"evet, sen benim arkadaşımsın bu yüzden elimi tut. evet, tek başınasın gidecek hiçbir yerin yok, değil mi? ama böyle durumlarda birbirimizi sevebiliyoruz.
bu doğru, suç sana ait lütfen sadece bana ve bana bak. bu doğru, birisinin sana yardım etmesini istiyorsun, değil mi?"
-
kamiyama lisesi, teras kat. çoğu zaman küçük arkadaş grubumuzla burada buluşuyoruz. an, aynı sınıftayız ve her gün birlikte gelip çocukları çağırıyoruz. oldukça nazik birisi, gerçi akito'yu ağlatmak gibi bir alışkanlığı var ama bunu herkes yapıyor. akito, yakın arkadaşım ena'nın erkek kardeşi. roblox kid olduğunu düşünüyorum ve onunla dalga geçtiğimizde ağlıyor. aslında sadece gay olduğunu söylüyoruz ama bu onu hakaret olarak algılamayı tercih ediyor. kesinlikle homofobik bir gay. tsukasa, bir şeyler anlatırken çok heyecanlanıp bağırdığı için terastan kovulabiliyoruz ama modumuzu yükselttiğini söyleyebilirim. rui, ortaokuldan beri tanışıyoruz. onu bulmak bazen zor oluyor, onu ne kadar anlamakta zorlansam da aslında birbirimize çok benziyoruz. benden bir üst sınıfta olduğu için mezun olduğunda boşlukta kalmıştım. eskisi kadar yakın olabiliyor muyuz bilmiyorum ama giderse tekrar boşlukta olacağım kesin.
üçümüz terasta toplanmışken tsukasa terasa yeni giriyor. "eh? rui yine yok mu?" an iç çekiyor, "okulun her yerini gezdik, o aptal yine hiçbir yerde yok." yerimden kalkıyorum. "ben gidip tekrar bakacağım." herkes onayladıktan sonra aşağıya iniyorum, önce sınıfına baktıktan sonra lavaboya giriyorum. hâlâ insanların ben lavaboya girdiğimde şaşırması garip, alıştıklarını sanıyordum. (hc: erkek lavabosu kullanıyor.)
lavaboya girdiğimde köşeye çöküp oturmuş rui'yi buluyorum. "ne yapıyorsun burda?" beni görünce irkildi. "...saklanıyorum" "neyden?" "taslaklarımı ben sınıfta değilken kaptırdım, izin almadan bakmışlar ve şimdi herkes çok garip olduğumu düşünüyor." zaten öyle olduğunu söyleyecektim ama bu durumda dalga geçmek yerine destek çıkmak daha iyi gibi görünüyor. "terasa gidelim, oraya gelmezler değil mi?" evet anlamında başını salladı ve birlikte terasa çıktık.
-
akito saniyede bir telefonuna "arkadaşından" bildirim gelmiş mi diye bakarken konuştu, "taslak yüzünden dalga geçmek ne be? dünyayı ele geçireceğini falan mı sanıyorlar?" "insanlar çok acımasız! zorbalardan nefret ediyorum..." rui yine her zamanki gibi kendine drama katıyordu, sanırım hiç değişmeyecek. "e öyle korkunç icatlar yapmaya çalışırsan..." "mizuki?! sen de mi?!??" kendini ağlıyormuş gibi yaptı, onunla dalga geçmeyi seviyorum. an konuştu, "her neyse, ne diyeceğim... bu akşam buluşmaya ne dersiniz? gerçekten çok sıkılıyorum." hemen atladım, "ben geliyorum! ne zaman?? ne getireyim???" akito konuştu, "ben gelemem, planlarım var." "planların mı var? senin? yoksa erkek arkadaşın mı izin vermiyor?" an dalga geçti. "benim erkek arkadaşım falan yok!" "madem onun için gelmek istemiyorsun, o zaman onu da getir! hem onunla yakınlaşmana yardımcı oluruz!" akito'ya göz kırptım, dalga geçiyorum ve bahsettikleri çocukla daha önce muhabbetimiz olmamıştı o yüzden gelirse onunla tanışmış olacaktım. akito kıpkırmızı oldu, "ONDAN HOŞLANIYORUM FALAN DEMEDİM, NEDEN YAKINLAŞMAK İSTEYEYİM?!? AYRICA TOYA'YI SİZİNLE AYNI ORTAMA MARUZ BIRAKMAMA İMKAN YOK!" rui tekrar drama'ya bağladı, "akito-kun... son dediğin çok kırıcıydı!kesinlikle dalga geçiyor... "eğer onu çağırmaya utanıyorsan senin yerine yapabilirim." tsukasa da onunla dalga geçiyor... "akitooo! çağırmaya bu kadar utanırsan nasıl çıkma teklifi edeceksiiin??" an da...
yaklaşık yarım saat ikna etmeye çalıştıktan sonra toya'nın da gelmesine ikna ettik, akşama daha çok var! acaba rui ne giyecek?