6- kırmış kalbini

2.1K 172 119
                                    

"Ve acıyı paylaştık; senin payına susmak, bana ise gitmek düştü."

*

Haziran 2025

Elinde tuttuğu fotoğrafa bakıyordu genç adam. Geçmişinin perdesini aralayan bir porte gibiydi tuttuğu fotoğraf. İki kişiydiler fotoğrafta ama onun gözleri sarı saçlara sahip çocuktan başkasını göremiyordu.

Saçları kadar altın bir gülümseme vardı yüzünde çocuğun. Henüz gençliğinin baharındaydı, deli doluydu üstelik. Sevgilisinin bacak bacak üstüne attığı dizlerine uzandırılmıştı zorla.

Dün gibi hatırlıyordu o akşamı. Maçlar, antrenmanlar derken bir türlü görüşemedikleri zamanlar olduğundan geceleri sahillerde buluştukları zamanlardı. Onu görmek için bütün uykularından feragat etmeye hazır olduğu zamanlar.

Sarı saçlarını öpüp koklardı her buluştuklarında. O gece de öyle yapmıştı. Önce öpüp koklamış sonra kolunu boynuna sararak dizlerine çekmişti sevgilisini. Başı onun yüzüne eğikti ve sevgilisinin yanağına art arda öpücükler kondururken kadraja da bu andan bir hatıra yansımıştı.

"Hişt,"

Arkadaşının seslenmesiyle bakışlarını sarışın çocuktan aldı ve soluna döndü. Elinde bira şişesiyle dikiliyordu arkadaşı Ferdi. Ona uzattığı şişeyi alınca Ferdi de hemen yanındaki sandalyeye oturmuştu.

"Ne baktın şerro sabahtan beri? Eskittin yemin ediyorum."

Hafif bir omu silkti arkadaşına. "Bunu çektiğin günü hatırlıyor musun?" dedi onun yerine. Ferdi, bir yudum aldığı birasını masaya bırakırken başını salladı.

"Elbette hatırlıyorum, çocuğu yiyip bitirmiştin bütün gece."

"Kendi suçu, daha yeni duş alıp gelmişti. Mis gibi kokuyordu."

Ferdi'nin yüzünde manidar bir gülümseme oluştu. "Aynen kanka, yok sana bahane zaten."

Sessiz kaldı bir süre sonra birasından bir yudum alırken gözlerini arkadaşına çevirerek konuşmaya devam etti. "Evinde buldum bunu," dediğinde sonunda bütün ilgisini çekebilmişti arkadaşının.

Masaya doğru eğilen Ferdi, bir sigara yaktıktan sonra tamamen ona odaklanmıştı.

"Yatağına yatırdım, tam çıkacakken masasında duran bir kutu gördüm. Başına kadar doluydu," Elindeki fotoğrafa baktı yine bir süre. Ardından masaya bırakıp sıkıntıyla nefes verdi. "Bu da o kutudan payıma düşen işte."

Sigarasının külünü silkeledi Ferdi, oldukça sessizdi ve sadece dinlemekle yükümlü görüyordu kendini. Çünkü biliyordu ki Altay Bayındır, akıl almaya ihtiyaç duymazdı. Hoş, akıl alsaydı bu halde olmazdı ona göre.

"İki yıl oldu Altay, hala payına düşen bir şeyler araman ne kadar mantıklı? Üstelik terk eden senken."

"Hikayeyi bilmiyormuş gibi ahkam kesme Ferdi."

Yarım ağız güldü arkadaşı, biten sigarasını küllükte öldürüp tamamen ona döndü. "Valla benim bildiğim tek bir şey var, o da senin korkaklığın."

Bu sefer gülen Altay'dı. Histerik bir kahkaha dudaklarından kaçarken titreyen elleri bir sigara yaktı. "Konuşması ne kadar kolay, değil mi? Her şey çok toz pembe uzaktan, sana da hak veriyorum."

"Toz pembe olan senin hayallerindi Altay, her şeyin o kadar yolunda gitmesine kafayı takmıştın ki küçük bir tümsekte yolunu değiştirdin."

seni bana küstürenler •alker•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin