Talihsiz Kayboluş -Demet-

43 2 15
                                    

"Ben revire gidip pansuman için malzeme getiriyorum." dedi ve dışarı çıktım. Revirevarana kadar hiç silik yüzle karşılaşmadığım için şaşkındım. İçerigirdiğimde konuşma sesleri geliyordu. Tedbirlibir şekilde ilerlerken duraksayıp konuşmaları dinlemeye başladım. "Şaka yapıyordu ve kavga ettiniz." Kavga. Yaprakve rüzgar olduğunu anladım ve "Yaprak, Rüzgar? Ben pansuman için malzeme falan almaya geldim. Hadi, sizde gelin. Burada kalmanız tehlikeli." Rüzgar, "Hayır" dedi. Yaprak ve ben "evet" dedik. "Sizi burada bırakamam, hadi rüzgar inatçı olma." dedim. Yaprak, "Demet haklı, kalk hadi." dedi. İlk yardım seti, birkaç kutu bant, biraz bandaj vb. Aldım ve sınıfa çıktık. Sınıfa girdiğimiz anda Evren elini uzatarak, "Rüzgar özür dilerim, bukadar hassas olduğunu bilmiyordum." dedi. Rüzgar yaprağa bakıp "Tamam, sorun değil. Ben de özür dilerim." dedi ve el sıkıştılar. Pansuman yaptık ve olanların yorgunluğuyla uyuyakaldık.


İlk uyanam ben olmuştum. Birkaç masayı birleştirerek geniş bir masa yaptıktan sonra Birkaç paket atıştırmalık açtım, herkese yetecek kadar karton bardak koyup tek tek içecekleri doldurdum. İlk Ekini uyandırmaya gittim. Ekini sakince dürttüm. Ekin, "Sen kimsin, silik yüz müsün yoksa?" dedi. "Ekin benim, Demet." dedim. Ekinin "N'oldu Demet?" dedi. "UYAN!" diye bağırdığımda dolunay ve ekin aynı anda kalkıp, "Ne oldu?" dediler. "Sizce de çok uyumadınız mı? Neredeyse öğlen oldu." dedim. İlk önce Ekin ayaklandı, ardındanda Dolunay ayaklandı ve yüzünü yıkamaya gittiler. Bora ve Evreni uyandırmak için arkamı döndüğümde Bora ve Evrenin çoktan uyanık olduğunu gördüm. 2 ihtimal vardı, ya seslere uyanmışlardı ya da hiç uyumamışlardı. Tabii ki de ikinci ihtimaldi çünkü ellerinde telefon, pubg oynuyorlardı. "Siz uyumadınız, değil mi?" dedim. Bora hiç inkar etmeden "Evet, nöbet tutuyorduk ve uykumuz gelmeye başlayınca oyuna girdik." dedi. Evren de onayladı. Kafa salladım ve "Gelin birşeyler atıştırın" dedim. Benimle birlikte masaya oturdular ve atıştırmaya başladık. Evren, "Lan, Rüzgar ve Yaprağı unuttuk." dedi. Hemen kalkıp ikizleri uyandırmaya gittim. İlkyaprağı dürttüm ve yaprak, "N'oldu" dedi bıkkın bir sesle. "Yaprak eğer 3 saniye içinde uyanmassan sana ve ikizine yemek kalmayacak." dedim. "Ne!" dedi yaprak ve bir anda sıradan fırlayıp rüzgarın üstüne atladı. "Rüzgar uyan yoksaaç kalıcaz kardeşim!" dedi. Rüzgar Yaprağı itekleyip sıradan fırladı ve "Canım kardeşim bir daha beni böyle uyandırma." dedi ve Yaprağın saçından tutarak sofraya getirdi. "Ya saçımı bıraksana ikiz bozuntusu, ben olmasan aç kalacaktın nankör!" dedi. Herkes kıkırdamaya başladı ve rüzgar Yaprağın saçını bırakıp kafasına vurdu. Tekrar oturduk ve atıştırmaya devam ettim. Rüzgar "Tarihi geçmiş ikiz, beni böyle uyandırmak zorunda mıydın?" dedi. Yaprak hiç düşünmeden "Evet, "Sen de saçımı çekip bana vurdun. Yani ödeştik beyinsiz!" dedi. Herkes atıştırmalıkları bitirip kalktı. Çöpleri atıp bir soda alarak cam kenarına bir sıra çekip oturdum. Camı açıp aşağıya baktığımda yukarı tırmanan silik yüzleri gördüm. "Silik yüzler tırmanıyor." dedim sakin bir ses tonuyla. Yaprak hariç herkes yanıma gelip aşağıya baktı. Tam "Sınıfı terk ediyoruz." dedim. Ekin, "Hayır dışarısı daha tehlikeli." dedi. Evren beni itekleyip gelen ilk silik yüzün karnına vurdu."Ekin, şuan içeriside aynı." dedim ve Dolunay "Hayır, sınıftakalıp hepsini etkisiz hale getireceğiz." dedi. "Sayılarını bilmiyoruz!" dedim sinirle. "Pişman olacaksınız, Aptallık etmeyin."diye ekledim. Bora, " Siktir!" dedi ve diğer silik yüzü etkisiz hale getirdi. En az 10 silik yüzü hallettiklerinde Rüzgar gelip "Çekilin şuradan beynini kullanamayan şov meraklıları." dedi ve camı kapatıp kilitledi. Ekin, "Bir sorunumuz var." dedi çaresizce. Hepimiz merakla Ekine döndük. "Yaprak sınıfı terk edeceğiz diye bütün yiyecekleri, içecekleri, perdeleri, yastıkları dışarı fırlattı. Oda yetmedi, kapıyı açmadan anahtarı da dışarı attı. Kısacası, yemeksiz, susuz bir şekilde kilitli kaldık." dedi. Rüzgar Yaprağın yakasına yapışıp " Sen kime çektin manyak ikiz! Hadi yiyecek içecekleri atmanı anlarım, Kapıyı açmadan anahtarı fırlatmak nedir ya!"dedi. Yaprak, "Canım ikizim, tabii ki sana çektim." dedi. Evren Yaprağı sınıfın içerisinde kovalamaya başlayınca Yaprağın önüne geçip "Yaprağı kovalayarak ya da döverek buradan çıkamayız." dedim. Bora sert ve hızlı adımlarla yanıma gelip beni itekledi. "Ya kız 2 silik yüz gördü diye neyimiz varsa camdan atmış ve sen hala onu mu savunuyorsun? Seni mantıklı ve zeki biri sanıyordum, aptalın tekiymişsin meğer!" diye bağırdı. Hiddetle yerden kalktım ve kulağına "Benim hakkımda ne düşündüğün umrumda değil, öncesinirini kontrol etmeyi öğren. Sonra bir düşün, Yaprağın üstüne giderek buradan çıkabilir miyiz?" dedim ve Boranın yanından uzaklaşsrak sınıfın en köşesine gidip oturdum.


Aradan birkaç saat geçti,Ekin yanıma gelip "Herkes çok acıktı, bir yol bulacağına inanıyorlar." dedi. "Bora bulsun." dedim. Ekin, "Demet yapma böyle, gel hadi." dedi. Cevap vermeden ayağa kalkıp Ekinin peşinden gittim. "Şu dolaplardan birine 7 tane hazır makarna ve herkes için ikişer şişe su koymuştum. Acil durum içindi. Makarnaları pişiremeyiz, kırarak yiyeceksiniz." dedim. Dolapların yanına gidip 3. Dolabı açtım ve içindekileri aldım ve geri gidip "Buradan çıkmamız zaman alabilir. Hepsini yemeyelim. Rüzgar ve yaprak 1 paket, Ekin ve dolunay 1 paket, Evren ve Bora 2 paket yesin. Ben yemeyeceğim, Sadece su içeceğim. İştahım yok. 3 paket makarna ve 7 şişe suyumuz kaldı." dedim ve herkese dağıtıp kalanı geri dolaba götürdüm. Geri sınıfın en köşesine giderken "Afiyet olsun." dedim. Yaprak gelip beni durdurdu ve "Sende ye, yürüyen kural." dedi. "Yemeyeceğim, iştahım yok." dedim ve Boraya imalı bir bakış attım. Yaprak, "Herşey benim yüzümden oldu. Ben gidiyorum. " dedi rüzgar ve evren birbirine bakıp kıkırdadılar. "Kapı kilitli, nasıl gideceksin?" dediler ve kahkaha atmaya başladılar. Yaprak kapıyı tekmeledi. Sonra kalkıp saçını düzeltti ve msaya oturdu. "Verin ben kırayım sinizkileri de." dedi sakince. Herkes hep bir ağızdan "Yok kalsın." dedi. Yaprak kendi makarnasıno hızlıca yedikten sonra ayağa kalkıp dolapları karıştırmaya başladı ve bir kutu ketçap buldu. Aldı eline sıktı ve yanaklarına ketçabı çizgi şeklinde sürdü ve arkasını döndü. "Nasılım?" diye sordu. Rüzgar kıkırdayarak ayağa kalktı ve kafasına 2 adet makarna yerleştirip böyle daha iyi dedi ve gülmeye devam etti. Bora "Aptallar" dedi. Kalkıp Boranın yakasından tutup kulağına "Yeter Bora. Şu yaptığını küçümsediğin Yaprak bile yapmaz." dedi ve sertçe yakasını bırakarak itekledim. Böyle cesurca hareketi yapacak özgüveni nereden bulmuştum, bilmiyordum. Çünkü Bora 190 kiloydu ve istese beni tek dokunuşuyla öldürebilirdi. Yaprak geldi ve "Barışın artık yoksa ikinizle de konuşmam." dedi. Birkaç saniye bakıştılar ve Bora, "Özür dilerim, Demet." dedi. Kafa salladım ve "4 kattayız, aşağıya atlarsak ölürüz. Fikri olan?" Ekin, "İple aşağıya inelim." dedi ve Evren devam etti. "Ve silik yüzleri etkisiz hale getirelim." dedi. "Sizce ip Borayı taşır mı?" dedim. Bakışıp "Tamam." dediler. Yaprak, "Buldum!" Bora ve Dolunay kapıyı kırsınlar, Ben pencereyi açayım ve bağırayım çünkü sanırım sese geliyorlar. Sonra bütün silik yüzleri cama çekelim ve Rüzgar, Evren, Ekin, Demet ve ben silik yüzleri Bora ve Dolunay kapıyı kırana kadar etkisiz hale getirelim." dedi. Şaşkın bir şekilde "Çok mantıklı." dedim. Herkes bana hak verdi ve yaprağın dediğini yapmaya başladık. Borave Dolunay kapıya omuz atarken Yaprak camı açıp avazı çıktığı kadar bağırarak "BURAYA GELİN PİSLİK HERİFLER!" diye bağırdı. Birkaçdakika bekledik ve hepsi Yaprağın tahmin ettiği gibi gelip tırmanmaya başladı. Gelenleri alt ettiğimiz esnada Ne kadar kaldı?" diye seslendim Dolunay ve Boraya. Nefes nefese "Az kaldı" dediler ve omuz atmaya devam ettiler. Kapıyı 5 dakika sonra kırmayı başardılar ama silik yüzlerin sayısı çoğaldığı için camı kapatamıyorduk. Evren, "Yaprak sen açtın sen kapat!" dedi. Yaprak, "Söylemesi kolay beyinsiz! Bendemi silik yüz olayım?" dedi. "Kapatmak zorsa niye açtın?" dedi Yaprak, "Bana laf yetiştireceğine Rüzgara yardım et çok silik yüz etkisiz hale getirdi, gücü kalmamış olmalı." dedi. Evrenkoşarak rüzgara yardıma gitti ve Ekin cesaretini toplayıp pencereyi kapatmaya çalıştı ama az kalsın bir silik yüz onu yakalıyordu. Herkes "çok ylrulduk gücümiz kalmadı, kapatmalısınız şu camı!" dedi. Yaprak, "Devam edin köleler, yoksa hepimiz silik yüz olacağız." dedi. Evren,"Bırakalım çok bilmiş ikizin dövüşsün bunlarla." dedi. Herkes geri çekildi ve yaprak çığşık atarak silik yüzlerden kaçmaya başladı. " Ya arkadaşım olacak varlıklar beni burada ölüme mi terk ediyorsunuz?" derken ayağı takıldı ve yere düştü. Aceleyle yaprağı kurtarmaya koştuk. Hepsi yaprağın yüzüne dokunmaya çalışıyordu. Rüzgar sinirle ve endişeyle silik yüzleri yapraktan uzaklaştırmaya çalışıyordu. bütün silik yüzler Yaprağın başına toplandı. Bir sorunumuz vardı, silik yüzler sadece yaprağa odaklanmıştı. Bora silik yüzlerin dikkatini dağıtmayı başarınca hepsini tek yumrukla devirdi. Silik yüzler tırmanmaya devam ettiği için Rüzgar yaprağı sırtına aldı. "Bence camı kapatmadan gördüğümüz ilk boş sınıfa kaçmalıyız!" dedim endişeyle. Dışarı çıkıp gördüğümüz ilk boş sınıfa girdik. Oturupbirkaç dakika soluklandıktan sonra Evren panikle "Ekin nerede?" dedi. Duraksadım ve zihnimi yokladım. "Evren bırakalım da yaprak dövüşsün dediğinde ve geri çekildiğimizde Ekin vardı ama yaprağı kurtarmaya koştuğumuzda yoktu!" dedim çaresizce...








Arkadaşlar bu bölümü Demet'in ağzından yazdık. normalde hikaye Ekin'in ağzından anlatılıyor. Umarım beğenirsiniz. ★

Silik YüzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin