heartbeat

161 22 6
                                    


Karşımda resmen Kim Minji vardı. Oflayarak geri oturduğumda Haerin de ilk bana sonra kapıdaki Minji'ye baktı. O da Minji'yi görünce direkt sırasına oturdu. Herkes 'yanlış sınıf' gibi şeyler söylerken Minji'nin yürümeye devam ederek "Burası yeni sınıfım." demesiyle daha da sinirlenmiştim. Aynı sınıfa düşmemiz de bir tesadüf değildir herhalde?

Beni gördüğüne gram şaşırmayan Minji'nin yüzüne öldürecekmiş gibi bakarken o yanımıza doğru yaklaşmaya başlıyordu. Ne yaptığına bakarken tam ben ve Haerin'in arkasındaki boş sıraya ilerledi. Gerçekten nefret ediyordum bu kızdan...

Pek süre geçmeden hoca gelmişti. Hoca Minji'yi fark ettiğinde kendini tanıtması için tahtaya kaldırmıştı. Minji hafifçe öksürerek "Merhaba. Ben Kim Minji. Buraya başka bir okuldan geldim." dedi gözümün içine bakarak. Bende ona bakarak göz devirdim. Birden bakışları değişmişti ve hocanın onayını aldıktan sonra geri sırasına oturmuştu.

Ben bu kızla nasıl aynı sınıfta dayanacaktım..

Nihayet zil çaldığında Haerin'i kolundan tuttum ve direkt sınıftan çıkardım. Haerin bir şey anlamamış gibi yüzüme bakarken sonradan anlamıştı Minji'nin yanında duramadığımı.

"Niye buraya geldi ya bu birden." dedi sessizce. "Bilmiyorum. Onu en son Eunchae'den ayrılmadan önce görmüştüm." diye yanıt verdim. Kapıdan içeriye biraz baktığımda sınıftan bazılarının Minji'nin peşinde dolaştığını gördüm. Güzelliğiyle dikkat çekmeye başlamıştı hemen ama kimse onun gerçek yüzünü bilmiyordu. Arada göz göze geliyorduk ama ben gözümü kaçırıyordum.

Sinirden boş boş kapının önünde durarak geçmişti bütün teneffüs. Zil çaldığında çok geçmeden sınıfa geri girdik. Ne zaman Minji'ye baksam bana bakıyordu. Ben de göz devirmekten başka bir şey yapmıyordum. Sanki bu okula benim için gelmiş gibi sürekli bana bakması beni daha da sinirlendiriyordu. Sakin olmalıydım, sanki o yokmuş gibi rahat davranmalıydım.

Bir kaç ders geçmişti ve öğle arasındaydık. Diğer dersler de yine aynıydı sadece arada göz göze geliyorduk. Artık biraz daha rahattım ve onu umursamıyordum. "Ben kantine gidiyorum geliyor musun Hanni?" diyen Haerin'e kafamı sallayarak "Halim yok, sen git." diyerek cevap verdim. O da "Peki." diyerek sınıftan çıktı. Sıramda sıkılarak otururken kalktım ve sınıfın dışındaki cama doğru ilerledim.

Camdan dışarıyı boş boş izlerken birinin "Hey, Hanni." diye seslenmesiyle önüme döndüm. Minji karşımda bana bakıyordu. Bir an cevap vermek istemedim ama kendimi tutamadım.

"Ne var?"

"Geldiğime sevindin mi?" dedi sonrasında gülümsedi. Çarpıcaktım şimdi ağzına bir tane.

"Ne saçmalıyorsun? Hâlâ ne yüzle buraya gelip benimle konuşuyorsun?"

"Sanırım sevgilinin acısını çekiyorsun hâlâ." dedi gülerek.

"Senin yüzünden onu kaybettim sırf senin saçma planların yüzünden!" dedim bağırarak.

"Bağırma. Senin iğrenç bir lezbiyen olduğunu annenin de bilmesi gerekmiyor muydu?"

"İğrenç mi?"

"Ben senin gibi iğrenç bir lezbiyen değilim Hanni."

Bu sefer bağırıp çağırmak yerine daha farklı bir şey yaptım. Sınırlarını artık aşıyordu. Ne saçmaladığını bilmiyordu. Onu omuzlarından tutarak zaten yakın olduğu duvara doğru yavaşça itmeye başladım. O ne olduğunu anlamayarak bana bakıyor bir yandan da geri geri gidiyordu. Sırtı duvarla buluşunca durdum ve bir süre ona bakıp en dibine yaklaştırdım yüzümü. Yüz ifadesi birden değişmişti.

"Hanni. N-ne yapıyorsun?" demişti hafif titrek sesiyle. Kekelemesi hoşuma gitmişti. Bedenimi ona daha da yaklaştırdım ve biraz da öyle göz teması kurmaya çalıştım. Heyecanlandığını kalbinin hızlı sesiyle anlamıştım. Çünkü o kadar yüksek atıyordu ki ben bile duyabiliyordum. O da bunu fark edecek olmalı ki bakışlarını aşağıya indirdi.

Sorun şu ki bedenlerimiz o kadar yakındı ki aşağıya baktığında yeri bile göremezdi. Nefes alıp bakışlarını tekrar yüzüme çıkardı. Göz göze geldiğimizde hâlâ ona baktığımı fark edince hemen gözlerini ayırdı ve bakışlarını dudaklarıma indirdi. Çok süre geçmeden bakışlarını tekrar aşağıya indirdi. Ben bu hâlini kıkırdayarak izlerken Haerin'in "Hanni." diye seslenmesiyle ona son dediği cümlenin cevabı olarak "Emin misin?" diyerek Haerin'in yanına ilerledim ve onu hâlâ deli gibi atan kalbiyle başbaşa bıraktım.

hate that | bbangsazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin