1.2

258 24 6
                                    

Hoseok üzerindeki ağırlıkla gözlerini yavaş yavaş açmıştı. Yanına baktığında az önceki uykulu gözleri kocaman açılmıştı. Hızla Yoongiyi dürtmeye başladı. Yoongi mızmızlanarak gözlerini açmıştı. 

Hoseok hızla yatakta doğrulurken yorganı tamamen üzerine çekmişti. Dudakları titrerken yutkunmuştu. Yoongi de yavaşça yatakta doğrulup yüzünü ovuşturmuştu. Üstlerinin çıplak olduğunu fark edince Hoseoka bakmıştı.

"N-ne oldu dün gece?" Hoseokun korku dolu sesiyle Yongi omuz silkmişti. Hoseok hatırlamaya başlarken gözleri dolmuştu. "Seviştik..galiba?" Yoonginin konuşmasıyla Hoseokun kaşları çatılmıştı.

"S-sen nasıl bu kadar rahat olabilirsin ya?!" Yoonginin de kaşları çatılırken "Rahat ola bilirsin derken?" Hoseok yüzünü sıvazlayıp "Neden yaptın bunu bana?" Yoonginin sinirden çenesi kasılırken "Ben ne yaptım lan?"

"Sarhoşluğumdan faydalanıp beni kullandın resmen s-sen-" Yoongi hızla lafını kesip "Sen ne diyorsun lan? Bir tek sen mi sarhoşsun sanıyorsun?!" Hoseokun gözleri sinirle dolurken yorganı iyice üzerine çekti.

"Sana inanmamımı bekliyorsun? O kadar yaptıklarından sonra bir de?" Yoonginin gözleri koyulaşırken çenesini tuttu sertçe. "Hoseok bak beni delirtme ben de sarhoşum diyorum!" Hoseokun dudakları büzülürken elini çekmeye çalışmıştı. 

"Bı-bırak." Yoongi bırakıp sinirle elini saçlarından  geçirmişti. Hoseoktan hıçkırık sesi gelince o tarafa dönmüştü. Çarşafı yüzüne bastırarak ağladığını görüp nefes vermişit. "N-nefret ediyorum senden.." Kısık ve titrek sesiyle konuşmuştu. Yoongi sinirle dişlerini birbirine sıkıyordu.

Yoongi sabır diler gibi gözlerini kapatıp açmıştı. "Hoseok, güzelim, bak ben de senin gibi sarhoştum diyorum, bilincim yerinde deyil diyorum. Sence ben senin iznin olmadan yaparmıyım böyle bir şeyi ya?!"

Hoseok kafasını kaldırıp ona bakarken yutkunmuştu. "Yapardın." Yoongi daha da sinirlenirken nefes verip ayağa kalkıp duşa girmişti. Hoseok Yoongi çıkınca hızla yataktan çıkıp odasına ordan da duşa girdi. Hızla yıkanırken yavaş yavaş olanları hatırlıyordu ve çok utanıyordu. 

Kendisi baya sarhoş olmuştu gerçekten. Duştan çıkıp hızla üzerine bir şeyler giymişti. Aşağı inip mutfağa girmişti. Biraz düşündükten sınra mısır gevreği ve süt çıkarıp yemişti. Yoongi içeri girdiğinde hızla tabağını tezgaha koyup mutfaktan çıkmak istediyinde Yoongi kolundan tutmuştu. "Bırak." Hoseokun buz gibi sesiyle Yoongi iç çekip ona döndü. 

"Sen trip mi atıyorsun bana?" Hoseok kolunu çekmeye çalışırken onu dinlemiyordu bile. "Dokunma bana bırak kolumu dedim." Yoonginn gözlerinden ateşler çıkarken kolunu bırakmayıp aksine onu kendine çekmişti. 

"Hoseok abartı-" Hoseok son sesiyle bağırarak "Sana bırak dedim!" deyince..Yoonginin gözü dönmüştü. Kolundan tuttuğu gibi onu odasına götürüp içeri sokmuştu. Hoseok kurtulmaya çalışırken Yoongi Hoseoku odasına kilitlemişti. 

Hoseok kapıya vurarak bağırmaya başlamıştı. Bir süre sonra ses gelmeyince yorulup çökmüştü. Ağlamaya başladığında telefonunda onda olduğunu anlamıştı. Cenin pozisyonunda oturup kafasını dizlerine yaslayıp ellerini bacaklarına sarıp ağlıyordu. 

...

Saat 6ya varırken Yoongi sonunda eve gelmişti. Rahat rahat kanepeye yayılıp telefonuna bakarken aklına Hoseok gelmişti. Ayağa kalkıp cebindeki anahtarı çıkararak yukarıya odasına gitmişti. 

Kapıyı açtığında Hoseok yatağında sırtını yatak başlığına yaslayarak cenin pozisyonda oturduğunu görmüştü. Ses çıkarmıyordu ama uyumadığı belliydi. Yoongi yanına yaklaşıp saçlarından tutup geriye çekmişti. 

Ağlamaktan kızaran gözleri burnu ve dudaklarını görünce sırıtmıştı. Saçını hala sertçe tutarken eyilip dudaklarından öpmüştü. Hala dudaklarını öperken Hoseokun karşılık vermemesiyle alt dudağını ısırıp onu uyarmıştı. Hoseok yavaş yavaş karşılık veriyorken ellerini omuzlarına koyup uzaklaştırmıştı. 

Yoongi dudağını yalayıp yanına oturdu. Çenesinden tutup kaldırmıştı. "Umarım bu sana güzel bir ders olmuştur Hoseok? Ha?" Hoseok bakışlarını çekerek yavaşça kafasını sallamıştı. Yoongi onu kucağına çekip boynunu koklayıp, saçlarını okşamaya başladı.

"Hoseok, neden anlamıyorsun bilmiyorum ama benim bilincim gerçekten yerinde deyildi. Sana çok şey yapmış ola bilirim ama sarhoşluğunu kullanarak sikmem seni? Anladın mı?"

Hoseok yavaşça kafasını sallamıştı. Yoongi kucağından kaldırıp ayağa kalktı. "Gel hadi sana bir şeyler aldım acıkmışsındır." Hoseok bunu reddedemedi çünkü gerçekten çok açtı. Peşinden aşağı inerken "Hyung ne zaman telefonumu vereceksin?" Yoongi yeni aklına gelmiş gibi cebinden çıkarıp uzatmıştı.

"Gözüm üzerinde yanlız ona göre hareket et." Hoseok kafasını sallayıp heyecanla telefonunu almıştı. Yoonginin neleri deyiştirdiyini kontrol ettikten sonra Jisunga yazmıştı. 

Yoongi restorandan aldığı yemeği masaya bırakıp mutfakan çıkınca Hoseok göz devirmişti. Arkasından sessizce "Gıcık" deyip yemeğini yemeye başlamıştı. Şimdi fark ediyordu ki, gerçekten acıkmıştı. 

Hızlı hızlı yiyip salona geçip koltuğa otuararak Jisungla konuşmaya başlamıştılar. Jisunga her şeyi anlatmıştı resmen. 

...

Sabah olunca Hoseok mutlu olmaya çalışarak gününe başlamış, kahvaltısını ettikten sonra Jisungla konuşup buluşmaya karar vermiştiler.

Hoseok üstüne beyaz kolsuz karnı hafif açık kalacak şekilde crop giyip altına da deri siyah shortunu giymişti. Bordo saçlarını düzleştiriciyle şekil verip günlük makyajını yapmıştı. Bir iki tane yüzüğünü de taktı.

Telefonunu arka cebine koyup son kez aynadan kendine bakıp odadan çıkmıştı. Aşağı kata inip mutfakta hafif bir şeyler atıştırıp tekrar salona girince kanepede oturan Yoongiyi görmüştü. Hazırlanıp çıkacakken duyduğu sesle yumruklarını sıktı.

"Ne bu hal? Nereye gidiyorsun sen böyle?" Hoseok sinirle arkasını dönünce Yoongi zaten üzerine geliyordu. "Off karışma bana ya arkadaşımla buluşucağım." Yoongi önünde durup kolundan tuttu. "Hiç bir yere gidemezsin..ha çok istiyorsan başka bir şeyler giy."

Hoseok kolunu çekip "Yoongi yeter artık abartıyorsun. Ne giyeceğime karışamazsın!" Yoongi tekrar kolundan tutup salonun ortasına doğru ittirdi. "Sana böyle hiç bir yere gidemezsin dedim!" Hoseok acıyan kolunu tutarak "Bana karışamazsın!"

Yoongi sinirle üzerine giderken yüzündeki ifadeyi bozmadan geriye gitmişti. "Seni annemlere şikayet ede bilirim. Sonuçta ne giyeceğime karışmana gerek yoktu." Yoongini sinirle kahkaha atmıştı. "Öyle mi Hoseok? Tamam o zaman ne yaparsan yap. Git o annen ve babanın dibine gir!" Siyah montunu ve telefonunu alıp evinden çıkıp kapıyı ardından sertçe kapatmıştı.

Hoseokun yanaklarından yaşlar artık yere damlarken kendini koltuğa atmıştı. Ellerini saçlarından geçirip hıçkırmıştı. Telefonunu çıkarıp Jisunga gelemeyeceğini söyleyip eve çağırmıştı. Bir süre sonra zaten açık olan kapıdan Jisung içeri girmiş kapıyı arkasından kapatıp hızla Hoseokun yanına oturmuştu.

"Ne oldu? İyi misin? Hoseok anlat ne oldu?" Hoseok hıçkırırken zorlukla konuşmuştu.

O gün Jisung Hoseokla kalmıştı ve tüm gün Hoseok Yoongiyi şikayetlenmiş, ağlamıştı ve biraz da olsa iyi gelmişti. Resmen içinden geçen her şeyi anlatmıştı. Jisung ta onun iyi olmasını beklerken dinlemiş ve çoğu zaman da hak vermişti.

Devam edecek...

Pourquoi me faites-vous cela? -YOONSEOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin