chapitre huit

572 51 47
                                    


" Eğer ki elimi bırakan olursa eve geri döneceğiz ona göre. Anlaştık"

İkiside kafasını sallamış arbadan inmişlerdi. Bugün onları almış Lunapark'a getirmiştim. Hyunjin'in eve gelmesinin üzerinden iki gün geçmişti bir kaç sefer çocuklar bahçede oyanarken sokaktan onları izlediğini görmüştüm.

" Anne, 360'a binebilir miyim?"

Gülerek minsoo'ya baktım. Bu çocuk sınırsız, korkusuz.

" Bilmem, sen daha küçüksün onun için ordaki abiler seni almazlar bu yüzden."

" Ama sen söylesen belki alırlar? Sen Avukatsın herşeyi yapabilirsin?"

Yapamam...

" Evet tatlım Avukatım ama onlar güvenlik için seni bindirmezler bende güvenliğe karşı gelemem."

" Peki annecim. O zaman dönme dolaba binebilir miyim?"

" Bak o olur işte. "

" Yaşasın."

Olduğu yerde zıplayıp bağırmaya başlamıştı. Ben ve Somin gülüp ona bakıyorduk.

İlerideki gişeden birkaç bilet almış Dönme dolaba ilerlemiştik. Bir süre durmasını beklemiş sonra diğer insanlar gibi sıraya girip sıranın bize gelmesini beklemiştik. Oldukça kalabalıktı bugün heryer.

Sıra bize gelince biletleri vermiş kabine girmiştik. Önce çocuklarımın kemerlerini takmış sonra kendi kemerimi takmıştım. Kabının kapağı kapanmak üzereyken biranda onun içeri girip binmesi ile öylece donup kaldım.

Kendime geldikten sonra tam ağzımı açacakken Dönme dolabın haraket etmesi ile bunun bir faydası olmadığını anladım.

" BABA!"

Somin ve Minsoo yu karşıya kendimde onların karşısına geçmiştim. Hyunjin ise benim yanıma oturmuştu.

" Oğlum."

" Annecim çok teşekkür ederiz, Babamı çağırdığın için."

Tam çağırmadığımı söyleyicekken vazgeçtim ikisininde gözleri gülüyordu. Demek onu seviyorlar, onlara anlattığım onca şeyden sonra. Söyleyiceklerimi içimde tutmuştum, onların mutluluğu herşeye bedel. Zorlasa olsa gülümseyip onlara bakmıştım. Hyunjin'in bakışlarını üzerimde hissedince kafamı ona çevirmiştim. Gözlerindeki o duygu, benim onu ilk gordugumde hissettiğim duyguydu. Hayranlık...

Kafamı çevirmiş manzaraya bakmaya başlamıştım.

" Baba neden manzaraya değil de anneme bakıyorsun."

Somin'in sorusu ile Hyunjin'e döndüm gerçekten de bana bakıyordu. Neden ki?

" Çünkü benim manzaram anneniz. Anneniz dururken neden yıldızları izleyeyim ki?"

Söylediği şeyler kızarmama yetmişti. Ne olmuştu birden benim savaşçı yüreğime. Neden birden yumuşadım? Neden ağzımı açıp birşeyler söyleyemiyorum?

" Baba bu çok romatik, daha fazla söyler misin?"

Minsoo ya içten gülmüştüm romatik ne ya bebeğim benim.

" Tabikide sana romantik şeyler öğretim oğlum."

Bakışlarını minsoo'dan çekmiş bana bakıyordu hissediyorum.

" Güneşi gülüşüne nasıl sığdırdın?
Döndürür kalbimi çöle
Gözünden akan yağmurlar
Döndürür çölleri sele
Saçına kopan fırtınalar
Eserken ruhumda hala
Dediler bu kız neymiş
Dedim felaket felaket

Felaket
Bu kız bi' afet bi' afet
Gözün gözüme değse
Kopar kıyamet kıyamet
Yarattın dünyamda zelzele
Hala sallanır bu hergele
Kaybettim kalbimi ben yine
Ah felaket felaket..."

Duyduğum söyler ağlamama neden olmuştu, bu lisedeyken bana söylediği şarkıydı. İkimizin şarkısı bu şarkıyı o yazmıştı. Ben sanırım hala onu seviyorum...

•___________________________________•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•___________________________________•

Selam.

Öncelikle nasılsınız?

Uzun zamandır bölüm atmadığım için üzgünüm.

Bazen hiç ilham gelmiyor sadece yazmak için yazıyorum o zamanda saçmaladığım için hiç yazmıyorum.

Yani kısaca ilham gelmesi uzun zamanımı alıyor.

Ayrıca şuanda sınav haftalarım bu yüzden pek aktif olamıyorum.

Birazda şu aralar iyi değilim. Umarım beni anlarsınız.

Neyse

Ehem

🌠 SEVİLİYORSUNUZ 🌠

(✓)Don't Cry/ HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin