strong

2K 145 156
                                    

bölüme medya koyunca gif gözükmüyor, bölümü halsey- is there somewhere ile okuyun xx. bölümle alakasız ama şarkı hoşuma gitti ehe -hale

0

liam'ın tek istediği biraz cesaretli olduğunu insanlara göstermekti. zayn'den "ayrıldığında" kendini oldukça ezik hissetmişti, bir an hayatının zayn'den önceki bölümüne geri dönmüştü. sessiz, kimse hakkında bir şey söylemeyen o oğlan benliğine tekrar kavuşmuştu ve zayn'e de kızıyordu. çünkü zayn 1-) ondan utanıyordu ve 2-) kendi benliğinden utanıyordu. liam zayn'den kendini açıklamasını bekleyemezdi elbet ama içinde de bunun kırıklığını yaşıyordu. çünkü ileride de böyle olacaktı, zayn lise hatta üniversitede bile saklanacak ve ailesi ile geri kalan herkesin bilmemesi için uğraşacaktı. liam zayn'in geleceğinde olmak istediği ve kendini göremediği halde bir anda oğlandan daha cesaretli olduğunu kanıtlama isteğinde bulunmuştu.

ve liam o zaman fark etti. artık olduğu insan olmak istemiyordu. artık milletin sessiz sakin dediği, utangaç olan ve hatta belki de korkak olan o genç olmak istemiyordu. hayatında kendi kararlarını verebildiği günden beri bu böyleydi ve sonucunda bir şey elde edememişti. londra'nın ona verdiği tek avantaj zayn'di ve zayn'in de dezavantajı git gide kalbinin kırılacağını bildiği halde oğlana tutuluyor olmasıydı.

liam zayn'e aşık oluyordu. belki de olmuştu. ilk kalp kırıklığını böyle yaşamış olması liam'in şanssızlığıydı ama bunu hissedebiliyordu. odasına kapanmak, ağlamak istiyordu ama bunu yapmayacaktı.

saate baktı. zayn ile olan konuşmasının üzerinde 3 saat 47 dakika geçmişti. liam yatağından kalktı, kapısını açtı ve aşağıda televizyon izlemekte olan anne babasının yanına doğru inmeye başladı.

babası koltukta uzanmış halde elinde birayla televizyon izliyordu, annesi ise elinde kağıt kalem bir şeylerle uğraşıyordu. liam odaya girdiğinde ikisi de dikkatlerini oğlana çevirmediler, aksine işlerine devam ettiler.

"size bir şey söylemeliyim." dedi liam, ikisine bakarak. ebeveynler gözlerini kaldırdı, oğlana baktı.

liam ağzını açtı, kelimeler dilinin ucuna gelmişti ama ikisinin suratına bakınca vazgeçti. yapamazdı.

daha o bile kendi hakkında bir şey bilmezken böyle bir şeyi ailesine söyleyemezdi. "bir şey yok." dedi sessizce. "ben dışarı çıkıyorum."

annesi daha ağzını açıp cevap vermeden liam salonu terk edip evden ceketi dışında bir şey almadan kendini soğuk londra havasına atmıştı. kendinden nefret ediyordu, içindeki acıdan nefret ediyordu ve kafasının götürdüğü yere gitmek istiyordu.

bu yerin zayn'in evi olması ayrı dramdı.

1

zayn daha o akşamüstü kalbini kıran oğlanı gözleri kızarmış ve yanakları kendi göz yaşlarından ıslanmış halde bulduğunda ne düşündüğünü veya ne düşüneceğini bilmez halde oğlana bakakalmıştı. "liam?" dedi, sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "seninle konuşmalıyım." dedi liam, sesi sertti. yüzüne bakıp kızdığını anlayabiliyordunuz. zayn merakla kenara çekilip oğlanın içeri girmesine izin verdi.

"kimmiş zayn?" diye bağıran zayn'in annesi iki oğlanla karşılaşıp gülümsemişti. "arkadaşım liam, biz odamda oluruz."

"pekala, hoş geldin liam."

liam gülümseyip zayn'i takip ederek oğlanın odasına girmiş, zayn'in kapıyı kapamasına izin vermişti. "sorun ne?" dedi zayn, sormaya korkuyordu da.

"sensin." dedi liam birden, zayn ne olduğunu anlamamıştı bile. "ben mi?"

"sensin. ve ben bunu üstümden atamıyorum."

caramel and chocolate | ziamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin