yine ve yine medyadaki şarkının bölüme uymadığı bir bölüm. iyi okumalar xx -hale
0
liam'ın içinde her geçen gün oluşan bir mutluluk vardı. cumartesi için hiç bu kadar heyecanlanmazdı ama cumartesi için tek planı zayn ile ders çalışmaktan ibaretti? anlam veremediği hislerini göz ardı edemiyor, hop oturup hop kalkıyordu. okulda zayn'le karşılaştıklarında bir kaç kelime konuşuyorlardı zaten, provalarda da görüşüyorlardı. zayn hala rolüne ve şarkılara alışamamıştı ama idare ediyordu ve liam zayn'in tiyatroya daha da alıştığını düşünüyordu, ve daha da sevdiğini.
cuma günü liam son derse girmek yerine sahnede dekorlara bakmaya karar verdi, edebiyat girmek istediği son dersti. edebiyatı oldukça iyiydi, bildiği şeyleri tekrardan dinlemek onu sıkıyordu.
salona girip bir kaç ışığı yaktı ve salon ortasına oturup çantasındaki zayn'in yaptığı resmi çıkardı. neden her gün onu taşıdığını bilmiyordu, zayn belki geri ister diye düşünüyordu çünkü tamamlamamıştı. yine de boyaması, taslağı, her şeyi harikaydı resmin. liam'ın yapamadığı şeylerden biri resimdi elbet ve zayn'in bu yeteneğini kıskanmıştı. aslında zayn bir çok şeyi yapabiliyordu, sporcuydu, şarkı söyleyebiliyordu ve resim çizebiliyordu. istese şiir filan yazabilirdi, zayn'in edebi yönden yetenekleri olduğunu düşünüyordu liam. zayn gerçekten inanılmaz yetenekli biriydi ve liam onu düşünmeden edemiyordu. onu düşündüğü an kalbi çıkacakmış gibi oluyordu ve bu hisleri tatmaması gerektiğini biliyordu. zayn perrie denen kızdan hoşlanıyordu, en azından liam öyle duymuştu. niall zayn'in perrieye bakmamasından dolayı zayn'e düşmanlık beslese de sonuçta lisede işler böyle yürürdü, popüler oğlan popüler kızla çıkar.
liam sahneye yattı, yukarıda yanan bir kaç spor ışığına baktı. kelebekleri zayn'le tanıştığı günden beri durmak bilmiyordu, zayn'e yakın olmak, zayn'le konuşmak, zayn hakkında konuşmak, zayn'e dokunmak istiyordu. zayn, zayn, zayn!
derin derin nefes aldı, yarın zayn onun evine gelecekti. daha zayn'in telefon numarası bile yoktu, bir an randevu yaşayacaklarını düşünmüş olamazdı liam. bu imkansızdan imkansızdı.
doğruldu ve çantasından nota kağıtlarını çıkardı, belki bir şeyler karalayabilirdi.
kağıtları düzgünce önüne serdi ve düzeltme yapılabileceği yerleri ayarlamaya çalıştı. kafasını gerçekten veremiyordu çünkü aklı yarına kayıyordu. ne giymeliydi? saçını yine zayn'in beğendiği gibi yapabilir miydi? zayn ne kadar kalacaktı? belki çalıştıktan sonra beraber takılırlardı? funky buddha'ya götürebilirdi liam zayn'i? zayn soğuk mu davranacaktı yoksa sevecen mi? aslında zayn hiç liam'a soğuk davranmamıştı, louis'ye nerede tanıştıkları hakkında yalan söylemişti sadece. liam bunu önemsemedi, en azından zayn liam'dan utanmıyordu, ha?
zil çaldığını duyduğunda kağıtları topladı, yemekhanede belki niall ile beraber olabilirdi fakat niall bazen bir alt sınıfta olan diğer değişim öğrencileriyle takılıyordu, 4 tane avustralyalı oğlanla oldukça yakın arkadaştı.
çantasını sırtlayıp yemekhaneye girdi, ortalık çoktan insan dolmuştu. tepsisine bir şeyler alıp çoğu zaman boş olan masasına oturdu, niall ortalıklarda görünmüyordu. meyve suyunu açıp çantasından çıkardığı, uzun zaman önce bitmesi gereken kitabı aldı ve kaldığı yerden okumaya başladı.
"burası boş mu?"
liam kafasını kitaptan kaldırdığında daha önce hiç görmediği bir yüzle karşılaşmıştı. dalgalı veya kıvırcık -tam çözememişti- saçlarını bere içine almış olan, uzun boylu, ince, üzerinde kiss tişörtü giymiş oğlan ona merakla gülümsüyordu. saçlarının bazı kıvrımları yeşil beresinin kenarlarından çıkıyordu, şekilli pembe dudakları hafif bir gülümsemeyle kıvrılmış haldeydi, yeşil gözleri ise parlaktı. "boş." dedi liam çocuğa geri gülümseyerek, çantasını çekti ve böylece oğlan tepsisini masaya bırakarak liam'ın yanına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
caramel and chocolate | ziam
Fanfictionah çikolata o kadar utangaçtı, o kadar yalnızdı ki karamel hayatına girdiğinde git bile diyemedi. zaten diyemezdi. karamel onu sardı, karamel onu kolları arasına aldı ve çikolata onun bu sıcaklığına bir daha asla hayır diyemeyecekti. ah karamel, ses...