▬
"Günaydın."
Changbin yan koltuğa doğru eğilip yüzünü yaklaştırdı Heejin'e.
"Günaydın sevgilim."
Heejin, Changbin'den önce davranıp gülümsedi ve dudağına küçük bir öpücük kondurdu. Changbin'in yüzüne sırıtışı yerleşmişti hemen. Aklı sıra Heejin'le uğraşacaktı ama Heejin ondan önce davranmıştı.
Changbin, silmediği sırıtışıyla kemerini taktı Heejin'in.
"Teşekkür ederim."
Gülümseyip geri çekildi. Kendi kemerini de taktıktan sonra arabayı çalıştırdı.
Bugün için Chan'ın arabasını ödünç almıştı. Okul, kardeşinin gelişi derken Heejin'le çok vakit geçirmediğini fark edince bugüne özel bir plan ayarlamıştı."Ee nereye gidiyoruz Binnie ?"
"Sürpriz." diyip göz kırptı.
Gidecekleri yere sürmeye başladı. Sabah olmasına rağmen yol boyunca şarkılar söylemişlerdi. Birlikte olunca enerjileri hep üst seviyedeydi zaten.
İndiklerinde ele ele tutuşup küçük köprüye doğru yürümeye başladılar. Heejin etrafı inceliyordu. Görebildiği kadarıyla doğayla iç içe çok huzurlu bir yere benziyordu burası. Nisan ayının ortası olduğu için her yer Sakura ağaçlarıyla doluydu.
Köprüye geldiklerinde havada uçuşan kiraz çiçeklerinin yaprakları Heejin'i mest etmişti adeta.
"Burası çok güzel."
Changbin gülümseyip durdu. Tam köprünün ortasındalardı.
Heejin'i kendine çevirip alnına dudaklarını bastırdı. Ayrılınca da gözlerinin içine baktı.
"Sen daha güzelsin."
Heejin aldığı iltifata karşılık gülümsedi. Bir adım atıp kollarını sardı bedenine. Changbin de aynı şekilde karşılık verip bu sefer de saçlarını öptü.
Bir süre sonra tekrardan yürümeye devam ettiler. Bir gölün kenarına geldiklerinde yerde bir kahvaltı sofrası karşıladı onları. Bir ağacın gölgesindeki mor puantiyeli sofra bezinin üstünde birbirinden güzel kahvaltı çeşitleri sofrayı donatmıştı.
Birlikte çimenlerin üstüne oturup kahvaltı etmeye başladılar. Heejin her seferinde etrafı övüyor, Changbin de gülerek onu seyrediyordu. Biraz derslerden biraz gelecek planlarından bahsedip karınları doyuncaya kadar yemek yediler.
Changbin, ağaca yaslanmış Heejin'in yanına geçti. Kafasını kucağına koyup kıvrıldı. Heejin'in elleri hemen Changbin'in saçlarına gitmişti. Siyah dalgalı saçlarını okşamaya başladı. Her dokunduğunda Changbin mayışıyordu.
"Tüm gün böyle durabilirim."
Gözleri kapalıyken konuştu Changbin.
Heejin gülümsedi. Saçındaki elini yüzüne oradan da yanağına kaydırdı. Okşarken konuştu.
"Ben de öyle."
Changbin gözlerini açıp yanağındaki elini tuttu. Daha sonra dudaklarına götürüp öptü.
İkili biraz daha orada kaldıktan sonra Changbin'in yönlendirmesiyle çiftlik kısmına geçtiler.
Heejin gördüğü bembeyaz at karşısında öylece kaldı. At o kadar güzel ve duruydu ki bir kraliyet masalından fırlamış gibiydi.
"Sevebilir miyiz ?"
Changbin gülümseyerek kafasının salladı. Heejin atın yanına yaklaşıp boyun kısmını okşamaya başladı. Changbin ise bir süre bu manzarayı izledikten sonra köşeden aldığı havuçla Heejin'in yanında geldi. Heejin uzattığı havucu beyaz ata yedirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Will Always Love You | Seo Changbin
Fanfic"Küçüklüğümden beri yaralarımı hep kendim sarardım ama artık sen varsın." Changbin anında kafasını kaldırıp gözlerine baktı Heejin'in. "Her daim, hem senin hem de küçük Heejin'in yaralarını sarmak için yanında olacağım."