İki kalp

249 25 8
                                    


Karanlık ve sessiz bir gecenin, en umutlu günlerinden biri
denebilir. Kimi, sevdiğiyle hayatını paylaşmaya hazırlanıyor. Kimi de hayalinin gerçek olması ümidiyle bekliyor.
Yıldızların parıltısı dışında hiçbir şey yok gökyüzünde. Her- kes uykuda, sessizlik bile geceyi dinliyor. İki kalp var ki birbir- lerine dünyasını armağan ediyor, iki kalp var ki hayallerinin en gerçek gününü yaşıyor.
Sessizlik geceyi dinlerken, gece de bu iki kalbi dinliyor. Ne dünya konuşuyor şimdi, ne ay, ne de yıldızlar. Hayaller gerçek çünkü birbirini seven iki kalp var.
Halil, usulca yaklaşıyor sevdiğine, hayalleriyle en güzel mıs- raları birleştirip, yüreğinden kopan bir ezgiyle:
“Tek dünyam sen ol, kıyametimize kalan ömrümüz karar ver- sin.” diyor ve susuyor.
Eda, hayran bakışlı gözlerle, ona dünyaları sözleriyle arma- ğan eden erkeğin gözlerine bakıyor. Binlerce evet dökülüyor ma- sum gözlerinden. Binlerce seni seviyorum sözü akıyor yanakla- rından aşağıya doğru.
Uzun bir sessizlikten sonra, Eda haff bir tebessümle dudak- larını aralayıp:
“Sensiz olacak tek dünya, yaşamın ölümle noktalandığı dün- ya olsun sevdiğim. Ben her şeye varım seninle ama bu dünyayla sınırlı kalma benim için. Ben ebediyeti de seninle yaşamak isti- yorum, bu yüzden helalin kabul et beni ve ebediyete hazırlan be- nimle. Ne dersin? Yapabilir misin bunu? Paylaşalım mı cenneti beraber?” diyor ve sözü sessizliğe bırakıyor.
Gözler, tekrar birleşiyor. Bu defa dört ırmakta hareketli, bu defa dört ırmakta taşmaya hazır vaziyette.
Kimi için tebessümün, kimi için tatlı bir acının göstergesi olan o gamzeler, bu defa yaşlarla dolu apayrı bir derya oluşturu- yor iki âşıkta. İki âşık ta gözleriyle konuşuyor adeta…
Hayaller, gerçeğe hiç bu denli yaklaşmamıştı. Gözler, hiçbir zaman bu kadar duygu dolu bakmamıştı. Gece hiç bu kadar ses- siz olmamıştı, yıldızlar hiç bu denli parıldamamıştı…
Gerçek aşkı tarif etmek, fani dünyayı sonsuzlukla itham et- mek gibi bir şey olsa gerek. İşte bu aşk, bazen hiç olmayanı ol- duruyor, bazen de olmuşu apayrı bir mahzene hapis edebiliyor. Anlatılması güç fakat yaşanılmaya olanak sağlıyor… Aradan saatler geçiyor. İki kalp de sessiz ve düşünceli. Halil, nedendir bilinmez ama hep bir şeyler söylemek istiyor. Sözleri boğazına düğümleniyor.
Derin bir nefes alarak, yılların da sevgisini içinde barındır- dığını göz önünde bulundurarak, tekrar hislerini konuşturuyor. Eda’nın elinden tutarak:
“Yeni bir dünya kuralım seninle. Yüreğin dünyamızın güneşi olsun, hem ısıtsın hem aydınlatsın bizi. Gözlerin, gecemizin yıl- dızları olsun. İki göz sığsın aşkımızın hâkim olduğu o gökyüzüne, sadece iki göz parıldasın gecenin de gecesinde. Sözlerin, ömrü- müz olsun. Seni seviyorum sözleriyle yaşlanalım. Seni seviyorum sözleriyle gözlerimizi dünyaya kapayalım ve huzur dolu bir son- suzluğa uyanalım seninle…”
Eda, yine anlam dolu gözlerle bakıyor sevdiğine.
Olur demiyor, olmuşta şu an o dünyayı yaşıyormuş gibi bakı- yor. Mutluluk dolu bir sessizlik var ikisinde de… Sessizlik bozuluyor sonunda.
Eda, “Sevgilim!” diye başlıyor konuşmasına. “Gerçekleşti- ğine inandığım en güzel duamsın sen. Bunun için binlerce şükür dökülüyor dilimden. Uzat elini, beraber çok şükür diye haykıra- lım, sesimiz duyulsun göklerden. Kimse ayırmasın bizi. Yaşadı- ğım dünya da seninle olsun, sonsuz olan ebediyetim de…” Gece, karanlıktan ayrılıyor yavaş yavaş. Mutluluğun nöbetini aydınlık alıyor belki de. Aşkı bir geceye sığdıramaz insan, bir ömre de. Bu iki kalp güneşin dağların ardından doğuşunu seyrederken Halil, güneşin doğuşunu yansıtmak istiyor sevdiğine.
“Kalbimin gecesine doğdun. Bu güneş gibi geceyi ayrı yaşa- dım, gündüzü ayrı yaşadım seninle. Onca hayalime ev sahipliği yaptın, hepsine gönülden inandım ve gerçeği gördüm gözlerinde. İşte bu yüzden, geçen her gece gibi seviyorum seni dünüm. İşte bu yüzden, doğan güneş gibi seviyorum seni bugünüm ve birçok gece, birçok doğan güneş görme ümidiyle seviyorum seni, yarınım olan her günüm.”
Eda, hayranlıkla ve yüzünde beliren tebessümle sevdiğine bakıyor. Yine gözleriyle anlatmak istiyor kendini. Ne kadar sevse de çekiniyor kendini ifade etmekten. Gökyüzü iyice aydınlığa bı- rakıyor varlığını. Kuşlar şarkılar söylüyor cıvıltılarıyla, çiçekler mutluluğa eşlik ediyor kokularıyla. Her canlı sevgiyi, mutluluğu taşıyor umutlarıyla…
Halil, Eda’nın gözlerine; Eda, Halil’in gözlerine bakıyor. Dünya dönüyor ve onlar beraber yaşlanıyor. Anlayacağınız ne olursa olsun, nerede durursa dursun bir çift kalp, tek bedende buluşuyor.


Koca bir dünya sığabilir, İki kalbin birleştiği tek bedene…

Acı TebessümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin