7-

308 17 0
                                    

NSB/Panic 🌼 (Sarı saçlı olan Devrim, sigara içen ise Canalp unutanlar için ♡)

--

Hızlıca üstümü düzeltip aşağı indim. Belli ki kötü bir şey olmuştu ve ben ne olduğunu merak ediyordum. Evet daha tanımıyordum onu ama birine kötü bir şey olunca benimde moralim bozuluyordu işte.

"Abii, çıkıyorum ben. Gelirken haber veririm." Herhangi bir ses gelmeyince onayladığını anlayıp dışarı attım kendimi. Evim parka yakındı, kolayca gidebilirdim. Ufak bir parktı zaten, çok zorlanmayacaktım.

Minik: Dayı geldim ben.
Nerdesin?

Dayı: Büyük ağacın yanına fular koydum.
Onu bağla gözlerine yanına geleceğim.

Görüldü

Telefonu kapatıp çınar ağacına ilerledim, yerde siyah, üzerinde papatya motifleri olan uzun bir fular vardı. O kadar güzeldi ki. Güvenini kırmamak adına alıp gözlerimi bağladım. "Şey, bağladım ben gözlerimi, hemen gelebilir misin acaba? Biraz korkuyorum da.."

Yazar'dan;

Devrim tek başına kalmaktan korkuyordu, bu onun için travma gibi bir şeydi. Koluna dokunan elle istemsizce yerinde sıçradı. "S-sen misin?" Dağhan konuşmamayı tercih etti. Devrim zeki bir çocuktu konuşursa anlardı. Anlaması için kolunu sıvazladı yavaşça. Devrim'in elini tutup yaşlı çınar ağacına götürdü, yere oturdu ve Devrim'i de oturması için aşağıya doğru çekti. İkiside oturunca genç oğlan başını çocuğun omzuna koydu, ağlamaktan şişmiş gözleri ile alttan onu izledi. Küçük olan elini kaldırdı ama ne yapacağını bilemeyip tekrar yere koydu. Elinin üstüne konulan el ile yerinde kıpırdandı. Dağhan elini alıp ilk önce dudaklarına götürdü ve yavaşça avuç içini öptü daha sonra ise yavaşça saçına çıkardı miniğinin elini. Devrim bir sorun olduğunu anlamıştı ve bozuntuya vermeden saçlarını okşadı adamın.

Bir an için öldüğünü sandı genç oğlan, bu çocuğa duyduğu masum sevgi ona ağır geliyordu. Çünkü, Devrim çok güzeldi, herkes onu kıskanıyor ve ona yakın davranmaya çalışıyordu. Dağhan, Devrim'i küçüklüğünden beri tanıyordu. Abisi ile çok yakın arkadaştılar ve aileleri de birbirini seviyor ve sayıyordu. Hatta öyle ki Dağhan ve Çakır'ın babası Ali Bey vefat edince, Canalp ve Devrim'in babası Hasan Bey yıkılmıştı. Şimdi ise Dağhan ve Çakır'a çok iyi bakıyor, kendi evlatlarından ayırmıyordu. Dağhan mayıştığını hissetti ve kafasını çocuğun boynuna biraz daha gömdü. Göz yaşlarını daha fazla tutamadı ve bıraktı kendini. Sevdiği çocuğun omzunda ağlıyordu ve bu anlatılamayacak bir şeydi. Kokusu rahatlatıyordu zaten. Devrim yumuşak saçlarda ki elini adamın yanağına indirdi ve göz yaşlarını sildi.. Dağhan küçük bir çocuk gibi kafasını çocuğun eline sürttü. Devrim yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını okşadı. Hayır, kesinlikle dayı değildi. Dalga geçiyordu zaten, fotoğraftan sonra ikna olmuştu. Onu bir an önce tanımak istiyordu..

"Seni ne zaman göreceğim ben dayı?" Hareket eden vücudu ile güldüğünü anlayıp az önce okşadığı saçlarını dağıttı ve elini tekrar yüzüne indirdi. "Gülme, merak ediyorum." Kafasını kaldırdı ve çocuğun çenesine ufak bir öpücük kondurdu . "Özür dilerim ama çok tatlısın."

--

Dağhan ve Çakır... Çok güzeller maalesef. 

Söyleyecek de bir şey yok ki anam ne diyim, öpüyorum güzel gözlerinizden.

41023





-Efil ʚ♡⃛ɞ-

Dayı-BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin