" hey kim var orada" dedim ama galiba beni duymamıştı. Hemen odadan çıktım aşağı indim galiba dış kapı olarak adlandırdığım kapıdan çıktım ve karanlık bir dünya ile göz göze geldim. Çok karanlık olduğu için içeri geri girip fener aramaya başladım. Son kurcaladığım çekmecede bir fener ve kılıç bulmuştum. Hemen kaptığım gibi dışarı çıktım ama çıkmaz olaydım. Çıktığım gibi biri beni tuttu ve sırtım sert bir şekilde duvara çarptı. Ağzımdaki el yüzünden bağıramıyordum bile. Gözlerimi açtığımda sert bir çift göz ile karşılaştım ve evet bu adam da bem beyaz giyinmiş ti ben siyah o beyazdı, öyle bir bakıyordu ki insanın nefesi kesiliyordu. Adamı tüm gücüm ile itmeye çalıştım ama gram kıpırdamıyordu bende sinirli bir bakış attıktan sonra elini ısırmaya başladım. Adam acı içinde " lan kızım manyak mısın sen" diye bağırdı. Bende ondan daha yüksek sesle bağırarak " manyağım lan manyağım" dedim ve adamı kovalamaya başladım. Bahçenin içinde birbirimizi kovalarken birden bütün sarayın ışıkları yandı biz pek aldırış etmeden devam edicektik ki " HEY NE OLUYOR ORADA" diye bir ses geldi. Biz telaşla oradan oraya dolaaya başlamışken birinin beni o simsiyah ormana doğru çekiştirdiğini fark ettim.
Gece gece canım sıkılıyordu yazıp atalım dedikkk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlık şehir
Science FictionAilesi ile sorunu olan nazlı son kavgadan sonra evi terk eder o gece sokakta uyuyan kiz uyandığında kendini ban başka bir yerde bulur