"bilmediğim çok şey vardı ama kabullenemedim.
birbirimiz için yaratılmışız,
kusura bakma ama yalandı!mutluluk sentezleyici
sana bir melodi çalacağım.
bu melodi kalbine uzanacak."-mizuki pov-
düşündüğüm gibi, rui'yi yaza kadar göremedim.
bir kez bile okula gelmedi.
gerçi evden dışarı adım attığından bile emin değilim.
onu daha iyi hissettirebileceğimi düşünerek mesajlar atıyordum ama hoşuna gitmemiş gibi görünüyordu o yüzden bir süreliğine mesaj atmayı kestim.
belki de benim aksime sorunlarını kendi içerisinde çözmekte daha iyidir.
yine de onun için endişeleniyorum.
o tekrar mezun olana kadar söylemem gereken şeyler var.
bu sene son şansım olacak, rui 3. sınıf oluyor.
rui'nin tekrar bu tür şeyler yaşayıp yaşamayacağını bilemem, bu yüzden olabildiğince elimi çabuk tutmak istiyorum.kendisi hiç farkında olmasa bile onu ne kadar umursadığımı bilmesini istiyorum.
benim için aptal ortaokul aşkından ibaret değildi.
daha doğrusu, bir ortaokul aşkı değildi.
rui çok değişti, gözle görülür bir şekilde.
ortaokuldaki hislerim ve şu anki hislerimi karşılaştırırsam sanırım şu an bunları daha yoğun yaşadığımı söyleyebilirim.
lisedeki rui farklı, kötü bir şekilde değil.
olabilecek en iyi şekilde.
her gün "ben mi deliriyorum yoksa gün geçtikçe daha çekici hâle mi geliyor?" diye düşünüyorum.beni reddedip reddetmesi umrumda değil aslında.
hatta beni reddedeceğinden emin gibi hissediyorum bazen.
reddedilmek konu değil, asıl istediğim şey rui'nin hayatında öyle bir iz bırakmış olmak ki beni hayatı boyunca hiç unutamayacağı hâle gelmiş bir anı olmak.
böyle düşündüğümde kendimi bencil gibi hissediyorum ama rui'nin hayatımdaki diğer insanlar gibi gelip geçici olduğu düşüncesi hoşuma gitmiyor.
haftalarca ona mesaj atmamış olmak bile içimi daraltırken onsuz nasıl hayatıma devam edeceğimi bilmiyorum.
muhtemelen yalnız kalmak istediğinden olsa bile beni görmezden geliyor oluşu canımı yakmıyor.
konu rui'nin kendisi, davranışları hiçbir zaman olmadı...bugün rui'yi göreceğim.
her aptal shoujo animesinde yapılan o festivale rui'yi çağırdım.
her sene aynı şeylerin yapılması ve gidip havai fişekleri izlemek beni heyecanlandırmasa da festivaller önemli sayılır, festivali geçirdiğin kişi de bir o kadar önemli.davetimi kabul edeceğini sanmıyordum ama bana geleceğini söyledi.
olabildiğimce güzel görünmeye çalıştım, bugün ona söylemek istiyorum.akşam oluyor, aynaya son bir kez bakıp festival alanına gitmek için çıkıyorum.
festival için diğerleriyle olmamam onlar için sorun olmadı çünkü sadece bu festival için çağıracak birine sahip olan ben değildim.
aslında kohane'yi görmeyi çok isterdim, an bu sıralar ondan çok fazla bahsediyor.
biz akito'yla dalga geçerken an'ın da aynı duruma düşmüş olması durumu daha komik hâle getiriyor.festival alanında bir köşeye çekilip rui'nin gelmesi için bekliyorum, çok heyecanlıyım.
saniyeleri sayıyorum, her saniye geçtikçe kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyor.
saniyeler, dakikalar...
rui normalde bu kadar geç kalır mıydı?havai fişek gösterisinin başlangıcının yaklaşmış olması beni daha çok geriyor.
aramalı mıyım? yoksa mesaj mı atsam? neden bu kadar geç kaldı? unuttu mu ki? nasıl unutsun ama, bütün japonya festival için hazırlanıyordu!
biraz daha geç kalırsa aklımı kaçıracağım...
telefonum titriyor.enanan: özür dilerim...
özür mü dilersin? ÖZÜR MÜ DİLİYORSUN? NEDEN ÖZÜR DİLİYORSUN ENA???
amia: ne? neden? ne oldu?
sanırım herkes bugün birleşip bana kalp krizi geçirtmek için anlamış gibi...
enanan: nerede olduğunu söyler misin? seni bulamıyorum.
ena neden benimle buluşmak istiyor..? ben rui'yi bekliyordum!
ayağa kalkıp kendimi belli etmek için elimi kaldırıp salladım. havai fişek gösterisinin başlamasına on dakika bile kalmadı...
arkamı dönmemle birisini görüyorum, yukarıya bakıyorum ve rui burada."özür dilerim... seni bulmaya çalışıyordum, geç kaldım."
"ne? neden beni aramadın? ah bir de, ena geliyor sanırım."
"hayır hayır... ena falan gelmiyor, seni arayamadım çünkü telefonumu evde unuttuğumu fark ettiğimde evden çok uzaklaşmıştım. tanıdık birisini bulmaya çalıştım ve karşıma ena çıktı."...aptal mısın?
"ah şimdi anladım... yanlış bir şey oldu sanmıştım."
"değil mi? keşke daha erken gelebilseydim."
"sorun değil... gerçekten."aslında yüzüne yumruk geçirmeyi planlıyordum ama sanırım ona karşı garip bir zayıflığım var.
rui'yle biraz festival alanını geziyoruz, o yanımdayken aklımı kaybediyorum.
rui gelmeden önce saydığım saniyelerin şimdi nasıl geçtiği hakkında bir fikrim yok.
söyleyeceğim... söylemeliyim... söylemek zorundayım!nefesimi düzenlemeye çalışıyorum, rui'ye seslenip bana bakmasını sağlıyorum.
gözlerime bakıyor, ben de onunkilere bakıyorum.
hayatımda daha önce hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum...
kelimelerin çıkmasına izin veriyorum."rui... senden hoşlanıyorum."
bok.
havai fişek gösterisi, bok.
havai fişek sesleri benim söylediğim şeyi bastırdığı için içimden çığlık atıyorum.
yapmak üzereydim...rui bana gülümsüyor, ne dediğimi duydu mu?
daha çok kızarıyorum, bu nasıl bir tepki?
BANA NE ANLATMAYA ÇALIŞIYORSUN?havai fişek süresi birkaç dakika sürdükten sonra nihayet bitiyor ve rui tekrar bana gülümsüyor.
"ben de havai fişekleri seviyorum, mizuki."
kafamı duvara sürteceğim.
ciddiyim, yapacağım.
RUI VE HAVAİ FİŞEK KELİMELERİ ARASINDA EN UFAK BİR BENZERLİK YOK VE SEN ÖYLE DEDİĞİMİ Mİ DUYDUN?!
"e-evet... havai fişekler... güzeller... çok severim... baya çok severim..."
mizurui autistic lovers.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shoujo rei; mizurui
Kısa Hikaye🎀🎈 onun tarafından ele geçirilmeyi o kadar istiyorum ki, gözlerim yaşarıyor. akiyama mizuki x kamishiro rui !angst 052523