2 - Yıkım

21 3 0
                                    

(Helin'in ağzından)

-Soğuk navale git bana helva al da gel, ilaç içicem

Bana uzattığı parayı aldım, burada çalışmamın üzerinden bir hafta geçti.. zamanın dışarıda hızlı olduğunu bilmiyordum, oysa içerideyken her dakika bir asır gibiydi.

Bu mahalleyi biraz daha tanıdım.. binaları, hayvanları, havasını ve birçok şeyi sadece korktuğum insanlardı, onlar ile tanışmadım.

Helvacıya gittim, İçerisi kalabalıktı. Yazdı ve galiba bu insanların hepsi yabancıydı içerideyken, liseden kalma ingilizcem ile anlıyordum onları

-Can you speak English?
(inglizce konuşa bilir misiniz?)

-No

Helvacının verdiği cevap ile turistlerin yüzü düştü

-If you want, I can help
(isterseniz yardımcı olabilirim)

-God! thank you madam.

Helvanın üzerine dondurma istiyorlarmış onlar siparişlerini aldılar, bir kez daha teşekkür edip gittiler ben ise yine buz gibi suratımla onlara baktım nezaketen başımı eğdim sonra Hasan amcanın siparişini verdim

Adama parasını ödedim ve gittim adamın gözleri ise giydiğim önlüğe kaydı 'Deniz çiçekçilik'

Ben dışarıya çıktığımda ise yağmur yağmaya başladı yaz yağmuru dedim umursamadım ama yağmur git gide şiddetini arttırdı bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında dükkana gitmeye çalışıyordum benim aksime insanlar koşuyordu ya da saklanıyorlardı ben ise yürüyordum yağan yağmur ile saçlarımdan damlayan sular yüzüme geliyordu ıslanmak böyle birşey di, hasret kaldım ben yağmura şimdi ise yarını düşünmeden bekliyorum beni ıslatmasını ıslak kıyafetlerim vücuduma yapışıyor.. ayakkabımın içine dolan su ile yürümeye devam ediyorum az kaldı dükkana

Bileğimden çekilmesi ile durdum narin bir dokunuşu,  yağmur durdu benim için üzgünüm durmamış yağmur şemsiye tutuyormuş bu adam bana..

-Helin niye yağmurun durmasını beklemedin?

Cevap vermedim yüzümü inceledi o da yıllardır yorgunlukla bakan gözlerimi..  dudaklarıma baktı, gözlerini takip ettim sokağın ortasında dikiliyorduk etrafımızda insanlar koşarak kaçıyorlardı

Elini omzuma koydu nazikce beni ittirmeye başladı, adımlarım sabitlenmiş gibiydi bu sefer elini belime koydu ona baktım o bana bakmadı ileriye bakıyordu kendimi ona baktım arabasına doğru yürüdük kapıyı açtı ve beni bindirdi kendi de bindiğinde kısık sesle konuştum

-Araban ıslandı

Klimayı açtı sessiz bir yolculuktu, dükkanın önüne geldiğimizde durdu inmedin izlemeye devam ettim yağmuru, ceketini çıkardı bende bu sefer onu izledim bu sefer üniforması yoktu

-Ben iniyorum, üstündekini çıkart bunu giy. Şimdilik idare eder seni

Dedi ve arabadan indi üstüme yapışmış olan tişörtü çıkardım, onun ceketini giydim büyük geldi tabiki ama sıcaktı gerçi ben alışkındım

Hapishane anım geldi aklıma bir gülümseme geldi dudaklarıma

..........

O anıya gidiyoruz..

Rüyamdın GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin