşünmemiştim ama gerçekten sandığımdan çok daha güzeldi. Bu kadar güzel bir eve saklanmak için geleceğimi hiç düşünmemiştim. Daha çok herkesten uzaklaşmak istendiğinde tatil yapmak için gelinecek bir ev gibiydi. Hızlı adımlarla içeriyi dolaşmaya başladım. Alt katta çok büyük sayılamayacak ama oldukça konforlu gözüken bir mutfak vardı. Mutfağın yan tarafında küçük bir oturma odası vardı. Oturma odasındaki sandalyeler ve şömine çok hoşuma gitsede hızla geçtim. Karşı tarafta yatak odası olduğunu düşündüğüm bir oda vardı fazla üzerinde durmadan üst kata çıkmaya başladım. Üst kata çıkar çıkmaz koridorun sol tarafında yine alt kattaki yatak odasına benzer bir oda vardı. Gayet güzeldi odalar koridorun sağında ise banyo ve lavabo vardı. Asıl kafamı karıştıran en sağdaki küçük kilitli odaydı. Ne olduğu hakkında bir fikrim olmadığı gibi içinde ne olduğu ile de ilgili bir fikrim yoktu. Edwin'e soracağım sorulara bir yenisi daha eklenmişti. Ama çok üstünde durmadan oradan ayrıldım ve aşağıya Edwin'in yanına indim.
Edwin bana meraklı gözlerle bakarak;
-Edwin: Sevdin mi bakalım evi?
-Crystal: Evet gayet güzel. Teşekkür ederim ama-
Derken lafımı kesti ve uzatmak istemiyor gibi;
-Edwin: Aması yok Crystal. Lütfen. Bari ilk andan itibaren bu tarz konuşmalar yapmayalım zaten zor zamanlar geçirdik. En azından bugün 2 normal insanmışız bunlar yaşanmamış gibi davranıp eğlensek ne olur ki?
Dediğinde haklıydı ve diyecek çokta bir şeyim yoktu sorularım biraz daha bekleyebilirdi ya da bekleyemezdi bilmiyorum. Ama Edwin ile eğlenceli vakit geçirip onu daha iyi tanıyabilecek olmak tüm sorulara ve tüm soruların cevaplarına değerdi. Bunu bildiğim için hafifçe gülümseyip başımı sallayarak;
-Crystal: Haklısın Edwin. En azından bugün normal insanlar gibi davranıp eğlensek bir şey olmaz. Sadece mutlu oluruz. Üzgünüm seni çok sıktığım için...
-Edwin: Beni sıkan şey sen veya senin soruların değil Crystal. Beni sıkan şey içinde bulunduğumuz durum. Bu eve sadece eğlenmek içinde gelebilirdik ama biz üvey annenden ve onun gerçeklerinden kaçmak için geldik beni sıkan tek şey bu. En azından bir gün buraya sadece eğlenmek için gelmiş gibi davranıp sadece eğlenerek geçirebiliriz...
-Crystal: Teşekkür ederim.
-Edwin: Ne için?
-Crystal: Beni eğlenmek için buraya getirdin o yüzden. Teşekkür ederim. İstersen kahve yapalım ve bahçede oturarak kitap okuyalım ne dersin?
Dediklerime gülmüştü. Gerçekten çok tatlı gülüyordu. Onun mutlu olduğunu görünce bende kıkırdamaya başladım. Uzun süre sonra...
Çok bekletmeden gülüşmelerimiz bitince cevap vermek için bana döndü.
-Edwin: Hiç hayır demem doğrusu. Ama kahvem karamelli olsun mümkünse.
Cümlesini bitirir bitirmez gözlerini kırpıp hızla evden çıktı ve bahçeye gitti. Kahveyi yapmak için gülerek bende mutfağa geçtim. Malzemeleri ilk açtığım dolapta buldum. Bu işte harikaydım ya da Edwin benim kolay bulabilmem için böyle düzenlemişti.
Hızla kahvelerimizi yaptıktan sonra ilk gördüğüm tepsiye yerleştirdim. Aşağı kattaki odada gördüğüm kitaplığa gitmek için oraya doğru yöneldim ve odaya girdim. Kitaplıktan 2 kitap seçtim ve onlarıda kahvelerin olduğu tepsiye koyup hızla bahçeye çıktım.
Bahçede oturmuş beni bekliyordu. Hızla yanına yaklaştım ve ortada duran masaya onun kahvesini ve kitabını koyduktan sonra kendi önümede kendi kahvemi ve kitabımı koydum.
İkimizde birbirimize bakıp gülümserken Edwin kahvenin tadına bakmaya koyuldu. İçti ve bıraktı bende onu izliyordum ondan bir şeyler söylemesini beklediğimi anlayınca bana dönerek;
-Edwin: Tam sevdiğim gibi karamel tadı çok güzel. Teşekkür ederim Crystal.
-Crystal: Rica ederim...
Beraber kahvelerimizi içip ormanın ortasında kitaplarımızı okuyorduk. 40 yıl düşünsem bu sahne aklıma gelmezdi belki, ama oluyormuş. Bu dünyada ve hatta farklı dünyalarda her şey mümkündü bunu bana Edwin kanıtladı...
...
18. Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Annem
Novela JuvenilCrystal çok küçük yaştayken annesi onları terketmişti. Babası terkedilince kızının annesiz kalmaması için başka bir kadın ile evlenmişti fakat evlendikten kısa süre sonra Crystal'in babası da hayata veda etmişti. Üvey annesi Crystal'e kendi kızı gib...