to you

295 32 7
                                    


📮

jeonghan & joshua


jeonghan

selam nasılsın konuşamadık

joshua

konuşacak bir şeyimiz kalmadı diye düşünüyordum

jeonghan

merak ettim baban nasıl

joshua

iyi hepimize kan yutturuyor

jeonghan

özür dileriz ama wonwoo evlenmek istemediği birisiyle evlenecekti buna karşı boş kalamazdık arkadaşımız için

joshua

anladım bir şey demiyorum zaten

jeonghan

evde kötü hissedersen çalıştığım bara gele bilirsin

joshua

barlar pek benlik değil üzgünüm

jeonghan

hayır öyle bir bar değil gece hoş bir müzik oluyor kalabalık da yok pek uzak olduğu için kimse tercih etmiyor kafa dinlemek için geliyorlar

konum.

joshua

uğrarım akşam

jeonghan

görüşürüz ozaman

joshua

görüşürüz

görüldü



//

kimsenin kimseyi takmadığı, kendi kendine eğlendiği küçük loş ışıklı bir mekan. jeonghan burada çalışmayı seviyordu. sessiz ve sakin bir yerdi burası. ormanlık bir alanda olduğu için çok az insan gelip giderdi. gelenlerin çoğu sık sık uğradığı için hepsi bir birini tanırdı genelde.

herkesin dertleri farklıydı. zaten dertsiz insan gelmezdi buraya pek. geceleri hepsi içip kafa dağıtırdı. dertlerini böyle unutuyorlardı. kısa süreliğine de olsa unutuyorlardı.

josh sessiz adımlarla, kafasında bin türlü düşünceyle jeonghan'ın attığı konuma doğru gidiyordu. yürümek ve nefes almak istemişti biraz. yorgundu zihinsel olarak. hem de fazlasıyla.

babasını anlamaya çalışıyordu bir yandanda. annesi gittiğinden beri babası hep koruyup kollamaya çalışmıştı onları. korkmuştu çocuklarını da kaybetmekten. annesi ise boşverin. fazla gereksiz birisiydi. gitmesi kalmasından daha iyiydi josh için.

sonunda bara ulaşmış büyük pencerelerden jeonghan'ı görmüştü. içine az da olsa huzur dolmuştu onu görünce. insanlar içip dertlerini unuturken o da böyle unutuyordu. kısa süreliğine de olsa.

"ah gelmişsin, hoşgeldin. çok bekledim gelmezsin diye düşünmeye başlamıştım bile." elinde ki tepsiyi kenara bırakıp josh için ayarladığı masayı gösterdi.

"arabayı kenarda bırakıp yürüdüm biraz. ondan geciktim. üzgünüm." samimi bir gülüş sunmuştu karşısında ki uzun saçlı oğlana.

"tamam sorun değil ama yorulmuşsundur. ne getireyim efendim size?" dalğa geçercesine konuşmuş, yüzünü güldürmeye çalışmıştı. anlamıştı çünkü iyi olmadığını ve bu kendisini kötü hissettiriyordu.

"hm düşünmem lazım güzel garson bey. bir kahve ala bilirim sanırım." elinde ki menüye bakmıştı bir süre ama iştahı yoktu pek.

"hayır bence siz bir pizza almalısınız bayım aç gözüküyorsunuz ve daha sonra bu garson beyle içmeniz gerekiyormuş." josh elinde tuttuğu menüye tekrar bakarken jeonghan menüyü almış ve gitmişti.

"şapşal"

yemekler, içkiler ve gülüşmeler.

ikiside o kadar fazla içmişti ki ayakta kalacak güçleri dâhi yoktu. kenardan bakanlar 'ayyaşlar' diye mırıldanıp gidiyorlardı. çünkü sokak lambasının altında oturmuş sarılarak uyumuşlardı.

"jeosh, seennce eve gitmeli miyiz?? hm?" eliyle mor saçlı oğlanı dürtmüş, uyandırmıştı.

"evin yolunu hatırlamıyorum üşüyor musun dur, al ceketimi." üzerinde ki siyah ceketi jeonghan'a uzatmış öylece uyuya kalmışlardı.










TADADADA ‼️‼️
NASİLSİNİZZ UMARİM İYİSİNİZ 👍🏿👍🏿👍🏿
SEVEREK OKUYYUN VE oy vermeyi unutmayin lütfen 😓😓
GORUSMEK UZEREE⭐🫂

pretty u › jihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin