&7.Bölüm

148 10 22
                                    

12.05.2023
İyi okumalar...

Yavuz beni halamlardan istemişti ve gitmişti. Şuan hâlâ Konya'daydım fakat o gitmişti. Dini nikahı düğünden bir kaç gün önce kıymayı uygun görmüşlerdi. Öncesine müsaade etmemişlerdi. Onunla hemen evlenmek isteyen yanım buna itiraz etsede doğru olanın bu olduğu bilinciyle ses etmemiştim. Şuan gitmişti. Her daim görmek istediğim adam yoktu. İstemeyi yapmışken sözüde kesmiştik ve elimde yalnızca parmağıma takılan yüzükle kalmıştım.

En acı olanıda halamın benimle düğün hakkında konuşmuş olmasıydı. Aslında babam daha taze vefat etmişken onun karşısına bu konuda gelmeye çok utanmıştım fakat o çok güzel karşılamıştı. Tek sorun benden düğün için biraz zaman istemesiydi. Çeyizi evi toparlayacağız derken bu işin en az iki ayı bulacağına emindim. Onun yüzünü bir daha ne zaman görürdüm emin değildim. Şimdiden özlemiştim.

Acaba ona yaptığım tuzlu kahveyi beğenmiş miydi? Yani tabiki beğenmezdi fakat bana kızmış mıydı? Öksürüklerini duyunca bile pişman olmuştum. Zaten eniştem çocuğa çok ters davranmıştı. Bana iyi davransın diye kendince ayar çektiğini biliyordun fakat her seferinde mütebesimle karşılık verip ses çıkarmaması beni üzüyordu. Tabi benim için katlanması güzeldi fakat adam zaten çok şey çekmişti. En çok Dayımın koyduğu kural beni üzmüştü.

Kural mı denir kısas mı bilmem ama onu zorunda bırakmayı kesinlikle istemezdim. Bu benimde aklımda vardı fakat zorunluluk olarak yapması.

Halamdan dayıma kadar herkes müvekilim olduğunu bildikleri adamın ne yaşadığını biliyorlardı ve dayım ondan tedavi görmesini istemişti. Bunu daha önce Gizem'de demişti fakat dayımın böyle bir şeyle gelmesi beklenmedikti.

"Bu kızı kolayca alacağını zaten aklına bile getirme ama tedavi olmazsan bu kızı zor değil hiç alamazsın." Demişti. Yavuz'un keyfi kaçmış o dakikadan sonra düşünceli bakar olmuştu. Yine gülmüştü fakat pek gerçekçi değildi. Abisi onun yerine atlayıp en iyi tedaviyi alacağını söylediğinde bile tepki vermemişti. Yalnızca sözümüz kesilirken bana bakıp gülümserken azda olsa inanmıştım mutlu olduğuna.

"Acaba gerçekten olucak mı?" Sorusu beynimin köşesinde muallakta duran ve baş ağrıtan bir meseleydi. Zaten hapsiten çıktı diye onu kabul etmezler diye çok korkmuştum fakat düzgün davranmışlardı. Zaten ne denli masum olduğunu gerek içimdeki aşktan gerek gerçeklerden halama metiyeler dizerek anlamıştım.

Vücudumdan bir titreme geçtiğinde gözlerimi diktiğim salıncaktan yüzüğüme çevirdim. Söz vermiştik fakat şuan belkide İstanbul'a dönmüştü bile. Onu arayıp sürekli buluşalım diyemezdim o zaman sevgileden ne farkımız kalırdı. Belkide bir kez daha Gizemle beraber bir kafede otururduk onunla. Ne kadar bahanem olsada onu daha da tanımaya çalışırdım. Yani vicdanım biraz daha rahat ederdi. Ama şuan değil ileride.

Derin bir nefes verdiğimde ağzımdan çıkan hava öylece dumana dönüştü. Üşüdüğümü hissettim veya düşündüm. Nedense en son önemsediğim şey bu gibiydi. Yüzüğü kaldırıp daha yakından baktım. Kalbim heyecanla çarparken gülerek öptüm onu. Yavuz beni seviyordu ve onunla söz kesmiştim. Bir ay onu bekledikten sonra. Hayal gibiydi. Beni kandırdığını bile düşünmüştüm. Şimdi ara sıra onu bana bakarken gördüğümde gözlerindeki yoğunluk bile bana bir şeyler anlatıyordu. Onu geçtim beni düşürdüğü heyecanı söylemiyorum bile.

"Daha ne kadar burada bekleyip üşümeye devam edeceksin. Hayır yani hasta olunca gerçekten çok tatlı oluyorsun fakat yinede rahatsız hissedip zahmet çekmeni hiç istemem." Diyen sesle irkilerek hemen yanımdaki banka oturmuş bacak bacak üstüne atmış bir biçimde dalgınca elindeki yüzüğe bakıyordu. Kalbim onu görmenin heyecanıyla dolarken onun gibi bende önüme döndüm.

Avukatımı İstiyorum!(✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin