Sabah yine alarmın sesiyle uyandım. Gözlerim yarı açık bir şekilde yanımdaki komidinin üzerindeki telefonumu aldım ve alarmı kapatıp geri koydum. Bir süre tam uyanmaya çalıştığımda her yerimde acı hissettim. Her yerim ağrıyordu. Dünden dolayı olmalıydı.Yavaşça yatakta doğrulduğumda bacağımın acısı artmıştı. Yavaşça pijamamı sıvadığımda kanadığını gördüm. Yataktan zor da olsa kalktım ve üstümü başımı düzeltip odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken aşağıdan gelen telefon konuşma sesleri duydum. Aşağıya inip çaktırmadan baktığımda Minji'nin mutfakta telefonla konuştuğunu gördüm.
"Dani Hyein'i de getir he!"
Telefonda anlamsızca bağırdığında görmese de göz devirdim ve fark ettirmeden mutfağın önünden geçip yara bandı aramaya başladım. Dolabı karıştırırken çıkan sesleri duymuş olmalı ki buraya doğru ayak sesleri geliyordu. Arkam dönük olduğu için göremiyordum. Yara bandını bulduğumda dolabı kapattım ve pijamamı sıvayıp yara bandını bacağıma yapıştırmaya çalıştım.
Birden arkadan gelen "Hey!" sesiyle korkudan yerimden sıçradım. Arkamı döndüğümde Minji kapının arasında bir elini kapıya yaslamış put gibi durarak dik dik bana bakıyordu. "Ne bakıyorsun dik dik be!" diyerek başımı salladım ve önüme döndüm.
"Ne yapıyorsun burada?"
"Ne yapıyora benziyorum?" diyerek pijamamı aşağıya çektim ve hızlıca ayağa kalkıp odama doğru yürümeye başladım. Odama çıktığımda dolaptan okul kıyafetlerimi çıkardım ve tek tek giymeye başladım. Giyerken de yara bandının çıkmamasına dikkat ediyordum. Üstümü giydikten sonra banyoya gidip saçlarımı taradım ve aşağıya indim. Normalde evde Minji varken yemek yemeye mutfağa bile inmek istemiyordum ama dünden beridir açlıktan geberecektim.
Mutfağa girdim ve kendime hazırlamak için bir şeyler aradım. Ekmek arası yemek istemiyordum zaten her sabah yiyordum. Dolaptan noodle'ı çıkardım masanın üstüne koydum. Diğer dolaptan da tencere çıkardım. Minji'nin "Sabah sabah noodle mu yiyeceksin cidden?" sesiyle arkamı dönmeden ona "Sanane be." diye bağırdım. Aslında biraz haklıydı. Sabah sabah noodle ile uğraşmak biraz mantıksızdı ama ben de ekmek arası yemek istemiyordum. Aklıma da yiyecek başka bir şey gelmemişti.
Tencereye su koyup ocakta kaynamasını beklerken bir yandan da bana yazan Haerin'e cevap veriyordum. Dün olanları ona bugün otobüste anlatacağımı söylemiştim ama ısrarla şimdi anlatmamı istiyordu. Sanırım biraz fazla meraklandırmış olmalıydım.
Birkaç dakika içinde hazırladığım noodle'ı tabağa döküp masaya koydum ve sandalyeye oturup hızla yemeye başladım. Minji de evin içinde dolanıp bir yandan da bana söyleniyordu.
"Hanni hızlı ye şunu otobüsü kaçıracağız."
"Seninle aynı saatte evden çıkacağımı kim söyledi?"
Bir süre cevap vermedikten sonra içerden hızlıca mutfağa gelmiş ve bana cevap vermişti.
"İkimizde aynı evden çıkacağız ve aynı durağa gideceğiz ya hani? Yürüme mesafesi falan aynı. Salak mısın sen?"
"Sen çok istiyorsan çık git durağa." dedim ve son kaşığı da ağzıma attım. Bıkkınla nefes verip tekrar içeri gitti. Ben de tabağımı kaldırıp çantamı almak için odama gittim. Çantamı da alıp sırtıma taktıktan sonra elime telefonumu aldım ve kapının dibinde dikilen Minji'nin yanına ilerledim. Hiçbir şey demeden evden çıktık ve durağa doğru yürümeye başladık.
Biz durağa geldikten birkaç dakika sonra otobüsün gelmesiyle oturduğumuz banktan kalktık. Otobüs durduğunda Minji'yi beklemeden binip hemen arkalara doğru ilerledim. İkili boş koltuk bulduğumda hemen oturdum. Minji de arkalara bir yerlere doğru ilerlemişti. Otobüs ilerledikten birkaç durak sonra Haerin binmişti. Beni gördüğünde gülümseyerek yanıma oturdu. Ben de ona gülümsedim
"Ne söyleyeceksin hadi hadi anlat!" dedi heyecanla.
"Sakin ol Haerin." dedim gülerek.
"Dünden beridir çatladım meraktan."
"Peki. İlk önce başka bir şey söyleyeceğim sonra olayı anlatacağım."
"Tamam. Hadi söyle."
Derin bir nefes aldım ve söylemek için bekledim. Heyecandan söyleyemiyordum. Haerin'in merakla "Hadi söylesene." demesiyle direkt söyleyiverdim.
"Ben hâlâ Eunchae'ye aşığım."
Bir süre cevap veremedi şaşkınlıktan. Yüz ifadesinden ne kadar şaşırdığı anlaşılıyordu. Onun bu hâline gülmüştüm.
"NE? NASIL? HANİ UNUTMUŞTUN?"
"Biraz sessiz ol. Olayları anlatacağım. Ben dün akşam çok daralmıştım ve... annemin yanına gitmeye karar verdim. Gittim ve kapıda tanımadığım bir adam vardı arkasında da annem vardı. İkisi de yarı çıplaktı. Çok durmadım ve hiçbir şey demeden çıktım gittim. Bir yandan da ağlıyordum ve kendimi kaybedip yere düştüm. Bir süre sonra arkamdan biri bana sarıldı. Eunchae'ymiş."
"Sen sonra ne yaptın?"
"Onun olduğunu fark ettiğimde hiçbir şey diyemedim. Beni sakinleştirdi sonra ben çok durmak istemedim ve eve gittim."
"Kızı orada bırakıp gittin yani?"
"Evet. Bana neler olduğunu falan da sordu ama hiçbir şey demeden direkt eve gittim."
"Tam unuttum derken karşına çıkması çok kötü bir tesadüf olmuş."
"Evet maalesef."
Konuşmamız otobüs durunca kesilmişti. Konuşa konuşa okula gelmiştik. Otobüsten indikten sonra okula doğru ilerlerken yanımızdan Minji geçti. Yanında da iki tane kız vardı. Onları ilk kez görmüştüm.
Okulun içine girdiğimizde sınıfa doğru yürümeye başladık. Sınıfa girip çantalarımızı sıramıza bıraktık.
"Bahçeye inelim mi?"
"Olur."
Bahçeye çıkmak için sınıftan çıktığımızda daha 2 adım atmadan birinin Haerin'in omzuna sertçe çarpmasıyla duraksadık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hate that | bbangsaz
FanfictionMinji ve Hanni aralarında cinsel çekim olan ama birbirlerinden nefret eden iki genç kızdı.