BÖLÜM 7

25 3 3
                                    

Nora Neden buradasın? Neden? Ne yapmayı planlıyorsun?

Düşüncelerimden kurtulup ders bitiminde bir banka oturdum.

Aizawa Sensei bugün bize bir turnuvadan bahsetti.
Turnuvaya daha yeni karar vermişler ve yarın olacakmış.
Aizawa Sensei endişlenmememizi söyledi. Bu öyle güç gerektirecek bir turnuva olmayacakmış.
Zaten herkesin bildiği üzere hocalar her şeyimize kadar biliyorlar.
Kiminle iyi, kiminle kötü olduğumuzu, özelliklerimizi, çok kötü bir durumda kaldığımızda nasıl başa çıkabileceğimize kadar her şeyi..
Turnuvanın olayı şu;
Kötü anlaştığın kişiyle eşleştiriliyorsun. Ayrıca onunla ekip oluyorsun.
Ve eşleştirilmede ben ile Kacchan'dı.

Anlayamıyorum bizim aramızın kötü olduğunu nereden anlayabiliyolar ki.
Kacchan bana kaba ve kötü davrandığı için mi? Herkese karşı öyle bi kere!
Ayrıca ortaoku-
İ-işte o lanet dönemi bilen tek kişi bile yok. Ayrıca o beni sevmiyor olabilir ama ben ondan hoşlanıyorum

Bu kafa karışıklığından kendimi çıkartıp etrafa göz gezdirdim. Kimsecikler yoktu bende derin bir nefes çekip banka yaslandım.

Şuan beni rahatlatacak tek şey katsudon..






          (ZAMAN ATLAMASI YARIN)



"Kuralları biliyorsunuz zaten, lafı çok uzatmayacağım eğer kuralları çiğneyen olursa ceza verilecektir. Üstüne benle çıkışta ofisime gelsin o kişiler."


Öyle bir korkuyorum ki festivalden. Ama en çok Aizawa Sensei'den.
Kacchan'ın yanında yerimi aldım.
Kacchan sanki bugün biraz..
Garip?
Herneyse turnuvanın nasıl işlediğini biliyorum. Bu eşleştirilme olayı falan. Ama eğer güç kullanılmayacaksa nasıl ekip olup savaşıcaz.
Yani şey mi, kötü anlaştığın kişiyle seni aynı odaya tıkarlar ve barışana kadar çıkartmazlar ya onun gibi mi? Öyle olsa Aizawa Sensei'nin izin vereceğini zannetmiyorum. Hatta katiyen karşı çıkıp bunun çok saçma bir şey olduğunu savunurdu.

Cidden bir bilgim yok..
Anlaşılan kimsenin yok. Çünkü herkes meraklı bakışlarla bir partnerine bir de etrafına bakıyordu.
Bende aynı onlar gibi kırmızı ışığımın sahibine baktım. Partnerime.

Aizawa Sensei'nin bahsettiği saat er ya da geç zamanını bulunca herkes heyecanlı, mutsuz, bıkkın bakışlarla ne olacağını bekliyordu. Çünkü kimse nefret ettiği bir kişiyle bir arada olmak istemez hem de hiç..

İşte saat geldi. Ben Kacchan'a bakıyordum. Ne güzel. Şimdi ne olucak.
Olacaklar hiç kendini geciktirmeden olmaya başladı.
Aniden ortamın karardığını hissettim.
Evet bunu sizde biliyorsunuz.
Daha önce yaşadım bunu.
Ama bu.. Bu farklı. Sanki kaçırılıyorum. Bir saniye ben..
Ben hareket edebiliyorum!

Ağzımı açıp konuşmaya çalıştığımda, ağzımda bir ip olduğunu hissettim.
Duyulmayan iniltilerim işe yaramadığında bir Villain'in beni kaçırdığı korkusu beni içten ürpertti. Gerçekten ya. Gerçekten her festival veya eğitim kampında birileri kaçırılmak zorunda mıydı? Sıra bende demek.

One For All  %7 Detroit Smash!

Tam gücümü kullanacakken bir patlama sesi duydum. O kadar güçlü bir patlamaydı ki ağzımdaki ve gözümdeki iplerin koptuğunu hissettim. Bu patlamayı tanıyorum.


Kacchan: "Anlaşılan bizi bir odaya tıkamışlar. Aptal villainler!"


"E-eh?"

Arkadan bir ses daha işittim. Hemen dikkatimi o yöne verdim. Bu sesi tanıyorum.

Midnight: "Şimdi bir açıklama getireceğim. Düşüneceğiniz gibi sizi bir odaya hapsettik ve içiniz rahat olsun villain tarafından kaçırılmadınız. Bir hafta boyunca size iyi eğlenceler. Bir yerleri kırmaya kalkmayın cezası ne yazıkki UA Akademisinden atılmak olur. Yani kahramanlık hayallerinize veda etmek istemiyorsanız kurallara uyun. Dışarı çıkabilirsiniz. Tabi belli saatler aralığıyla."


"E-EH???!"

Bir saniye ne? Ben ve Kacchan. Bir hafta. BİR ARADA!
Bu şaşkınlık duygusu bedenimi soyutlaştırmadan Kacchan'ın olduğu tarafa döndüm. Hiçbir duygu belirtisi göstermiyordu. 

Kacchan: "Aptal.. Sadece nerede kalacağımıza bakalım ve olup bitsin şu 1 hafta."

Hiçbir kelime etmeden Kacchan'ı takip ettim. Burayı bir daha görme imkanımı sorguladım.
Muhtemelen hayır 1 hafta sonra bir daha bu yeri görmeyeceğim.
Uzuncana uzanan bir yol vardı. Her yerde binalar ve çimenler vardı. Ormanlar ve kuşlar sanki şehirde değilmiş havasını verse de şehirde olduğumuz gerçeği insana içten huzur veriyordu. Aynı anda hem teknolojide hem de doğada olmak harikaydı. Sonra bizim kalmamız için ayarlanmış olduğu çok belli olan bir bina göründü. Yeşil, sarı, turuncu ve siyah renklerle donatılmış üzerinde bize özel
"BAKUDEKU HOUSE" yazan bir binaydı. Bize özel yapılmıştı cidden çok belliydi.

Deku inanmıyordu. İnanmıyordu bu manzaranın bu binanın 1 günde hazırlanmış olmasına. Aizawa sensei onları kandırmıştı demek. Çünkü bu gerçekten imknasızdı. Ve Nora kesinlikle bir şeyler karıştırıyordu. (TABİ EFENDİM OLMAZSA OLUR MU BEEEE) Aslında bu baştan belliydi. Bir şeylerin olacağı. Aniden durup dururken UA Akademisine gelmesi, hiçbir şey yokmuş gibi davranması, aniden kendimizi bu sözde "turnuva" denilen şeyde bulmaları. 

3. KİŞİ ANLATIMI

Deku neden bu kadar fazla düşündüğünü sorguluyordu. Gerçekten neden bu kadar düşünüyordu ki? Kendini fazla yormaması gerektiğine karar verdi. Ve buradan sağ sağlim çıkmanın tek yolu Bakugou ile konuşmaktı. Her ne kadar imkansız görünse de.
Tüm bu düşünceleri belki saatler sürdü siz okurken. Ama onların gerçekliğinde tam olarak bir saniye bile sürmedi. Bu yüzden size fazla düşünüyor gibi geliyor olabilir. Aslında evet ama aynı zamanda hayır. Yanında duran kişiye baktı Deku. Şimdi tam onunla anlaşma zamanıydı. Buraya bu yüzden gelmişlerdi. Her ne olursa olsun anlaşacaklarından emindi Deku.








500 KELİME YAZMAM GEREK DİYİP 600 KELİME ÇOK DİYİP 706 KELİME YAZAN BEN (HEMDE İÇTEN GELEREK) 

Herneyse bugünkü bölümün sonuna gelmiş bulunuyorez. YORUM yapmayı UNUTMA!YIN GÖRÜŞÜRÜZZ!

𝙏𝙃𝙄𝙎 𝙄𝙎 𝙉𝙊𝙏 𝙈𝙔 𝙒𝘼𝙔 ||ʙᴀᴋᴜᴅᴇᴋᴜ||Where stories live. Discover now