Aradan üç gün geçmişti ve bu üç günde neredeyse hiç karşılaşmamışlardı. İkisi de bir şeyler yeyip odalarına girip saatlerce çıkmıyorlardı. Jisung Hoseokun durumunu öğrenince bir kafede buluşmayı teklif etmişti.
Hoseok ta kabul etmişti. Bu gün kendini toparlayacaktı. Tam da yaz havasına uygun beyaz bol ve uzun kısa kollu bir tshirt altına da kısa siyah şortunu giymişti. Tshirti şortuyla aynı uzuluğa geliyordu ve bacakları ortadaydı. Çok takmadan saçlarını maşayla düzeltip önüne doğru dökmüştü.
Yanağına ve burnunun ucuna allık sürüp dudağına parlatıcı sürmüştü. Odadan çıkıp Yoongiye görünmeden evden çıkmıştı. Jisungun attığı konuma gelmişti. Burası tatlı bir kafeydi.
Hoseok gülerek içeri girip Jisungu görünce yanına gitmişti. Görüşüp konuşup eylenmiştiler. Cheesecake ve tatlı bir şeyler yemiştiler. Jisung gezmeye çıkmayı teklif etmişti ve Hoseok ta kabul etmşti. Deniz manzaralı parkta yürüyerek sohbet ediyorlardı.
Hava kararıyordu ve saat 7 olmuştu. Hoseok Jisungla vedalaşıp eve dönmüştü.
Kapıyı çalmaya korkuyordu ki çalmayacaktı da kilidiyle kapıyı açıp yavaşça içeri girmişti. Ortalıkta kimseyi görmeyince derin nefes verip odasına gitmişti. Kapıyı açıp içeriye girdiği an sırtı sertçe duvara yaslandı ve bunun sonucunda acıyla inledi.
Önünde dişlerini sıkmış, sinirle ona bakan Yoongiyle yutkunup gözlerini sıkıca kapatmıştı. "Nerdesin sen sabahtan beri?" Tıslayarak konuşmasıyla Hoseokun dudakları titriyordu. "Ö-özür dilerim hyung ben..acil çıktım da."
Yoongi diğer elini boğazına sarıp sıkmıştı. "Kiminleydin?!" Yoonginin bağırmasıyla Hoseokun gözleri dolurken "A-arkadaşımlaydım yapma lütfen hyung.." Yoongi hala sertçe boynunu sıkarken "O gün o çıplak halinle buluştuğun arkadaşın mı?"
Hoseok dudağını ısırıp kafasını sallamıştı. "Arkadaşın mı yoksa senin gibi ibne mi?!" Hoseokun yanakları yaşlarla ıslanıyordu. Yoongi yüzüne yaklaşıp dudaklarını çenesine bastırmıştı sertçe.
Hoseokun göz kapakları titriyordu. "Lütfen..y-yapma." Yoongi sırıtarak boynundaki elini kalçasına götürüp kavrayıp sıkmıştı. Hoseok bayılacak gibiydi. Yoongi dudağını öpüp emiyordu. Hızla geri çekildiğinde Hoseok anlamaz ve bayık bakışlar atmıştı.
Yoongi bir şey demeden odadan çıkınca Hoseok biraz arkasından bakıp ıslak yanaklarını silip üzerini deyiştirmişti. Dudağında hala onun dudaklarını hissediyordu. Neler olduğu hakkında hiç bir fikri yoktu. Akşamdı ve kapı sesi gelmişti. Hoseok odasından çıkmadan aşağıdan gelen sesleri dinliyordu.
Kapı açılma sesinden sonra gülüşmeler ve sesli konuşmalar duyuluyordu. Hoseok çaktırmadan sadece su içmek için aşağı inerken salonda gördüğü çocuklarla göz devirdi içinden. Siwoo onu fark edince hemen "Hoseok gelsene sen de." Hoseok iç çekip yanlarına gitmiş tekli koltuğa oturmuştu.
Yoongi de Hoseokun yanındaki koltukta oturuyordu. Siwoo Hoseoku göstererek "Senin bu kardeşinin bana garezi var. Numaramı vermemin üzerinden kaç gün geçti hala yazmamış." Hoseok kafasını eyerken Yoongi olayı anlamaya çalışıyordu.
"Hatta sen bana numaranı ver ben yazarım." Hoseok bir şey demeden numarasını vermiş ve Siwoo sırıtarak telefonuna kaydetmişti. Yoonginin kaşları çatılırken "Ne oldu lan düzgün anlat." demişti sinirle.
Siwoo telefonu Hoseoka verip Yoongiye dönerek "Senin sarhoş olduğun gece Hoseoku eve ben getirmiştim. Sonra da numaramı vermiştim ama yazmamış. O gün de söyledim ama unutmuş galiba." Son cümleyi bastırarak ve Hoseoka bakarak demişti.
Hoseok utanarak kafasını daha da eğerken Yoonginin çenesi sinirle kasılmıştı. "Neden yazmak istiyorsun ki Hoseoka? Ne konuşacaksınız?" Siwoo ensesini kaşıyarak "Özel ya." Hoseok hızla ayağa kalkıp "Ben odama çıkıyorum o zam-" Siwoo onun lafını kesip "Otur ya biz bizeyiz sonuçta." Hoseok içinden neden geldiğini sorgularken Yoongini dişlerini sıkıyordu.
Aniden ayağa kalkıp "Neyse ben sana onu yarın veririm ben uyuyacağım sen de git artık evine." Siwoo göz devirdikten sonra Hoseoka bakıp "Sen uyu ben Hoseoklayım." Yoongi sinire Hoseoka bakıp "O da uyuyacak."
Bir kaç dakika sonra zorla Siwoo gittikten sonra Yoongi sinirle Hoseoka bakıp kolundan tuttuğu gibi odasına çıkarmıştı. "H-hyung ne yapıyorsun?" Hoseoku odaya getirip içeri itip kapıyı kapatmıştı. Hoseok yutkunup heyecanlı bakışlar atıyordu.
Yoongi dibine girip çenesini tutup sıkmıştı. "Ne var aranızda sizin?" Hoseok kafasını yapa bileceği kadar hızlı hızlı iki yana sallayıp "A-ayamızdağ hiyç bi şey yok huyung." Yoongi çenesini sıkarken zorlukla konuşmaya çalışmıştı. Yoongi yüzüne yaklaşıp "Neden seni soruyor? Ne konuştunuz her şeyi anlatıyorsun." Son cümleyi söylerken çenesinden ittirip yatağa atmıştı. Hoseok kızaran çenesini tutup dolan gözlerini silmişti.
"Numarasını ne zaman vermiş?" Hoseok bakışlarını kaçırarak "O-o akşam..ben eve gelmek istedim Siwoo hyung da beni eve bıraktı. Odaya geldiğimizde-"
"Neden seninle odaya kadar geliyor?!" Hoseok omuz silkip "B-ben bilmiyorum..iyi değildim. Numarasını yazmış ben de sabah gördüm zaten. Hiç te yazmadım." Yoongi psikopat gülüşüyle yanına gelip yüzünü kaldırmıştı. "Aferin. Mesaj falan yazarsa bana haber ver." Hoseok hafifçe kafasını sallamıştı.
Yoongi eyilip ikinci kez dudağından öpünce gözleri kocaman açılmıştı. Nasıl insandı bu ya?! Öperek üzerine çıkıp bileklerini tutarak onu itmesini engelleyip boynunu öpmeye başladı. "H-hyung ne yapıyorsun iyi misin?" Yoongi kafasını boynuna gömüp koklayıp dudaklarını sürtüyordu.
Hoseok bileklerini kurtarmaya çalışırken bileklerinden daha sert tutmuştu. "Bı-bırak lütfen.." Yoongi boynundan çekilip sırıtarak gözlerine bakıp "Neden hoşuna gitmiyor mu?" Hoseok kafasını yana çevirince Yoongi boynuyla yanağı arasındaki çene hattından öpmüştü sertçe.
Az önce sıktığı için şu an daha da acımıştı. Yüzünü buruşturup inlemişti kısık sesle. Yoongi kıkırdayıp çene kemiğini dudakları arasına alıp emiyordu. "Hyung y-yeter artık lütfen." Yoongi sırıtıp dudağına öpücük bırakıp ayağa kalkmıştı. Hoseok yatakta doğruldu. Kafası eğikken yüzüne bakamıyordu. Ayağa kalkıp gidecekken Yoongi kolundan tutup tekrar yatağa itmişti.
"Uyuyacağım hyung bırak artık.." Yoongi üzerine çıkıp yorganın altına girmişti. Hoseoku kolunun altına alıp çenesini tutarak dudaklarını birleştirip çekiştirerek öpüyordu. İçinden kendine söverken dudaklarından ayrılamıyordu. Öptükçe öpesi geliyordu. Hoseok karşılık verince Yoongi ani hareketle onu kucağına çıkarmıştı. Bu kez ikisi de sarhoş deyildi ve Hoseok altındaki kabarık şeyle yutkunmuştu.
Kucağında utanarak kıpırdarken Yoongi inlemişti. "Rahat dur." Sert ve derin sesiyle Hoseok olduğu yere yapışmış gibiydi. "Ö-özür dilerim." Hoseok utançtan resmen domates olurken bakışlarını kaçırıyordu. Yoongi kendini tutamadan elini kalçalarına koyup hareket ettirince ikisi de inlemişti bu kez.
Hoseok titreyen ellerini omuzuna koymuştu. Yoongi Hoseoku çevirip altına alıp bacak arasına girdi. "H-hyung dur ya-yapmayalım." Yoongi boynundan çekilip yüzüne baktı. "Neden? Bunu isteyen sen deyil miydin?" Hoseok kafasını yana çevirip "S-sen benim abimsin yani o-olma-" Yoongi üzerinden kalkıp bir şey demeden kapıyı gösterdi.
Hoseok bir şey anlamayınca sinirle "Siktir git!" diye bağırmıştı. Hoseokun yüzü düşerken ayağa kalktı. Kapıya gidecekken Yoongi kolunu beline sarıp burnunu yanağına yaslayarak "Ben senin abin falan deyilim. Hala anlamadıysan sana başka yolla anlatıcağım artık."
Hoseok konuşmadan hızla odadan çıkıp tam karşıdakı kendi odasına girip kapıyı kapatıp ağlamaya başladı. Kısa bir duşun ardından yatağa uzanıp düşünmeye başladı. Aslında sadece bu olayda Yoongiye hak vermişti. Neden en güzel anda salakça bozmuştu ki? Tam bir salaktı!
Devam edecek...
"Hay abine sokayım" diye bilirsiniz, anlıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pourquoi me faites-vous cela? -YOONSEOK
ChickLitHikayede rahatsız edecek şeyler var. Ben uyarımı yapıyorum tekrar. Fazla smut ve yakınlaşma sahneleri, ciddi şiddet, argo küfür ve s vardır!! Hoseok annesinin başka bir adamla evlenip balayına çıkmasıyla neredeyse hiç tanımadığı üvey abisiyle aynı e...