-1-

1K 49 3
                                    

Ah şu benim bitmek bilmez sakarlığım.
Yine, yırtık cebime koymuşum umudu.

~Fyodor Dostoyevski

🌿🌿🌿

Beyin sarsıntısı geçirerek gözlerimi açtığımda alarmın çaldığını zor anladım.
Yataktan sanki hiç acelem yokmuş gibi sanki okula ilk günden geç kalmazmışım gibi uyuşuk bir şekilde kalktım.
Bu sene lisedeki işgencenin son aşamasıydı ve ben son senemde bölüm değiştirdim, evet yaptım bunu.
Eşit ağırlıkdan sayısala geçmiştim çünkü neden olmasındı.
Zaten her derste belli düzeyde başarı sağlayabilen birisiyim hayatın bana bir jesti falan heralde.

Gerçi erken yaşta annesi tarafından terk edilince insan hayatın jest yapabileceğine çok inanmıyor. Bu hayatta cehennem gibi geçen günlerimin ardından tam olmasada bir düzlüğe çıktım. Babam bana hep destek oldu. Annemin yokluğunu hissettirmemeye çalıştı ama sadece terk edilen ben değildim annem hem beni hem de babamı terketmişti. Gittikten bir süre sonra babama boşanma davası açmış, mahkemeye gelmeye tenezzül bile etmemişti. Beni de istemediğini belirtmişti sağolsun. Bu olaydan sonra babam kendini işine vermişti. Bazen hiç eve gelmeden hastanede sabahlardı. Benim için çabaladığını biliyordum. Hiç yokluk çekmemiştim onun sayesinde.

Banyoda elimi yüzümü yıkadım ve biraz daha oyalanırsam babam tarafından azar yiyeceğimi bildiğim için kalktım ve okul üniformamı giydim. Klasik bir üniformaydı beyaz gömlek üstüne süveter, etek ve sarı lacivert bir kravat. Çoğu okuldan iyi olduğu kesindi.

Hazırlandıktan sonra mutfağa gittim. Babam kahvaltı masasını topluyordu. Benim yemediğimi bildiği için çağırmazdı kahvaltıya. Sabah için yeşil elma aldım, bence kâfi besin.

"Hiç hazırlanmasaydın kızım."
İstemsiz göz devirmiştim. Artık aramızda bir rutin işlem gibiydi bu konuşma.

"Yatmaya alışmışım zor geldi."

Babam işini bitirince ikimiz de dış kapıya yöneldik. Her zaman yaptığım şeyi yapıp okulun ilk günü için aldığım yeni ayakkabılarımı giydim, totem gibi bir şeydi yeni ayakkabı alıp giyince okulun ilk günü bir rezillik olmadan biterdi, en azından ben öyle inanırdım. Ama çok tuttuğunu söyleyemem. Orta okulda oldukça sıkıntı yaşamış ve psikolojik şiddete maruz kalmıştım. Bunun bir etkisi de tabiki annemin olmayışıydı. Zamanla insanlardan soyutlanmış ve kendi kabuğuma çekilmiştim. Lisede aynı şeyler yaşanmasın diye çok uğraşmıştım ama çok mümkün değildi çünkü lise demek bolca ergen ve zorba demekti. Ama benim soğuk tavırlarım ve bir kaç ağız dalaşına girmem insanları benden itmişti.

Okulun önüne geldiğimizde babam net bir şekilde gözüme baktığında mesajı almıştım.

"Söz kavga etmeyeceğim zaten ilk gün etmezsem bir daha etmem, yani umarım."

Babam bir iç geçirdi. Sonra kollarını açtı, sarıldık bir süre.

"Dikkat et bir şeyler yemeyi unutma."
"O iş bende, sen de dikkat et kendine"

Arabadan inmeden babamın yanağına bir öpücük kondurdum ve kriz geçirmeme sebep olabilecek olan o kalabalığa adım attım. Direkt müdürün odasına çıktım çünkü sınıfımı bilmiyorum. Kapıyı tıklatıp içeri girdim.

"Asena hayırdır kızım."
"Hocam ben sınıfımı öğrenmeyi unutmuşum. Bi zahmet bakar mısınız?"

Müdürle aramda belli bir düzey samimiyet vardı. Aslında fena adam değildi ama okulda ne olursa olsun en ufak şeyi bile babama söylediğini biliyordum.

"12-C desin kızım."
"Sağolun hocam."
"Asena."
"Efendim"
"İlk günden uslu dur lütfen."

Dediği şey göz devirmeme sebep oldu. Bir şey demeden çıktım.

Sınıfıma girdiğimde bir kaç zombi bana garip garip bakmaya başlamıştı bile. İçimden sabır çekerek boş bir yere oturdum. Ders başlasın diye dua ederken sonunda zil sesini duydum.
Sınıf yavaş yavaş dolarken herkes en az bir kere bana bakıp yerine geçiyordu. Yanım boş diye sevinirken parfüm kokusu yüz metre ileriden bile duyulabilinecek olan bir kız yanıma bana tip tip bakarak oturdu. Sövmeme az kalmıştı ucundaydım.

Hoca sınıfa girdiğinde klasik herkesle beraber ayağa kalkış ve oturuş seronomisinden sonra adını bilmediğim büyük ihtimalle kimya hocası olan kadın bu sene sınıf öğretmenimiz olduğunu falan söyledi. Klasik samimiyetsizlik akan öğrenci öğretmen muhabbetleri dönmeye başlayınca kafamı sıraya koyup uyumaya karar verdim. Tam dalarken biri tarafından hunharca dürtülmem yüzünden kafamı kaldırdım ve yanımdaki zombiye döndüm ne var der gibi bakarken hocayı işaret etti.

"Benim dersimde bu sınıfta bir kişiyi uyurken görürsem o kimyadan geçmeyi rüyasında görür anlaşıldı mı?"

Kafa sallamakla yetindim çünkü konuşsaydım beraber müdüre giderdik. Hâlâ söylenmeye devam ederken elimde olmadan kısık sesle ettiğim küfürü yanımdaki zombi duymuş olsa gerek kıkırdadı."Bu hoca hep böyle değildir umarım." dedim ona bakıp."Maalesef hep aynı ama alışırsın korkma." sırıtarak bana söylediği bu sözler bende tekrar bölüm değiştirme isteği uyandırsada sakinliğimi korumalıydım.

"Senin adın Asena değil mi?" ben adımı nerden bildiğini düşünürken o "Farkında değilsin heralde ama okuldaki çoğu kişi seni tanıyor."
"Aman ne güzel!" dedim sahte bir neşeyle."Sormadın ama ben yine söyleyeyim adım Selin." Yaptığım öküzlüğü fark ederek, "Kusura bakma gerginim biraz memnun oldum Selin." bunu dediğimde sadece gülümseyip önüne döndü. Bende hocanın boş bırakması üzerine uyuyamayacağımı bildiğimden
kitap okumaya başladım. Bu aralar kitap okuma işini aşırı ciddiye almaya başlamıştım.

Bir süre sonra Selin'in ellerinin titrediğini ve hızlı hızlı çantasını kurcaladıgını farkettim. "İyi misin?""Şekerim düştü çantama sabah çikolata koymayı unutmuşum galiba." Bunu demesinin üzerine kendi çantamda muhakkak bulunan babamın açlıktan bayılma diye zorla yedirdiği çikolatayı çıkarıp verdim. İtiraz etmeye çalışınca gözlerine attığım bakıştan heralde teşekkür ederek aldı elimden. "Cidden sağol sanılan kadar soğuk birisi değilsin." "Bunu iltifat olarak mı almalıyım?" "Kesinlikle." dedi sırıtarak, bende karşılık olarak hafifçe gülümsedim.
Samimi bir kızdı kanım ısındı benim açıkçası.

Dersin geri kalanı sessiz sakin geçmişti.Bu sene biraz şanslıydım sanırım çünkü sınıfta çok anıran yoktu. Bulunduğum lise oldukça inek barındıran bir liseydi.

Zil çaldığında rahat bir nefes alıp tuvalete gittim. Sınıfa girdiğimde ise sıramda başka birisini görmeyi tabiki beklemiyordum, hadi buyurun cenaze namazına. Sakin bir şekilde "Burası benim yerim." dedim. Hiç oralı olmayan kız "Artık benim." dedi.
Yok artık, cidden ilk günden bu kadar klişe ve boktan bir durumda bulunmam kesinlikle kaderin bir oyunuydu. "Yerimden kalkmak için sana beş saniye veriyorum." dedim sinirden ellerimi sıkarken.

Korkusuz (GxG) TeacherxStudentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin