özel bölüm 2- bir ben bir allah biliyor

778 57 44
                                    

Uzun bir aradan sonra selamlar ve iyi okumalar<3 Hazırsanız biraz geçmişe gidiyoruz.

*

"Dişlerimiz olduğu için ısırıyoruz, bu yüzden bu kadar vahşiyiz. Gözlerimiz olduğu için hayran kalıyoruz, bu yüzden bu kadar aşığız."

*

Ocak 2022

Kalbimin üzerinde bir yangına dönüşen hislerim, her geçen saniye beni kül etmeye yeminliymiş gibi tutuşturuyordu ruhumu o buz gibi kış akşamında da. Üstünkörü giyip de çıktığım montuma sarılarak ıssız sokakta yürürken aklımda dönen düşüncelerle içim cayır cayır yanıyordu. Karşı koyamadığım bu yangın haliyle baş etme fikrine ise oldukça yabancıydım. Ne aşkı bilirdim çünkü ne yangınını bu yaşıma kadar, ta ki o kara hareler gözlerimi bulana kadar.

Kulağıma dolan korna sesiyle istemsizce sıyrıldığım düşüncelerimden kurtulup kafamı kaldırdığımda dörtlüleri yakmış halde beni bekleyen arabaya doğru daha hızlı adımladım. Ön yolcu koltuğunun olduğu kısma vararak içimdeki yangına tezat bir şekilde buz kesmiş ellerimi montumdan çıkarıp kapıyı açtığımda, Yunus'un beni izleyen bakışlarıyla beklemeden bindim. Arabanın sıcaklığı anında soğuktan uyuşmuş yüz hatlarımı ısıtırken bir rahatlama nidası dudaklarımdan dökülmüş ve arkaya yaslanmıştım hemen.

"Sana da selamın aleyküm Kero'm," Yan tarafımdan ayıplarcasına konuşan Yunus'a döndüm gözlerimi kısarak. "Sana selamın aleyküm göt, sırf dönüş almamak için iki sokak yürüttün beni bu zemheri soğuğunda." Gülmemek için birbirine bastırdığı dudaklarıyla, "Ne var oğlum iki sokak yürüdüysen? Sporcu adamsın, iki hareket ettin diye söyleneceksen işimiz zor." dedi sona doğru gülüşüne mani olamadan.

Göz devirip cevap verme zahmetine bile girmeden bakışlarımı ondan çekerek yola baktığımda çoktan tekrar harekete geçen aracın ıssız sokaklarda ilerlediğini gördüm. "Yine eşeğin sikinde mekan seçmişler, in cin top oynuyor lan etrafta." dediğimde bu anı bekliyormuş gibi konuşmaya devam etti Yunus.

"Hep o maruldan bozma kafanın altından çıkıyor bunlar," dediğinde konuşmaya neden bu kadar hevesli olduğunu anlaması zor değildi. Koşullar her ne olursa olsun, marul kafa diye adlandırdığı Ferdi'yi yerecek yahut eleştirecek hiçbir fırsattan kaçmazdı. "Oğlum sen sanki ondan çok farklısın da, geçen seçtiğin mekanı bulacağız derken kerhaneye düşüyorduk." Bu sefer göz deviren o oldu ve homurdanarak söylendi.

"Siz kerhaneye düşmeye hevesliyseniz sorun niye ben oluyorum kardeşim? Götünüzün nöbetini mi tutacağız, allah allah?"

Bulduğu sözde güzide mekanın komunu atanın da kendisi olduğunu belirtme işini pas geçtim o an, keyfim olmadığından her zamankinin aksine ona takılmaya da isteğim yoktu. Sessizliğimden çoktan nem kapan Yunus da bana kaçamak bakışlar atmaya başlamış, muhtemelen konuşup konuşmamak arasında kalmıştı.

"Hayırdır sarı?" dedi sonunda birkaç saniye sonra imayla. Cümlesini duyduğum anda yıkılmayı bekleyen gardım yerle bir olurken sıkıntılı bir nefes verdim. Bakışlarımı ona çevirmek yerine yola bakmayı sürdürürken, "Ne hayırdır?" dedim son bir umut toparlamayı deneyerek. Ama sesim öylesine titreyerek ve güçsüz çıkmıştı ki konuştuğuma lanet edecektim.

"Ne hayırdırı mı var oğlum?" dedi hala üstüme değdirdiğini hissettiğim bakışlarıyla. "Sende bir haller var kaç zamandır," Bende bir haller var sahi, kaç zamandır?

seni bana küstürenler •alker•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin