BÖLÜM 14

3.5K 78 242
                                    

Bir önceki bölümden hatırlatma..

Suga: denizler rengini gökyüzünden alır güzel karım ama unutma gecede gökyüzündedir ve gece tehlikedir...

Yeni bölümden devam...

Serin'in anlatımıyla...

Sabah gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey kaldığımız ortak evin tavanı oldu. Uyku sersemliği ile yatakta doğrulup yanıma baktım ama Suga'yı göremedim. Akşam aramızda geçen yakınlaşmadan sonra ikimizde uyumuştuk. Belki işi vardır. Sonuçta bu ilk değil, bir yıl içinde neredeyse her sabah onu yanımda görememiştim.

Buna artık alıştığımdan olsa gerek fazla takmadan doğrulduğum yataktan kalktım ve banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından beyaz bornozumu giyerek Kwan'ın beşiğinin yanın geldim. Hala uyuduğunu görünce odanın içinde bulunan dolaptan evde rahat edebileceğim ama şık görünen kombin giydim.

Telefonumu alarak odadan çıktım ve merdivenlerden aşağı inip bizimkilerin oturduğu -ama Suga'nın olmadığı- salona geldim. Namjoon ile Jian'ın arasındaki tekli koltuğa oturduğumda hepsinin gözleri kısa bir an bana ilişti hemen ardından Arin'in dudakları aralandı.

Arin: Kwan nerde? Minnoşumu seveyim biraz.

Hafifçe gülümsedim. Yaptığı kombin ile evde olmamıza rağmen fazla şık duruyordu. Onu tanıdığımdan bu yana hep böyle şık giyindiğini görmüştüm. Evde ve dışarıda fark etmeksizin hep böyle şık giyiniyordu. Ki bence doğal hali daha güzeldi ama eğer o böyle seviyorsa diyebileceğim bir şey yoktu.

Serin: Odada uyuyor hala. Getirecektim ama uyuduğundan getiremedim, uyanınca seversiniz artık.

Cümlem biter bitmez Jian'ın neşeli sesi doldu kulaklarımıza.

Jian: Ayy uyansın uyansın! Çok tatlı ya, bende böyle bir çocuğum olsun istiyorum.

Derken birden durdu, gözleri yanında telefona bakan Jimin'e odaklandığında hepimiz ikisine bakıyorduk. Jian hafifçe ve masum gözlerle Jimin'i dürterek Jimin'in başını kaldırıp ona bakmasını sağladı. Ardından Jimin'e kedi misali yanaşırken Jimin yapmaya çalıştığı şeyi anladı ve ondan uzaklaştı.

Jimin: ben senin ne yapmaya çalıştığını biliyorum güzelim ama olmaz daha vakti değil.

Bizimkiler hafifçe kıkırdarken bende dudaklarımdaki gülümsemeyi engelleyemedim. Hala onlara bakmaya devam ederken Jian birden oturduğu yerden somurtarak kalktı. Elleri iki yanında yumruk olurken giydiği çiçekli yaz elbisesi bu havaya rağmen enerji saçıyordu, ancak Jian'ın şuan tam enerjik olduğu söylenemezdi.

Ayakta durmaya devam ederken Jimin'e öfkeyle baktı ve tiz sesi evde yankılandı.

Jian: Sürekli vakti değil diyorsun! Çocuk yapmayı geçtim bu sıralar benimle ilgilenmiyorsun bile. Sürekli ya telefonda ya da dışarıdasın, bıktım artık!

Hızlıca yanımızdan ayrılıp üst kata kendi odalarına çıkıp kapıyı sertçe kapatırken Jimin bıkmış bir ifade ile nefes verdi. Hiç birimize bakmadan ayağa kalktı, Jian'ın arkasından gitmeye başladı. Yanımızdan geçerken sadece "gidip konuşsam iyi olucak" dedi.

Olanlardan sonra hepimiz şaşkın olduğundan kısa bir an konuşmadık. Sessizliği bölen şey kapının açılma sesiydi. Kafam merakıma yenik düşüp diğerleri gibi gelene baktığında üstü başı dağınık, yorgun bir Suga görmeyi beklemiyordum.

Kaşlarım anında gözlerimin üzerine inerken içimde hissettiğim garip hisle beraber korku ve endişe duygularıyla anında ayağa kalkıp Suga'nın yanına gittim. Bir elimle hemen kolunu tutarak dengede durmasını sağlarken diğer elimle sanki yaralanmış gibi üzerini yokladı. Fakat Suga bu halime tebessüm etti ve onu yoklayan elimi tuttu. Yorgun ama derin bakan gözleri ilk bana sonra arkamdan gelen bizimkilere odaklandı. Kim olduğunu bilmediğim birine bakarak başını evet der gibi bir kere salladı. Ben hala içimde hissettiğim korkuyla ona bakmaya devam ederken o, elimi bıraktı ve bu halinde bile güçlü duruşundan taviz vermeyerek rahatlatıcı bir fırtınayı andıran sesinin kulaklarıma dolasına izin verdi.

MAFYA SUGA (++18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin