Layla'nın şüphesi

13 0 0
                                    

Layla odasına girdi. Üzerine ince bir eşofman geçirip koşu ayakkabılarını giydi. Saçlarını at kuyruğu yaptı. Kapıdan çıkıp açık havaya, Selvafosca'ya doğru koşmaya başladı. Su Perisi koşmayı çok seviyordu. Açık hava da koşmak endişelerini dağıtıyor, periyi sakinleştiriyor ve gergin dönemlerde bazı şeyleri daha net görmesini sağlıyordu. Daha önce düşünüp de içinden çıkamadığı bir problemi koşarken sıklıkla çözüverirdi. Oysa bu sefer koşmanın işe yarayacağından pek ümitli değildi. Tecna haklıydı. Ters giden bir şeyler vardı. Belli etmese de Layla'nın Nabu ile ilgili şüpheleri içini kemiriyordu. Nabu'nun bir sihirbaz çırağı ve bir prens olarak o kadar fazla sorumluluğu vardı ki, çift, görüşmeye bir türlü vakit bulamıyordu. İlk zamanlarda peri kızı bunu dert etmemişti. Nabu'dan çok hoşlanıyordu, dolayısıyla onsuz zaman geçirmeyi seve seve göze almıştı. Biliyordu ki sorumlulukları Nabu için önemliydi. Oysa zaman içinde beraber geçirdikleri vaktin gerçekten çok az olduğunu ve hatta neredeyse birbirlerini hiç tanıyamadıklarını düşünmeye başlamıştı. Buluşup görüştükleri anların sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Bu nedenle birbirlerine açılıp ortak noktalarını keşfetme şansını yakalayamıyorlardı. İşte bu durum Layla'yı endişelendiriyordu. Aslında yarın, bütün bir günü Nabu ile geçirecekti hiç bu kadar uzun süre baş başa kalmamışlardı. Ya birbirlerine anlatacak bir şey bulamazlarsa? Ya Aisha oğlanın kendisi için doğru kişi olup olmadığını anlarsa, o zaman ne olacaktı? Bu düşünceler beyninde dönüp duruyordu endişelerini arkadaşlarıyla paylaşsa, belki onlar sayesinde fark edebilirdi. Ancak Aisha gururluydu, hislerini belli etmekten hoşlanmazdı. Şimdi Selvafosca'nın ağaçları arasında koşup kafasındaki bu düşüncelerden tek başına kurtulmaya çalışıyordu. Aslında başlarda Nabu'dan hoşlanmıyordum bile, diye hatırladı Layla ve fark etmeden gülümsedi. Kendini Ophir olarak tanıştırdığında onu Valtor'un bir öğrencisi zannetmiştim. O kadar havalı ve bilmiş bir hali vardı ki! Bizim taraftan olduğunu ancak Kızıl Kale'deki buluşmada anlayabildim. Ondan sonra da güvenimi kazanabilmesi için bayağı bir zaman geçmesi gerekti. Ama sonunda ne kadar alçakgönüllü ve soylu biri olduğunu anladım.

Layla biraz yavaşlayarak adımlarının kalp atışına uyum sağlamasını bekledi. Ormanda yapılan koşu etkisini göstermeye başlamıştı. Peri yavaş yavaş sakinleşiyordu. 

Evleneceğim çocuğun o olduğunu öğrenmem de ne sürpriz olmuştu! Önceleri sinir olmuştum, sonra düşündüm ki o kadar da kötü değil. Zaten ona çoktan aşık olmuştum bile! Neyse ki ailelerimiz bizi zorlamak istemedi ve olay tatlıya bağlandı. Zaten ikimizde birbirimizden hoşlanıyoruz hem de çok.

Layla'nın gülümsemesi yüzüne yayıldı. Kendini daha iyi, daha sakin hissediyordu. Belki de ben büyütüyorum, diye düşündü. Biz Nabu'yla birbirimizi seviyoruz. Biraz huzursuz olmam çok doğal, ne de olsa onu çok uzun süredir görmüyorum. Sadece biraz heyecanlıyım, hepsi bu.

Güneş batıyordu. Layla Alfea'ya dönmeye karar verdi. Koşmak yaramıştı. Gülümseyerek okulun kapısından girdi. Aklında bir planı vardı. Geceyi gevezelik ederek geçirip ertesi günkü randevusunu düşünerek uyuyakalacaktı. Yazık ki, az sonra beklenmedik bir olay bütün planını bozdu.

Winx ClubHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin