16- al beni bas yaralarına

1.7K 118 170
                                    

"Sanmıştık ki ikimiz, yeryüzünde ancak birbirimiz için varız."

*

Temmuz 2025

Güneşin ve rüzgarın tenimize bıraktığı izler eşliğinde araba yolculuğumuz şehrin en kalabalık meydanlarından biri olan Hipokrat Meydanı'nda sonlanmıştı. Altay, alışveriş merkezinde işim var dediği için ilk alışveriş merkezine uğramaya karar vererek arabayı alışveriş merkezinin parkına bıraktıktan sonra indik.

Asansörü gösteren okları takip ederken Altay da arkamdan geliyor, bir yandan da arabadan inerken gelen arama sebebiyle telefonda konuşuyordu. Düğmeye basıp ona doğru döndüğümde telefonu kumaş pantolonunun arka cebine koyduğunu gördüm. Bakışları dalmışken yanıma varmış ve keyifsiz yüzü kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Kimdi?" dedim ellerim ceplerimde salınırken. Sanki varlığımı yeni hatırlamış gibi gözlerini yüzüme çıkarıp, "Kulübüm," dedi kısık tonda. "Yeni lig sezonu başlamak üzere, gelmem gerektiği konusunda sıkıştırıyorlar."

Boğazımda hissettiğim yangın yutkunmamı zorlaştırdı. Onun bir gün gerçekten gidecek olmasıyla yüzleşmek istemeyen tarafım kaçmak istiyor, bir çocuk misali sızlanıp kulaklarımı kapatmak istiyordum ama onun yerine bakışlarımı kaçırıp konuşacak güç aradım.

"Eğer gitmen gerekiyorsa gitmelisin," Sesimin titrememesini umsam da pek başarılı sayılmazdım. Asansörün kapısının açıldığını duyduğumda beklemeden içeri geçip düğmeye bastıktan sonra sırtımı aynaya verdim. Altay da hemen arkamdan binip karşımda durdu ve beni iki kolunun arasında mahsur bırakacak şekilde arkamda sırtıma değen demire tutundu.

Başını hafif sağa eğip gözlerime gözleriyle tutunmak için çabalarken aynı anda sağ elini çeneme atıp baskı yaparak bakışlarımı ayakkabılarımızdan alıp gözlerine kaldırmamı sağladı.

"Gitmemi gerçekten istiyor musun?" dediğindeki ses tonu oldukça yumuşaktı. "Bu bir zorunluluksa elbette gitmelisin." Çenemi okşayan eli dikkatimi daha çok dağıtıyor zaten titreyen sesimi daha çok zora sokuyordu.

"Her şeyi bu kadar yoluna koymuşken bir anda gitmek istemiyorum."

"Yapmadığın şey değil ya, sorumluluğun dahilinde elinden bir şey gelmeyen olaylar için kendini yıpratman anlamsız."

İki kolunun arasında hareket alanım dar olsa da elimi kaldırıp avucumu yanağına koydum. "Ne zamandan beri sıkıştırıyorlar seni?" derken o çoktan gözlerini kapatmış ve derin bir nefes vermişti. Parmaklarımın ucunda yükselip diğer yanağını öptüğümde asansör de durmuştu.

Başımı omzundan uzatıp kapıya baktığımda asansör bekleyen insanlarla göz göze geldim. Gördükleri manzara onları şaşırtırken Altay çoktan gözlerini açmış ve sağ elimi avucuna alıp parmaklarımızı birbirine geçirdikten sonra asansörden inmemizi sağlamıştı. Arkamızdan şaşkınlıkla bakmaya devam ettiklerini bilmek gülmeme sebep oldu.

"Bakışlarını görmeliydin," diyerek kıkırdadığımda omuz silkti. "Muhtemelen ne kadar güzel olduğuna bakmışlardır."

Kalbimin hızla atmasına sebep olan cümlesine cevap vermek yerine elini sıktığımda bana dönüp gülümsedi. Gülümsemesine karşılık vermek bu dünyada en sevdiğim şeylerden olduğu için ben de gülümsedim. Elimden tutarak beni peşisıra sürüklerken bir mağazaya girdik.

seni bana küstürenler •alker•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin