Layla okulun koridorlarında yürüyordu. Yaptığı uzun koşunun etkisiyle nefesi hala düzene girmemişti. Odasına gitmek için okul müdürünün odasının önünden geçmesi gerekiyordu. Odanın kapısı kapalıydı. Tam geçerken Layla, Faragonda'nın bağırdığını duydu. "Periler aşkına! Bu korkunç bir şey!" Su Perisi bir anda donakaldı. Ne yapacağını şaşırmıştı. Kapıyı çalıp ne olduğuna mı baksa, yoksa yoluna devam edip hiçbir şey yokmuş gibi mi yapsa, bilemedi. Bir an düşündükten sonra neler olduğunu anlamaya karar verdi. Sonuçta kapıyı dinlemiyordu, geçerken duymuştu ve Faragonda'nın yardıma ihtiyacı olabilirdi. Yaklaşıp kararlıca kapıyı çaldı. "Girebilir miyim?" dedi. "Ben Layla." "Layla tatlım!" diye bağırdı Faragonda. "Çok ters bir zamanda geldin." "Biliyorum," dedi peri içeri girerken. "Yani şey demek istedim.... Koridordan geçerken sesinizi duydum kötü bir şey mi oldu?" "Korkunç bir şey," dedi müdür. "Fontana'nın koruyucu Pixie'si Ninfea'dan bir mesaj geldi. Kaplumbağa çalınmış." Layla ancak o anda müdürün masasının üzerinde duran minik mesaj perisi Livy'yi fark etti. Faragonda'ya haberi getiren oydu. Layla periye selam verdi ve "hangi kaplumbağa?" diye sordu. "Rüya kaplumbağası," diye cevap verdi okul müdürü. "Selvafosca'da yaşayan nadir bulunan ve değerli bir hayvandır." "Rüya kaplumbağası mı? Hiç duymamıştım." "Bütün sihir evreninde sadece birkaç tane var," diye açıkladı müdür. "Ormanda yaşayan en yaşlılarıydı. Sihir sanatı için çok önemli bir yaratık." "Neden?" "Kabuğundan dolayı. Bu kabuk kaşındığında çok özel bir toz ortaya çıkar, altın rüya tozu. Bu sihirli toz uyumadan önce birinin gözlerine serpilirse şahane rüyalar görmesini sağlar ama kötü niyetli ellere geçerse başkalarının rüyalarını şekillendirmek için kullanılabilir," dedi Faragonda ve iç çekti. "Şimdi anladın mı neden bu kadar endişelendiğimi?" Layla ciddi bir ifadeyle başını salladı. "Anladım peki, tam olarak ne olmuş?" "Kendin oku," dedi müdür ve Ninfea'nın mesajını Aisha'ya uzattı. Aşağı yukarı şöyle olmuştu. O sabah Zing ve Livy ormanda kovalamaca oynuyorlarmış. Birden garip bir ses duymuşlar. Böylece oyunu bırakıp gümüş yapraklı çam ağacının arkasına saklanmış ve ne olduğunu anlamaya çalışmışlar. Kısa süre sonra şüpheli görünüşlü, kapüşonlu üç kişinin ormana girdiğini görmüşler. Şüpheliler çam ağacının altında durup etrafa bakmış. İçlerinden biri elini kaldırıp karşıdaki çalılığa bir şimşek göndermiş. İşte o sırada Zing, kaplumbağayı fark etmiş. Hareketsiz halde çalının dibinde duruyormuş. Sonra bu üç kişiden birinin yaptığı bir büyü sebebiyle kaplumbağanın uyuduğunu anlamışlar. Yabancılardan birinin elinde altın bir kafes varmış. Çalılığa yaklaşıp kaplumbağayı kafesin içine koymuş. Sonra birlikte ormandan uzaklaşmışlar. "Böyle mi oldu Livy?" diye sordu Su Perisi, mesajı okumayı bitirir bitirmez. "Evet maalesef. Biz iki kişiydik ve elimizden bir şey gelmedi. Böylece kaplumbağamız çalındı!" diyen peri gözyaşlarına boğuldu. "Ufaklık sizin suçunuz olmadığını biliyorsun," diye teselli etmeye çalıştı onu Layla ve perinin sarı saçlarını okşadı. Sonra Faragonda'ya döndü. "Bir araştırma ekibi kuracak mısınız?" diye sordu. "Ninfea benden yardım istedi ama ne yapacağımı bilmiyorum. Yarım saat sonra çok önemli bir toplantıya katılmak üzere yola çıkmam lazım ve bu sorunla baş edecek vaktim yok." "İzin verirseniz ben ve Winxler bu konuyla ilgilenebiliriz," dedi Layla. "Belki de bu gizemli hırsızları bulmak tahminimizden daha kolay olur." "Kim olabileceklerine dair bir fikrin var mı?" diye sordu Faragonda. "Kim olduklarını biliyorum. Ancak gerçekten çok kötü kalpli birileri bu kadar değerli bir yaratığı çalmaya kalkar. Dikkat ederseniz kapüşonlu şüpheliler üç kişiymiş. Tahminimce bunu yapan Trixten başkası olamaz." "Evet bu mümkün," dedi Faragonda. "Tamam Layla. Bu işi sana ve diğer Winxlere bırakıyorum. Çok teşekkürler, sen olmasan ne yapardım bilemiyorum." "Merak etmeyin," dedi Su Perisi. "Bizim o cadılarla kapanmamış bir hesabımız vardı zaten. Göreceksiniz, bu sefer de onları alt edeceğiz. Kaplumbağayı bulup onu Selvafosca'ya sağ salim geri getireceğiz, söz veriyorum!"
