karşılaşma

114 101 0
                                    

Cam vardı, içinde de...

içinde Melis ve iki adam daha vardı?

Onları görmemle şaşkınlıkla ayağa kalkmam bir olmuştu, Melis bir elini cama yaslamış diğer eliyle de ağlamasını engellemek adına ağzına bastırıyordu.

Camın olduğu yere doğru sakince ilerlediğimde sadece Melis'e bakıyordum. Arkadaşım, kardeşim, annem, babam. Sırdaşım , güven kaynağım. Ölüm pahasına yanında duracağım insana bakıyordum. Peki o ne yapmıştı benim için?

Derin bir nefes aldım, evet canım acımıştı. Ve uzun zaman da acıyacaktı, belki de asla geçmeyecek bir oyuk oluşmuştu kalbimde. Ama sadece nedenini öğrenmek istiyordum. Kendimi tanıdım tanıyalı beni kalbimden vuranları bu zamana kadar yaptıkları için asla sorgulamamıştım , benim neye neden olup da bunu bana yaptıklarını sorgulamıştım. Kendi hatamı bilmek için. Yine aynısını yapacaktım.

Melis daha ben konuşmadan başını iki yana salladığında sadece buruk bir gülümseme ile cevaplamıştım, diğer elini de cama yasladığında hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ama sesini duyamıyordum. Duysam da benim için artık hiçbir şey değişmeyecekti.

Yanında duran adamlara göz gezdirdim kısa bir süre. Biri fazlasıyla yaşlı, kilolu ve kısaydı. Diğerinin siması nereden olduğunu bilmediğim bir şekilde fazlasıyla tanıdık geliyordu. Kaslı gövdesi, yeşil gözleri... kıkırdamaya başladım "hadi ama!" dedim yüksek sesle. "bu balkondaki adam olamaz değil mi!?" sonlara doğru sesim sert çıkmıştı.

Yeşil gözlü adam biraz daha öne çıkıp soldaki duvara ilerledi, "ta kendisiyim küçük kız" küçük kız? kafamı iki yana sallayarak gülmeye başladım, istem dışı gülüyordum. Elimde olsa buradan çıkmak için duvarları tırmanır oradakilerin hepsini öldürürdüm.

Benim için eskiden yapılanlar önem değildi, şuan. Yanımda olup. Bana destek çıkanlar, benim için en üst düzeydeydi. Camdan izleyenler değil.

Boğazımı temizledim, kollarımı göğsümde birleştirip bir bacağımı kırdım, şuanda liseli kavgacı kızların kavgadan önceki duruşlarına benziyordum dışarıdan bakınca. "nasıldı peki kurbanlarınızı uzaktan izleyip onlara işkence günü için eğitim vermek bayım?" alayla sorduğum sorularla nasıl gözüktüğümü gayet iyi biliyordum. Ama benim içim yanıp kavruluyordu, niye böyle bir ihanet yemiştim ki ben? Ne yapmıştım?

"emin ol çok eğlenceli, buradan çıkarsan bizzat yanıma aldıracağım seni" tekrardan yeşil gözlü adam konuştuğunda başımı saygı gösteriyormuş gibi aşağı indirdim.

Arkama baktığımda herkesin gözü dolu beni izlediğini görmüştüm, çünkü bir çoğu konuşma tarzımdan bu insanları tanığımı biliyordu, oysa ben aralarında bir tanesini tanıdığımı düşünüyordum ki, yanılmışım.

Gözlerim kısa bir saniye Dilan'a kaydığında cama korku dolu gözlerle baktığını görmüştüm. O yaşlı adama korku ile bakıyordu.

Dilan'nın aksine cesaretle yaşlı adama döndüğümde göz kırptım, "naber babalık! Dur bir tahmin edeyiim!" Dilan'a döndüm, elimin tersiyle camdakiler görmemesini istiyormuş gibi ağzımı kapattım, fısıldayarak "ismi neydi?" dediğimde Dilan'ın sağ gözünden bir damla yaş akmıştı. Dudaklarını oynatarak 'yapma' dediğinde 'daha ne kadar canım, canın yana bilir ki?' diyerek karşılık vermiştim.

"sen şu oyunu tasarlayan dayı olmalısın, müthiş üçlü ama bence eksiksiniz... nerde sahip? Bana güya baba olan, senelerdir neden Melis'in Sahip'den nefret ettiğini anlamadığım ve ona günden güne daha çok sevgi gösterdiğim adam? Hah! Dur bi!" elimi onlara doğru salladım, "kendisi gelemedi tabi! Sadece bulanık görüntüsünü gösterecek kadar güvencesiz olduğu içinde bizim görmemizi istedi değil mi?" yaşlı adam da yeşil gözlü adam gibi duvara yaklaştıktan sonra konuşacaktı ki Melis'in onu itmesiyle geri sendeledi.

10 DA 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin