Sabah erkenden ofise geçip toplantım için hazırlanmaya başladım. Toplantı saatine 5 dakika kala müsait misin? diye mesaj geldi. Ben de 5 dakikam var toplantım var yemeğe çıkılır vs 3-4 saat sonra müsait olabilirim acilse yaz lütfen dedim. Eski erkek Arkadaşı Okyanus onu engellediğinden başka bir numaradan aramış ve çok pişman olduğunu Onu görmeye geleceğini söylemişti. Şirketten çıkmak istiyordu ama dışarıda bir yerde olabilir diye çıkamadığını söylüyordu. Tamam bekle Ben birilerini yolluyorum Seni alıp güvenli bir şekilde yanıma getirecekler toplantıya giriyorum Seni arayıp Benim tarafımdan gönderildiklerini söyleyecekler diye de ekledim. Tamam dedi.Toplantıya girerken Bizim çocuklara gerekeni söyledim, gidip yarım saat sonra döndüler. Toplantıya ara verdiğimizde hemen odama çıktım. Beni görünce ayağa kalktı, gel buraya deyip sarıldım. Oturduk ve merak etme burada güvendesin, burası Bana ait deyince iyice rahatladı.
B; Sence neden görüşmek istedi?
O; Ben iki gün evvel haber almıştım Benden aldığı parayı batırmış, kuruşsuz kalmış.
B; anlaşıldı tamam. Hallederiz merak etme. Toplantıyı halledeyim yanındayım, Ben gelene dek Seninle ilgilenecekler
O; tamam teşekkür ve özür bir arada kabul et lütfen
Çıkarken kapının ağzından sekretere, ne içer bir ihtiyacı var mı sürekli ilgilenin dedim. Toplantıya inip devam ettim. Toplantı olumlu geçmiş yemeğe çıkılacaktı. Misafirim var Bize katılsa Sizin için problem olur mu dediğimde herkes tabii ki o nasıl söz vs şeklinde cevaplarla olumlu karşıladı. Yukarı çıkarken araçları hazırlayın çıkıyoruz talimatını verdim. Okyanus'u alıp araca bindim. Okyanus şaşkın bir halde İnsanlarla tanışıyor, Bense İnsanların tepkilerini izliyordum. Bizim araçta iki kadın vardı, Onlar bile hayranlıkla bakıyorlardı. İçlerinden biri eşiniz ne kadar güzel çok yakışmışsınız deyince kahkaha atarak evli değiliz dedim. Adamlardan biri de e o zaman herhalde düğüne Bizi davet edersiniz dediğinde Okyanusla göz göze geldik. Kızarmıştı gülümsedik ve tam durumu anlatacağım esnada restorana ulaşmıştık kapı açıldı. Buyrun dedim indiler, Okyanus inerken yüzüme gülümseyerek baktı. Üst kata çıktık yemeklerimiz geldi. Sohbet ederek yemeye başladık. Bir Çinli ortakları vardı son anda özel bir işi çıktığını affını istediğini söylemişti. Telefonla haber verip gelmekte olduğunu restoranın yerini öğrenmeye çalıştığını söylediler. Konumu şoförüyle paylaştılar. Adam geldi ama tek başına geldi tercümanı yanında değildi. Bizim kide O gelmeyeceğinden yanımızda değildi. Adamın İngilizcesi de çok zayıftı. Tam tercümanı çağıracak oldum ki Okyanus telefona uzattığım elimi tutup adamla diyaloğa girdi. Başladı tercümanlığa baya bir işe yaramıştı. Şirkete döndük orada da adama kısa bir özet geçerken yine yardım etti. Herşey bitti İnsanları uğurladık. Elinden tutup eğilerek öptüm ve Kahve? dediğim anda evet cevabını aldım. Kolkola odama çıktık kahveleri söyledim.
O; Üçlü koltuğa oturup ayaklarımı sehpaya uzatsam olur mu?
B; Bunu gerçekten sordun mu?
Rahatına bak lütfen.
Kahveler geldiğinde kapının ağzında alıp tamam servisi Ben hallederim, kimse rahatsız etmesin diyerek kapıyı da kilitledim. Kahvenin yanında ki macaronları görünce offf bayılırım diyerek hemen birini yemeye başladı. İştahını görünce istiyorum daha getirsinler deyip telefonu aldım. Ne kadar varsa yerim bu Benim zaafım durduramıyorum kendimi dedi. Macaron ne kadar varsa alın gelin dedim. Ve alacak kişiye dükkana gidip ne kadar macaron varsa alıp gelmesini mesajladım. Bu saatlerde fazla kalmıyordu zaten orada, yiyemediğini de eve götürür diye düşündüm. Çocuk işi ciddiye almıştı. Biraz sonra elinde koca bir tepsi macaronla geldi. Bir dakika sonra kapı çaldı aynı tepsiden bir tane daha geldi. Bir dakika sonra bir tane daha... başladık gülmeye. Çocuk başka bir isteğiniz var mı diye sorunca gülerek teşekkür ederim deyip, çıkmasını işaret ettim. Okyanus tepsilere bakıyor gözlerinin içi gülüyordu.
O; Biraz abartmadın mı?
B; bu saatlerde orada genelde bu kadar kalmamış oluyordu, günlük yapıyorlar. Çocuğada ne kadar macaron varsa al gel deyince...
Gülmeye başladı...
O; Bunları ne yapacağız şimdi
B; yerim dedin ya
O; Oldu canım
gülümseyerek kalktı bir tepsiyi alıp aşağı indi ve çalışanlara bunlar Sizin afiyet olsun deyip çıktı. Sekreteri çağırarak lütfen bunları araca yükletir misiniz dedi. Tabii tepsinin birinden 6-7 tane alıp tabağına aktarmıştı bile. Bense sadece Onu izliyordum. Telefonu çaldı Babası arıyordu. Tamam Babacım selam söyle Benden de deyip kapattı. Misafir mi gelmiş, misafirliğe mi gitmiş dedim. Babam memlekete döndü dedi. Sevinmiştim O da bunu anlamıştı. Biraz daha oyalandık sonra Bana gidelim mi dedi. Çıktık evine ulaştık. Kapıdan girince müsaadenle deyip eğildim ve çizmelerini çıkardım. Doğrulunca yanağıma bir buse kondurup teşekkür ederim alışırım ama bak dedi. Alış alış dedim gülümseyip. Salona geçip yan yana oturduk ayaklarını kucağıma uzatıp o kadar tercümanlık yaptım herhalde masajı hakettim değil mi dedi başını arkaya atarak. Hemen başladım. Ayakları terliydi kokladım ama inanılmaz bir şekilde ayak kokusu değil sanki hoşuma gidiyordu. Çok özenli bir şekilde masaj yaptım. Teşekkür etti içeriye gidip rahat bir şeyler giyip geldi ama çorabını değiştirmemiş ya da çıkarmamıştı. Tekrar ayaklarını kucağıma koydu ve kokusu ile aranız nasıl dedi. Ben de inanmayacaksın ama daha önce ilgilendiğim hiçbir ayağın bu kadar güzel kokmadığını söyledim. Ohhh sevindim. İstersen koklayabilirsin hatta Bizim ki bir seferinde bir dizi bölümünü nasıl izlediğinizi anlatmıştı onu da yapabiliriz tabii istersen dedi. Olur tamam dedim dizinin başlamasına 5-6 dakika vardı. İçeri gidip yere sermeye bir şeyler ve iki tane minder ile geri döndü. Kendi eliyle yerleştirip hazırladı, buyrunuz efendim dedi. Gülümseyerek uzandım yüzümü tv ye döndüm. Sol ayağını özenle yanağıma yerleştirdi, sağ ayağını ise göğsüme doğru uzattı. Dizi başladı hem izliyor hemde burun hizamda ki iki parmağının arasından yayılan kokuyu içime çekiyordum biraz sonra diğer ayağını getirip yer değiştirdi reklam girmişti, tam ayağını indirirken tabanına doğru döndüm ayağının altında burnumu hissedince birden kaldırdı ayağını ve Seni yaramaz diyerek yerleştirdi ayağını derin bir nefes çektim bir daha bir daha... diğer ayağınıda yerleştirdi. Reklam bitmişti ayaklarını hafif kaldırıp izliyecek misin dedi. Ayaklarının üzerinden ellerimle bastırıp yapıştırdım. Gülerek tahmin etmiştim dedi.Dizi bitene kadar koklayarak ayak sehpası gibi durdum. Ara sıra ayak ayak üzerine attı, ayaklarının yerini periyodik zamanlarda değiştirdi. Ben de zaman zaman öptüm, bir iki kere dilimi değdirdim. Telefonu çaldı aaaa dedi arayan Bizim şirineydi ve görüntülü arıyordu. Ayaklarını çekip Bana gösterdi kalktım yanına oturdum görüntülü açılır açılmaz kafa kafaya verip gülümseyerek el salladık. Görünce dikkatli baktı ve yaşasııııııın diye bağırdı. İkinizde pişman olmayacaksınız eminim Ben hatta ne de yakışmışsınız evlenin Siz dedi. Kahkahayı patlattık ikimizde sonra da Okyanus Ona bugün araçta yaşanan diyaloğu anlattı O da e bir tek Ben yakıştırmamışım bak, düğüne Beni çağırmazsanız basarım o düğünü falan deyince, başladık kahkahalarla gülmeye sonra işim var hadi görüşürüz falan kapattı. Telefon hemen tekrar çaldı, arayan komşusuydu ona bir konuda yardım etmesini rica ediyordu. Misafirim var dediğinde de yarım saat sürmez diyerek ısrar ediyordu. Benden izin isteyip kabul etti. Hemen gelirim keyfine bak diyerek çıktı. Ne kadar sürdü bilmiyorum çünkü kanepede uyuyakalmıştım. Geldiğinde uyuduğumu görüp rahatsız etmemiş üzerimi örtmüş uyanmamı beklerken O da diğer koltukta uyuyakalmıştı. Sabah hemen hemen eş zamanlı uyandık. Göz göze geldik gülümseyerek kalktık birlikte Banyoya gittik çift lavaboluydu çünkü yan yana yüzümüzü yıkadık. Mutfağın önünden geçerken birbirimize bakıp Ben tost deyince gülümseyip yapsak mı dedi. Ben kaşarı sucuğu domatesi doğradım O da tost ekmeklerini yağladı. Ben tostları pişirirken O da çayı demledi. Mutfakta ki masada oturup sohbet ederek yedik ve yine aynı anda eline sağlık deyince göz göze geldik ve bir süre bakıştık.
B; Tamam Seni bugün kaçırıyorum
O;Ya ama holdinge uğramam lazım çok kısa ama bir kaç evrak imazalamam lazım
B; hı hı tabi tabi gördük çok kısayı akşamda hemen geliyordun
O; yaa Ben geldim bi kere Sen hemencecik uyuyakalmışsın bi kere
B; tabi tabi en son saate baktığımda Sen gideli 50 dakika olmuştu
O; hadi yaa hakkaten mi özür dilerim ama yarıda bırakamadım naapiiimm. Tamam söz veriyorum 10 dakika uğrayacağız, uğramam lazım
B; tamam 20 de Benden yarım saat olsun göreceğiz hadi bakalım
O; yaa Sen çok fenasın ama heee
Hadi hazırlan rahat birşeyler al yanına deyip kalktım. Hemen hazırlandı ve kapıya gelip asker selamıyla hazırım komutanım dedi, gülüştük aşağı inip araca bindik Holdingin kapısında durdum hızlı bir şekilde indi ve bütün ihtişamıyla çabuk adımlarla içeri girdi Onu gören önünden çekilip selam veriyordu. 15 dakikada geri geldi. Tamamdır dedi. Yola çıktık.
O; Nereye gidiyoruz ?
B; sürpriz ama holdingden çabuk kurtulduğun için daha konforlu bir yolculuğa hak kazandın
O; hımm hadi bakalım
Şirketin yanında ki plazanın önünde durdum. Çocuklar koşup yanımıza geldiler aracın anahtarını verdim Ben haftasonu yokum dedim. Elinden tuttum haftasonu muu ya Ben o kadar şey almadım ki yanıma dedi. Merak etmemesini orada kuzenimin kıyafetleri olduğunu vücut ölçüleriniz aynı diyerek belirttim. Asansörle çatıdaki helikopter pistine çıktık. O;Helikopter hazırdı, hakkaten mi yaaa
şaşırarak gözlerimin içine baktı, bindik ve yola çıktık.