Anne gülüşü:)

125 101 0
                                    


Karşılık verecek miydi kara topraklarım?

Gülümseyip kendimi içeri attığımda ister istemez kalbim hızlanmıştı bile. Neden Vavara'nın bir büyücü olduğunu kanıtlamaya çalışıyordum ve bizzat kendimi feda ediyordum bilinmez ama içimdeki ses ben harici kimsenin bu konuyla ilgilenmeyeceğini söylüyordu.

Kendimi bu sefer yatağın örtüsünün altına attım. Bedenimi tamamen kaplayacak şekilde üstümü örttüğümde nefesim daralmaya başlamıştı bile.

Gözlerimi kapattım.

Karanlık bir odada hayal ettim kendimi .sallanan sandalyede sallanıyordum, zihnim hayalimi red ederek kahkaha atan küçük bir kız çocuğuna dönüştürmüştü beni. Ne kadar şu anki halimi hayal etmeye çalışsam da küçük ben sallanan sandalyede kahkaha atarak neşeyle sallanıyordu. Perdeler hızla açıldı. Kahkahalarım yavaşça söndü.

Sandalyeden inip zıplaya zıplaya neresi olduğunu bilmediğim merdivenlerden iniyordum. Zihnim bana uymayarak kendi çizdiği yoldan devam ediyordu, ona izin verdim.

Bahçe gibi bir yere çıktığımda güneş çok hoşuma gitmişti, kafamı yukarı kaldırdım. Küçük bedenimle uyumlu olarak küçük olan kollarımı iki yana açıp gülümsemeye başladığımda bir yandan kıkırdıyordum. Gözlerimi de kapattığımda derin nefes alıp verdim. Mis gibi ağaç kokusu burnuma gelmişti.

Etraf kararmaya başlayınca gözlerimi açtım. Burnumun ucuna düşen su damlası yağmurun habercisiydi. Bir anda kararan havayla kalbimin ritmi hızlanmaya başlamıştı, arkamı dönüp eve geri dönmek istemiştim ama ev yoktu.

"nasıl ya?" sesim bile küçük bir çocuğun sesi gibi çıkmıştı. Etrafımda dönmeye başlamıştım, çıktığım evi arıyordum.

Ev?

Ev nerede? Merdivenlerinden indiğim ev nerede? sandalyesinde sallandığım odanın diğer kalanı nerede!?

Nereye koştuğumu bilmeden koşmaya başladığımda insanlarla dolu caddede ağlayarak ilerliyordum, neden ağladığımı da bilmiyordum ama koşarken sadece ağlıyordum. Senelerdir akmayan göz yaşım küçük bedenimde yeniden can bulmuş ve gözlerimden firar ediyordu.

Nasıl bir hayaliydi bu? Ne yapıyordum ben bu dünyanın içinde?

Koşmayı bırakıp kaldırımın kenarına oturduğumda dudaklarımın uyuştuğunu hissediyordum. Konuşmaya çalıştığımda olmuyor dudaklarım daha da acıyordu. Rahat bıraktım bedenimi illaki Vavara bana yardım etmeye çalıştığında sona erecekti bu durum. Yada doktorlar yardımıyla.

Yanımda hareketlilik hissettiğimde başımı çevirdim, gri bir kedi... gözlerimi ondan alamıyordum, o kadar tatlıydı ki!

Küçük ellerimle kediyi sevmeye başladığımda bir anda bebek ağlama sesi gelmişti. Şaşkınlıkla ağlama sesine döndüğümde onu görmüştüm.... Gizem?

Gizemin küçüklüğü tıpkı eskide ki gibi karşımda kediyi gördüğü için ağlıyordu, ardından tatlı bir kahkaha sesi duyuldu. Korkuyla kahkaha sesini aradım.

Bu sefer bulacaktım onu, kim olduğunu görecektim. Sol omzuma zarif bir el hissettiğimde hızla gözlerimi eline çevirdim, siyah ucunda küçük bir inci tanesi olan bir bilekliği vardı. Gözlerimi bileklikten çekip tam kadına bakacağım sırada gözlerimi açtım.

Başımın altında Vavara'nın ellerini hissediyordum. Tam olarak gözlerimin içine mutlulukla bakıyordu. Şen bir kahkaha attığında annemin kahkahasına ne kadar benzediğini sorgulamıştım bir an ama nefes almakta zorlandığımdan sadece yattığım yerde öksürüyor bir yandan da boğazımı ovalıyordum.

10 DA 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin