VERİLENHER SÖZ TUTULSUN!
Bugün buradaki üçüncü günümüzdü Umut'un demesine göre bir aksilik çıkmazsa eğer "Zelzele" filmi bugün çekilmeye başlayacaktı, heyecanımdan yerimde duramıyordum. Dün gece Umut ile birlikte hazırladığımız soruları tek tek temiz sayfaya çekmiştim.
"İnci, hadi kızım kahvaltıya." Selma teyzenin bu sesi bana annemi hatırlamıştı, beni tıpkı annem gibi çağırmıştı.
"Geliyorum..." dedim usulca, bana ailemi hatırlatan her bir nokta canımı çok yakıyordu. Yüzümdeki asık surat ifadesini silip, kahvaltı için içeriye geçtim, teyzem Umut'la sohbet ederken ben de yanlarına geçip onları dinledim.
"İnci çekim öğleden sonra başlayacakmış, istersen gidip bakalım, Ne dersin?"
Tabii ki de evet derim.
"O-olur." dedim kekeleyerek.
"Süper ben seni namazdan sonra gelir alırım?"
"Evde kılıyorsun ya." Şaşırmış bir ifade ile Umut'a baktım.
"Bugün cuma İnci, camii de kılmamız gerekiyor." Umut'un Efe abisi konuya hemen ortak oldu.
"Sen hiç bilmiyor musun İnci?" Umut'un abisi gözlerime sanki suç işlemişim gibi bakıyordu, açıkçası biraz ürkmüştüm.
"Efe, yemeğini ye işine bak oğlum hadi." İçime derin bir ferahlık gelmişti, sağ olsun ki Selma teyze beni kurtarmıştı.
"Sen namazdan sonra gelirsin oğlum, sen gelene kadar biz de vakit geçiririz gözün arkada kalmasın." Selma teyzenin bu sözüne Umut gülümseyivermişti. Kahvaltıyı yaptıktan hemen sonra Umut ve abileri gitmişlerdi teyzem kaldığımız odaya geçip biraz uzanacağını söylemişti biz de Selma teyze ile birlikte içeri geçip bize birer bardak çay doldurup kanepeye geçtim.
"Selma teyze, sen az da olsa Umut'un küçüklüğünü biliyor musun?" Selma teyze mahcup olmuş gibi başını eğdi.
"Keşke bilsem kızım, Umut doğmadan üç gün önce bir oğlum olacaktı benim ama o da doğum esnasında öldü, sonra da öğrendim ki annesi Umut'u bırakıp gitmiş babası vardı ama o kadına olan aşkından dayanamayıp intihar etti. Ben şeker hastası olduğumu öğrendikten sonra buralarda durmamıştım kardeşim Hakan'ın yanına gitmiştim..." Umut'un sütannesi de mi şeker hastasıymış, şaşırdığımı belli etmemek için başımı eğip üzüldüğümü belli ettim.
"Umut'u bırakıp gitmeyi hiç istememiştim, eğer babaannesi Umut'u bana verseydi ben onu da alacaktım yanıma ama en sonunda oda bakamamış yavruma, ben aldım Umut'u 12 yaşındaydı aldım Hakan'ın yanında gittim kızı Umay ile çok iyi anlaşmışlardı dördü bir odanın içerisinde geçinip gidiyordu ki..." Selma teyze susmuştu, birden gözyaşlarına hâkim olamayıp ağlamaya başladı.
"Umay'a gece kaçacağını söylemiş, ikisi de küçük yaşta akılları yetmiyordu Umay susmuş bizim oğlanda kaçmış." Umut'un bu yaptıklarını duyunca gerçekten çok şaşırmıştım.
"Çok aradım Umut'u, bir müddet bulamadım, yurda almışlar oradan da kaçmış ve sonra onu hiçbir yurt kabul etmeyince nerede ne yiyip içtiği belli olmadan büyümüş, sonra öğrendim ki şiir yazmaya başlamış, ne yaptı nasıl yaptı bilmiyorum ama seneler sonra başarmış kolay olmamış ama başarmış." Anladığım kadarıyla Selma teyze de Umut'un bazı yaşadıklarını pek bilmiyordu.
"Ben Umay'ı tanıyorum Selma teyze, hatta Umut ile Umay'ın vesilesiyle tanıştık. Umay benim dershaneden arkadaşımdı fakat uzun süredir konuşmuyoruz." Selma teyze meraklar içerisinde uzun uzun gözlerime baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUN İNCİSİ GÖK'YÜZÜNDE
ChickLit+Dünya gözüyle olmadı Hanımefendi. - Bekledim sizi Bayım. +Ahirette kavuşacağız Hanımefendi.