Dokunulmaz

41 4 0
                                    

Medya: Yeliz Karaca

Hepinize merhaba arkadaşlar. Kanalıma abone olup like attıysanız ve beğenme butonuna bastıysanız haydi video...Hey hey hey o burada değildi hsdfgh. Hepinize merhaba arkadaşlar. Hesabımı takip edip yorum yaptıysanız ve oy verdiyseniz kitaba geçelim. İşte bu doğruydu.

İYİ OKUMALAR SIR KUTULARIM ❤️


İstemek sadece dilde olmamalıydı bence. Dilden kalbe oradan göğe yükselmeliydi. Ama bence diyorum çünkü daha önce hiçbir istediğim olmadı. Ne kadar üzücü değil mi? İsteyip isteyip de kursakta kalması. Hah işte bana bu oluyordu, kursağımda kalıyordu hep. Kursak kanseri diye bir şey olsaydı ben kesin olurdum herhalde. Çünkü biricik babam sağ olsun her şeyi kursağıma birer birer diziyordu. Okul okuyordum, okuldan aldı. Annemi seviyordum, aramıza dağlar dikti. Kardeşlerime aynı şeyleri yaşatmasın diye uğraşıyordum, bana yaşattıklarıyla gösteriyordu onlara yapacaklarını ve tehditten çekinmiyordu. En son seneler sonra arkadaş edindim sırf senelerdir arkadaşım yok diye iftiralara boğdu. Artık istemeyi, umut etmeyi ve hayal kurmayı bırakmalıydım sanırım aksi taktirde dinmeyecekti beni sıkan eller. Şimdiyse onun yaptığı bir hata yüzünden dayak yemiştim ve beni kurtaran yabancı, tanımadığım bir kadının aramasıydı. Evet ben Kılıç'tan dayak yerken ses etmemişti. Ve ben o anda bile ne akla hikmetse ağzını açıp bir şey demesini beklemiştim. Ama nerde. Sadece bakmıştı. Yüzünde, mimiklerinde dahi değişim olmamıştı. Kılıç adamlarına rezil olduğu için dövmüştü sırf, yaptığı güç gösterisiydi. Ama ben senelerdir keyfi olarak dövüldüğüm için ona da alışıktım. Keşke benim yapamadığımı yapıp benim hayatımdaki hatalara bir baş kaldıran olsaydı da ben de görebilseydim ölmeden önce bir iki güzel şey. Ne diyordum? İstemeyi umut etmeyi mi bırakacaktım. Ben bıraksam bile bu hayat benle dalga geçmek içim bıraktırmazdı bana.

Adamlar beni depoya getireli beş altı saat olmuştu. Zaten yarısı babam olacak baygın herife laf anlatmakla geçmişti gerisinde de bir güzel hırpalanmıştım. Tam gözlerimi kapatacağımdaysa da bir telefon beni kendime getirdi. Çünkü biliyordum ki o telefon gelmese Kılıç beni bir yerimi kırasıya kadar dövecekti. Ve ben beni dövmesini engelleyen kadını merak etmiştim. Çünkü Kılıç dışarıdan kılıbık biri gibi durmuyordu gerçi evli miydi onu bile bilmiyordum da. Ama kimse cidden bir teşekkür borçluydum. Kılıç beni bırakıp telefona bakınca gözlerinde ufak bir telaş ya da korku görmüştüm. Bir iki adım uzağıma gidip konuşmaya başladı.

"Buyurun Yeliz Hanım."

"Kaçırdığın adamı bırakacaksın Kılıç." 

Kadın her ne dediyse şaşırıp başını benden yana çevirmişti. Daha sonra geri önüne döndü sonra babam olacak adama baktı sonraysa itiraz edercesine tekrar telefonla konuştu.

"Ama Yeliz Hanım bana.."

"Lafımı ikiletme Kılıç! Ekin'i bırak babasına yap ne yapacaksan." 

"Yeliz Hanım Murat'ın bana borcu var ve bizi kandırmaya çalıştı. Parasını istediğimde de oğlunu sattı. Neden bırakayım ki şimdi?"

"Borcu olan Ekin değil babası. Ayrıca sen beni mi sorguluyorsun Kılıç?"

"H-hayır efendim lafınız emirdir." Oha, az önce kükreyen adam kekelemiş miydi yoksa ben mi yanlış duymuştum.

"Babasını biraz hırpala ve son kez olmak üzere uyar. Akşam da adamlarından biriyle bana gönder, borcu kaç liraysa onu da söyle ben kapatayım bu seferlik borcunu. Ha birde diğerlerine haber ver akşam Keskin'in barında toplanın."

KARA KUTUWhere stories live. Discover now